Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Evlendiklerindenyedi ay sonra Cafer Aga, işini bitirip evine geldiğinde vakit geceyarısını çoktan geçmişti. Kapıyı çaldı, açan yoktu. Birkaçkere daha vurdu kapıya gene açan olmadı. Halbuki her evegeldiğinde daha kapıyı vurmadan karısı onu ayak sesinden tanıyıpkarşılardı. Kapının koluna bastırdı, açıktı. Derin biruykuya dalmış olmalı bu gece, diye düşündü. Işığı açtı,girişte kimse yoktu, öteki odaya gitti, oranın da ışığınıaçtı, yatak boştu. Bahtiyargitmişti, daha doğrusu o da annesi tarafından götürülmüştü.Annesinin onu başka bir erkeğe satabileceğini sanmıyordu, çünkühamileydi. Öyle ya hamile olduğunu bile bile bir kadını hangierkek alırdı ki... Yanılmıştı. Onu da eski kocası tekrar bellibir para karşılığı geri almıştı. Bahtiyar'ıngittiği yer şehirdi. Oradan ara sıra Cafer Aga'ya haber getirenleroluyordu. Bir gün Bahtiyar'ın doğum yaptığını ve bir oğluolduğunu öğrendi. Bir ay sonra Bahtiyar'ın evini arayıp buldu,oğlunu görecekti. Ama göremedi. Çocuğun daha on beş günlükkenöldüğünü söylediler ona. Buna hiç inanmadı. “Şerefsizler,öldürdüler oğlumu! Pembe gacısının işi bu.” diye söylendidurdu günlerce. Bütün bu olanlara rağmen Bahtiyar'ın aleyhinetek kelime konuşmadı. Hem onu sevdiğinden hem de annesi tarafındankandırıldığına inandığından. Buhaberden sonra Cafer Aga adeta yıkıldı. Kendini içkiye verdi.Varını yoğunu içkiye yatırdı. Davetlere düğünlere gitmemeyebaşladı. Ancak içki parası biterse gidiyordu, o zaman da adetyerini bulsun diye zoraki çalıyordu. Onun bu davranışlarıDavulcu Rüştü'yü bıktırdı; bir klarnetçi bulup Cafer Aga'yıekipten attı. Bu sefer o çalayım diye gidip yalvardı DavulcuRüştü'ye, ama hep reddedildi. Açkaldı, içkisiz kaldı. Açlık neyse de içkisizlik çok kötüydü.Hırsızlık bile yaptı içki parası için. Üç-beş hırsızlıktayakalanmadı fakat sonunda yakayı ele verdi. Altı ay hapis yattı,çıktı. Hapishanede içkisizliğe nasıl dayandıysa genedayanmalıydı. Ya açlığa? Yaşı ilerlemiş, güçten kuvvettendüşmüştü. Hastalıklar peşpeşe gelmeye başladı. Şekerçıktı, tansiyonu yükseldi, karaciğer sinyal vermeye başladı.Ona bu haliyle kim iş verirdi? Bir gün camiin önünde dilenmeyebaşladı. Camii imamı onu gördü, önceden tanıdığı içindüştüğü bu duruma üzüldüğünü ve isterse camii tuvaletiişini mahalle muhtarı ile görüşüp, ona verebileceğini söyledi.O da hocanın ellerine sarılarak bu işi kabul ettiğini belli etti. ●● ● (Devam edecek...) Ömer Faruk Hüsmüllü
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |