"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Nereden çıktı şimdi bu diye kafa yormaya başlamadan cevabım hazırdı: vay be, biz insanlar ne kadar benmerkezciymişiz. Ailem, yetiştiğim toprak: benliğimi şekillendiren etkenlerden bir kısmı. Zaman'ımın ilk dönem kahramanları. Kimilerince "tedbirli" olmayıp fotoğraflar saklamadım. Yüzlerini anımsayamasam da tavırları, kişiliklerine yansıyan maneviyatlarını hatırlıyorum. Anılarımı canlı tutan koku ve tatları hatırlıyorum. Dedemi üzüm asmaları ve mangalda pişirdiği mantarların, üzüm tanelerinin damağımdaki tadıyla, kalabalık aile sofraları ve çakısıyla ağaçtan oymalarıyla Ahmet Dayımı, at sevgisiyle Necip Dayımı, bana muziplikler yapan kuzenim Zülfiye ablayı, ballı çöreği ile anneannemi hatırlıyorum. Aslında onları tanımıyorum... Tanımak için vakit yoktu. Vaktim değil... Hangimizin vakti oldu ki? Öyle bir an gelir ki bildiğin, tanıdığın, senden bile sana yakın olduğunu düşündüğün insanı tanımadığını görürsün. Birden. Kocaman bir soru işareti asılı kalır bu anın boşluğunda. Tepkisiz, sessiz kalakalırsın. Ümitsiz ve mutsuz bir hal olduğunu düşünmeyin, aslında onun da sizin gibi etten kemikten-histen yürekten biri olduğunu idrak edersiniz. Öğrenip bildiğiniz bu durumu nihayet idrak edersiniz. Misal için affedin; birbirinizden bağımsız birer gezegen olduğunuzu anlarsınız. Aranızdaki bağ buluştuğunuz, uyuştuğunuz, kesiştiğiniz ortak noktalar. Birbirinizi tamamlar, çeker, iter olmanızla ilgili bir durum. Öte yandan ne yazık ki yine insanın bencilliğine tanık olursunuz. Dünya'yı etrafınızda döndürmenize olanak yokken insanların benliklerini yok sayamazsınız, değil mi?.. Yapıyoruz... Kendimizi bir şekilde üstün görebiliyoruz. Başkaları adına karar verebiliyoruz. Bahanelerimiz ise, korumak, hatta sevmek olur. Başkaları adına hayat şekli tanzim ediyoruz. Sınırlar çiziyoruz. Yargılıyoruz, bağışlıyoruz. Hadsizce... O kadar benciliz ki insanı 'görmek' , tanımak, anlamak zahmetine bile katlanmıyoruz. Önyargı ile karar verip önyargı ile sınıflandırıyoruz. Çünkü doğru ve haklı olan biziz. Ayrıntıları önemsemeyiz, oysa onlar bütünü tamamlıyor... Biz, doğmak istemedik. Biz doğduk ve geldiğimiz gezegenin nimetlerinden faydalandık. Biz, işimize geldiğinde soyumuzu inkar ettik. Biz, rüzgarın bize göre estiği istikamete yol aldık. Üzerine basıp geçtiğimiz toprağın helalimiz olduğuna inandık. Vefanın bir semt, vicdanın duygu sömürüsü olduğuna kanaat getirdik. Kelimenin, hatta mucizenin tam anlamıyla İnsan olamadık... Çoğumuz, sadece nefes alıp verdik. Gerçeği görmek istemedik. Kendimizden sıkıldık, utandık ve bunu sakladık. Vicdanımızı susturduk. Hep daha büyük, hep daha güçlü hep daha olmak istedik. Nefesimizin sonu yokmuş gibi. Bizden öncekiler yokmuş gibi... Ne yazık, biz kendi bencilliğimizde yok olduk. Geriye kalan kaygılarımız, korkularımız, merhametsizliğimiz, kibrimiz. Öylece hak ettiğimizi bulduk. Vicdansızlığın dibine vurduk. Ben yine de ümidimi yitirmedim. Bölük pörçük anılarım gibi. Ki derler ki " geçmiş ölüdür" diye. Geçmişi diriltme gibi bir niyetim yok, bana kattıklarıyla bugündeyim. Ben, nefesin mucizesinden ümitliyim. Ben, Aşk ile kavrulmuş yüreklerden ümitliyim... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |