Adım adım yürünen notalarda kan damlaları var gibi. Sadakatin küskünlüğünde koca bir cinayet lekesi. Anmaya değmeyen anılara kaldırılan kadehleri vuran keskin bir nişanci, nişanları gögsünü kabartan. Hikayelerime yatsı düşler ekleyen sen, dost adı altında çehre çeper açsın sohbetlerime. 100küsür ekranım sana bu gece, şirfesiz radyo yayınıyım mahallene, blok harflerle anıtsal bir yazıyım. Bayat bir kahve kokusu özlemindesin, bacaklarımın eklemsiz kırıklarına şahitsinde. Yalnız ayrıl bu şehirde gecenin körkütüğünde, yolda şarhoş fahişelerin olsun otostop çeken. Dans et koltuğunda, tükürüklerle boyadığın cama çığlıklar at. At kendini yolda, en yüksek uçurumundan geri yuvarlan sokaklarıma... Ben bir saadetin koynunda huzursuz kahin. Yarım aksak ritimlere akıyor kalbım bu gece. Kalp atısarıma yoldaş bir kaç enstrümanla bir müzikalin ortasında yarı kahraman dolanmaktayım sanki. Birileri benim adıma şarkılar soyleyip agzımı oynatıyor.. Benim de korktuğum kabuslarım olsa terlediğim loş ışıklarda. Yanıyor gozlerimin altı, yüzüm nokta nokta yanıyor bıraz. Şasırtıcı bir ferahlık ensemden sırtıma akan. Ak biraz ey guzel kadın,akıt tüm lanetini şarap şerbetiyle. Kısır cümlelerin cocukları olalım mı ertesi gün! Titreye titreye ısınalım mikrokromajın içinde. Lojistik yastıklara bürünelim çevresel isyanlarda. Az solistte olsa özsolist olalım oda sahnemızde. Sen çıplak ol ben çırıl,sevişelim azar azar. Duvarlarına yankısı işlesin neşeli ıslıklarının. Sen öpüşürken ıslık çal bana, fısılda ki bu bi kabus....