..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




6 Kasım 2017
Köpeğin Adı Badi - 53  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Birkaç saat sonra beni yuvadan çıkardılar, serbet bırakacaklar sanıp sevindim. Boşunaymış. Ayaklarımı bağlayıp kulaklarımın ucunu kestiler. Çok acı verdi, böylesi bir acıyı daha önce tattığımı hatırlamıyorum. Ciyak ciyak bağırdım, adamlar ise ben bağırdıkça gülüyorlardı.


:AJEB:
     Hayatımın en kötü günlerini yaşadım. Şu anda bu günler geride kaldı, ama... Evet tam on bir gün. Çile, eziyet, işkence dolu on bir gün. Umarım son olur, aksi halde bir kere daha benzeri acıları yaşamaya gücüm yeteceğini sanmıyorum. Bir yandan da hâlâ nasıl canlı kalabildiğime hayret ediyorum.


     Kenan Baba'nın evde olmadığı bir gün, bayan arkadaşımla etrafta
dolaşıyoruz. Bu kız o gün her zamankinden çok farklıydı. Bana cilve yapıyor, kaçmaya başlıyor; ben de peşinden koşuyorum, koşuyorum. Bir müddet sonra onu yakalıyorum, daha doğrusu ben öyle sanıyorum; halbuki o bilerek bana yakalanıyormuş. Bir şekilde benden kendini kurtarıp gene bana işveli bir bakış gönderip kırıtarak kaçmaya başlıyor; tabii ben de kovalıyorum.
     Bu cilveleşmeler sırasında zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamadığım gibi, evden çok uzaklara gittiğimizi de fark etmemiştim. Öyle uzaklaşmışız ki bırakın bizim evi etrafta tek bir tane bile ev görünmüyordu. Daha önce gelmediğim bir yerdeydik. Sağ tarafımız ağaçlarla kaplı iken sol tarafımızda geniş bir mera ve ileride bir tepe görünüyordu. Ben de arkadaşım da acıkmıştık. Burada yiyecek bulmamız imkansızdı, geriye dönüp bizim evdeki mamalarımı yemeyi teklif ettim. O, dönüşün çok uzun süreceğini, şu tepenin arkasında bir çiftlik bulunduğunu ve oradan bize yiyecek verebileceklerini söyledi.
     Etrafı yüksek duvarlarla çevrili çiftliğin iki koca kanatlı bahçe kapısının yanına geldiğimizde, arkadaşım birkaç kere havlayınca bitişikteki küçük kapı açıldı, işçi kılıklı bir adam dışarı çıktı. Eliyle “Gelin!” işareti yaptı. İçeri girdik. İçeride çiftlik sahiplerinin oturduğu iki gösterişli bina, işçilerin kaldıkları büyük bir baraka, uzun bir ahır, tavuk kümesleri, tahtadan yapılmış onlarca köpek kulubesi, tavuk kümesi, tulumba ve yalağı ilk dikkatimi çekenlerdi.
     Bizi içeriye alan adam koştu yiyecek ve su getirip önümüze koydu. Yedik, suyumuzu da içtik. Ne kadar iyi, merhametli insanlar vardı! Bize yiyecek ve su vermelerinden iyi oldukları belliydi.
     Karnımız doyduktan sonra gitmek için harekete geçtim, küçük kapının yanına gittim, arkadaşım da yanımdaydı. Kapının açılmasını beklerken aynı adam yanında bir başka adamla geldi, elinde ucunda kayışı olan bir tasma vardı; bunu bana taktı, kapıyı açtı arkadaşım çıktı, ben de hamle yaptım, kayıştan çekerek beni köpek kulubelerine doğru sürükleyip boş olan birinin içine soktu. Birkaç saat sonra beni yuvadan çıkardılar, serbet bırakacaklar sanıp sevindim. Boşunaymış. Ayaklarımı bağlayıp kulaklarımın ucunu kestiler. Çok acı verdi, böylesi bir acıyı daha önce tattığımı hatırlamıyorum. Ciyak ciyak bağırdım, adamlar ise ben bağırdıkça gülüyorlardı.
     Gece olduğunda kulaklarımdaki acı azalmadı, arttı; uyuyamadım. Sabaha karşı biraz dalmışım, hepsi bu kadar uyku... O gün gene beni dışarı çıkardılar. Neden mi? Dövmek için. Saatlerce dövdüler. İki adam yaptı bu işi; biri sopayla vuruyor öteki kamçılıyordu. Şimdi kulaklarımın acısına bir da vücudumdaki ağrılar eklendi. Sonraki iki gün de dövdüler.
     Geldiğimin beşinci günü ahırın arkasında hazırlanmış bir ringe götürüldüm. Burası büyüklüğü yirmi metre kare kadar, yerleri branda ile kaplı, etrafı korkuluklarla çevrili bir yer. Orada beni bekleyen başka bir köpek var. Beni bununla dövüştürecekler. Tasmamdaki kayışı çıkarmalarından belliydi. Aslında amaçları beni dövüşçü köpek olarak yetiştirmek olamaz; çünkü benim etim ne budum ne? Olsa olsa gerçek dövüşçülerin antrenman yapmaları için kullunılan bir rakibim.
     Dövüşe başladık, tabii feci bir dayak yedim. Kulübeme götürüldüğümde perişan bir vaziyetteydim. Kulaklarımın acısı, sopa ve kamçı değen yerlerimin ağrısı ve bir de şimdi köpek ısırıkları...
     Kulubemdeki tahta aralıklarından sürekli dışarıyı gözlüyordum. Kaçmam için belki bir fırsat çıkar umudundaydım. İki kanatlı büyük kapıdan traktörler, kamyonlar günde birkaç defa girip çıkıyordu. Süt, yumurta ve içlerinde ne olduğunu bilmediğim dolu çuvallar taşınıyordu bu araçlarla. Dövüşçü köpekleri getirip götüren bir kamyonet de vardı. Ayrıca bir de Amerikan malı lüks bir otomobil. Bunun içinden kırklı yaşlarda, şişman bir adamı özel şoförünün açtığı arka kapıdan inerken ve binerken görüyordum. Çiftlik sahibi olduğu kesin. Bu adamın belinde silah da vardı.
     Çiftlikte on beş-yirmi kadar çalışan vardı ve hepsi erkekti. Bayan hiç görmedim. Hepsi çiftlik sahibine “ağam” diye hitap ediyordu.
(Devam edecek...)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: bu nasıl başlık kardeş yaaa
Gönderen: serdar adem işler / , Kırgızistan
12 Kasım 2017
bu başlık okumayı engelliyor ya değiştiremez miyiz iz edebiyattan ayrılacam ya *** Başlığın neresini beğenmediniz ve okumayı neden engellediğini açıklar mısınız? (Ömer Faruk Hüsmüllü)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.