Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
O güne bigbang dendi. Sen dünyaya saçıldın, ben dağıldım. Sonra seni aldılar benim omuzlarıma koydular, kanatlandın. Önce yok ettim seni sonra kaybettim. Seni yine aldılar bu defa başucuma koydular. Benim vücudum kaskatı, ellerim bağlı. Ve sen yine kanatlandın. Balonlar yaptım kendime. Galaksiler dolaştım, yıldızları arşınladım. Tekrar paralel çizgi olabilmek için milyon ışık yılı saydım. Gözlerin sadece gözleri gördüğü, çığlıkları bastıran bir otogarda kesiştik bu defa. Çenem raks etti ağlayamamaktan. Seninse tüm galaksiyi barındıran gözlerin dolu dolu karşımda... "Konuş." dedin. "Konuş ki nefes almak tekrar yürürlüğe girsin. Ölmek eski bir türk filmi klişesi olsun. Merhamet kelimesini gömdüğün o kan kırmızı gözlerinden çıkar artık. Bırak ağlamayı. Gözyaşların dudakların kadar sert cümleler kuramaz bana. Sustur şu gözlerini Milena. Bırak ikide bir ıslatmayı avuçlarını. Daha kaç yüzyıl susacaksın? " -Ben her gece sırtında açtığım yaraları öpüyorum. Her gün öldürdüğüm kadar ölüyorum. İçinde 'sen' barındırmayan tüm gülüşlerimi yakıyorum geceleri. Külleri uyurken göz kapaklarına serpiştiriyorum rüyanda olsun gül diye. Her kirpiğini tek tek göğsüme saplıyorum. Kalbimin parçaları düşüyor elime. Senin için nefes almak tekrar yürürlüğe girdiğinde ben ölü bir kadın oluyorum. Ve sen her gece tekrar gidiyorsun. Böylece bir çağ daha kapanıyor. Yaşanacak tüm haziranları çekip alıyorsun. Yerine eylüller ekiyorsun. Her gün bir yaprak kopuyor içimden. Şimdi, olacaksa son kez olsun. Sarıl bana. "Şimdi sana sarılırsam..." Öpme mesafesine gelip gözlerime bakıyorsun. "Şimdi sana sarılırsam Milena kollarım belinde kalır, dudaklarım saçlarında. Saçların dudaklarıma nikotin bilirsin. Sense benim en dolu yaşım. Seninle doğdum, beni sensiz büyüttün. Açtığın yaraları öpme her eylül biraz acı taşır, acı dudaklarından akar yaralarımı kanatır. Ben şimdi sana sarılsam saçların boynuma dolanır. Gırtlağımdan çıkan hırıltılar adınla çoğalır. Senin adın ise benim dilimde bir çeşit intihar." -Çek vur öyleyse. İntihar ancak seninle gerçek bir intihar olur. Tüm yüksek dozlar, tüm parçalanmış atar damarlar, kurşunlar senin adını barındırır içinde. "Asırlardır geceye bir kurşun bırakıyorum. Asırlardır her sabah zihnimin derinlerinden çıkıp ayağımın dibinde gülümsüyorsun. Sandalyeye bir tekme vurmak için benim de gülümsememi bekliyorsun. Eylül bende biter haziran sende başlar. Burada uzun zamandır aylardan eylül." Gülümsedin. Uçuruma atılan adımlar koşma hızına ulaştığında gözlerine baktım. Kayan tüm yıldızlardan prangalar yaptım sana, bize. Çaresizliğimizin adı eylüldü, kurtuluşu haziran. Tüm eylüllere kibrit hediye ediyorum, haziranları yaksın diye. Kurtuluşları yaktım çaresizlikte boğuluyorum. Nice eylüllere sevgilim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © milena, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |