..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




12 Kasım 2017
Köpeğin Adı Badi - 58  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Ormandan çıkıp sahile doğru yürüdüm. Az ilerimde iki köpek vardı: biri erkek biri dişi. Dişi olanı tanıdım, beni köpek dövüşçülerine satan namert, soysuz, rezil kancık! İntikamımı alacaktım, aniden atağa geçtim, hata ettim; çünkü hemen fark etti.


:IDG:


Aradan bir aydan fazla belki de iki ay zaman geçti, seri katil neredeyse unutuldu. Doğrusu, yeni cinayet haberlerleri duyulmayınca kimse de eski haberleri eşelemek istemiyordu. Güvenlik güçleri de rahatlamıştı, çünkü günlerce teyakkuz durumunda beklemişler, adli tıp ile karakollar arasında mekik dokumuşlardı. Defalarca toplantı yapılmış, ihtimaller değerlendirilmiş fakat bir sonuca ulaşılamamıştı.

Kenan Baba'nın telefonla konuştuğu kişi ya Tüccar'dı ya da Hoca. Sözlerinden anlamıştım:

-Adam bir aylığına gidiyorum, dedi. İki ay sonra döndü. Tabii sevindim geç de olsa döndüğüne. Kutlayalım... İyi düşünmüşsün, ona bir hoş geldin partisi hazırlayalım. Nerede mi? Tabii burada, nerede olacak? Sizin evlerde olmaz, boşuna ısrar etme! Ben kararımı verdim, toplantı burada olacak, sen onlara duyur. Cumartesi gecesi uygun mu? Gece dedim diye karanlığa kalmayın, daha erken gelin. Sana da... Hoşça kal.

Dönenin kim olduğu belli. O zalimin buraya geleceğini öğrenmek moralimi bozdu. Cumartesi dendiğine göre daha üç gün var demektir. Canımın sıkıntısını gidermek için dışarıya çıktım, ormanın içine girdim. Kuş seslerini dinleye dinleye yavaş adımlarla dolaştım. Biraz sonra şahit olduğum bir görüntü durmama yol açtı: Yeşil çimenler üzerinde bir çift sevişiyordu. Bazen erkek bazen de kadın üstteydi. Ne olduğunu anlamadığım sesler de çıkarıyorlardı. Önce beni fark etmediler, sonra ilk önce kadın gördü, erkeğe işaret etti. O da:

-Hoştt, hoştt defol git! Sen de mi röntgenci oldun? Seni utanmaz seni... Deyip yerinden kalkmaya niyetlenince oradan kaçtım. “Utanmaz” sözcüğüne kafayı taktım: Ben gözetlediğim için utanmaz oluyordum, yaptığım ayıptı; ya onların ki?

Ormandan çıkıp sahile doğru yürüdüm. Az ilerimde iki köpek vardı: biri erkek biri dişi. Dişi olanı tanıdım, beni köpek dövüşçülerine satan namert, soysuz, rezil kancık! İntikamımı alacaktım, aniden atağa geçtim, hata ettim; çünkü hemen fark etti. Oysa sessizce yaklaşmam gerekirdi. Beni görünce şaşırdı, belki de benim çoktan öldürüldüğümü sanıyordu, şaşkınlığı o yüzdendir. Kaçmaya başladı, peşinden çok koştum, yakalayamadım, rüzgâr gibiydi... Ama bir gün... Evet, bir gün onu mutlaka elime geçireceğim ve çektiğim acıların hesabını soracağım!

Cumartesi çabuk geldi. Terasta kadehler tokuşturulmaya başlandı, herkes neşeliydi, kahkahalar birbiri ardına atılıyordu. Doktor'un:

-Seri katilden ne haber? Diye sorması neşeli ortamı sonlandırdı. Kenan Baba:

-Uzun süredir hiç haber yok. Belki alıp başını buralardan gitmiştir. Gittiyse herkes rahatlar, ya tekrar dönerse ne olur? Orasını düşünmek bile istemem. Birçok insanın canını yanması ne kadar kötü bir şey.

-Zannetmem. Bunlar alışık oldukları muhitleri kolay kolay terk etmezler. Çünkü oraları her açıdan avuçlarının içi gibi bilirken, neden yabancı bir yere gitsinler? Giderlerse zaten sonlarını da hazırlamış olurlar. Dönerse de bu bir facia gibi algılanmamalı; hayat bu. Hayatın içinde yaşamak nasıl varsa acı olaylar ve ölüm de öyle var.

-Uzun süre ses çıkmayınca ilk aklıma gelen ihtimal bu olmuştu. Bu konuda ben senin kadar toleranslı değilim; insanların sebepsiz yere hayatlarının sonlandırılmasına hiç tahammülüm yok.

-Burada sıkışmış olduğu için ortalıkta görünmeyerek kendini unutturmak istiyor olabilir. Yakında haberini duyarız, verdiği ara biraz fazla bile olmuş.

-Umarım sen yanılırsın da başka insanların da canı yanmaz Doktor .

(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.