Hata! Klavye bağlı değil. Devam etmek için F11'e basın... |
|
||||||||||
|
Üç gün sonra. Bugün çarşıda, parkta, camii önünde insanların bana karşı davranışlarını üşenmedim, saydım: Üç kişi tekme attı, iki kişi küfür etti, dört kişi kovaladı, iki çocuk taşla vurdu, beş kişi benden korkup kaçtı. Üç otomobil sürücüsü korna çaldı, biri küfür de etti. İyi ve güzel olaylar da olmadı değil: İki kişi yediklerinden birer parça önüme attı, üç kişi başımı okşadı, bir kişi gözlerimin içine bakarak sevgi dolu sözler söyledi. Bir çocuk da hem dilini çıkardı hem de güldü. Bunları yapanların hepsi insan; o nedenle insanların hepsinin kötü olduğunu söylersem haksızlık yapmış olurum. Mesela Cafer Aga'ya ben nasıl kötüdür derim. Bana arada sırada bağırsa da kötü değildir. Bana hiç vurmadı. Ama dün bir hayli kızdı. Kızmakta haklıydı. Çünkü: O çarşıya gidince etrafta insan olmadığını gördüm ve merdivenlerden aşağı inip tuvalete girdim. İnsan dışkısı ve sidik kokan bir yer. Yanyana beş tuvalet ve iki de işemek için yer var. Girişin sağında el yıkamak için musluklar ve görevlinin oturması için yapılmış küçük bir oda bulunuyor. Muslukların olduğu tarafa doğru bakarken benden oldukça uzakta başını havaya kaldırmış bir köpek gördüm. Ufak bir şey. Onu kovmak için hırladım ve ileriye doğru bir adım attım; aynı hareketleri o da yaptı. Yüzüme kızgın bir ifade verip havladım; gene aynısını o da yaptı. İyice sinirlenmiştim, birkaç adım attım ama bu köpeğe bir türlü ulaşamadım. Benimle oynuyor, daha doğrusu alay ediyordu. Bir yakalarsam... Parçalarım onu parçalarım! Dedim ya ufacık, yani bir sıkımlık canı var. Buna rağmen dayılanıyor! Ben karşımdaki köpeğe bakarken birden onun yanında Cafer Aga belirdi. -Ne o Kalo aynaya mı bakarsın? Dedi, ses arkamdan geliyordu. Geri döndüm, Cafer Aga'nın yanında köpek filan olmadığını gördüm. Suçüstü yakalanmıştım, hemen oradan kaçtım. Böylece gördüğüm köpeğin ben olduğumu ve el yıkama musluklarının olduğu yerde asılı duran şeylerin ayna olduğunu, bunların karşılarındaki nesneleri yansıttığını öğrenmiş oldum. Daha sonraki günlerde fırsat buldukça tuvalete gidip aynalardan kendi görüntümü izledim. Kendimi aynada seyretmek hoşuma gidiyordu. Meğerse ben ne kadar yakışıklıymışım da haberim yokmuş. Hayran kaldım bu aynadaki Kalo(Badi)'ya. Yalnız işi abartmamak da gerekiyordu, Cafer Aga'ya yakalanmak da var bunun sonunda. Neyse ki tedbirli davrandığım için Cafer Aga'ya bir daha hiç yakalanmadım. ● ● ● (Devam edecek...)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |