..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Çocuk > Serdar Yıldırım




13 Kasım 2015
Deve Kervanı  
Serdar Yıldırım
Eskiden, İran’da, İsfahan şehrinde, Cemal adında kervancı bir genç yaşardı. Kervan sahipleri kervanlarını çok güvendikleri Cemal’e gönül rahatlığıyla teslim ederler ve onun kervandaki malları kendi malıymış gibi koruyup, gözeteceğini bilirlerdi.


:AIHE:

Eskiden, İran’da, İsfahan şehrinde, Cemal adında kervancı bir genç yaşardı. Kervan sahipleri kervanlarını çok güvendikleri Cemal’e gönül rahatlığıyla teslim ederler ve onun kervandaki malları kendi malıymış gibi koruyup, gözeteceğini bilirlerdi.

Günlerden bir gün, Cemal İsfahan’dan kuzeydoğudaki Meşhet’e gitmek üzere, kumaş yüklü deve kervanıyla yola çıktı. Kervan birkaç gün sonra Deştikebir Çölü’ne vardı. İlk bakışta uçsuz bucaksız gibi görünen 400km.lik bir kum yığını. Oralardaki bir kuyudan su tedarikini yapan kervan çöle girdi. Aradan bir hafta geçti. Kervan dıştan bakıldığında çölde ağır ağır ilerliyordu, her şey yolundaydı. Ama içten içe kaynayan bir kazan gibiydi. Bu kazanı başdeve kaynatıyordu. Başdeve kervandaki yirmi devenin başıydı. Mola verildiği zaman devamlı konuşur, bir şeyler anlatır, ötekiler de sessizce dinlerlerdi. Başdeve üç dört gündür havadan sudan konularla konuşmaya başlıyor, sonradan sözü liderlik konusuna getiriyordu. Koca kervanı neden bir eşek peşinden sürüklüyordu? O en önde olmasa olmaz mıydı? Sanki o olmasa kervan gideceği yere varamayacak mıydı?

“ Ben “ diyordu başdeve, “ Mısır’a gittim, Arabistan’a gittim, Yemen ‘e gittim, Anadolu’ya gittim. Yüce dağlar aştım, susuz çöller geçtim. Binlerce, on binlerce kilometre yol kat ettim. İran’da gezmediğim, dolaşmadığım yer kalmadı. Bu Deştikebir Çölü’nden defalarca geçtim. Benim gibi doğuştan lider varken başınızda küçük eşek kim oluyormuş? Boy yok, post yok, bir de kervanın en önünde gider. Onun liderlik neyine? Gelin şu eşeği defedelim başımızdan. Lider ben olursam eğer her türlü iyiliği bekleyin benden. Yoruldum diyenin yükünü sırtımda taşıyacağım…”

Başdevenin aynı tarzdaki konuşmaları sonraki günlerde devam etti. Kervandaki develerden birkaçı önceleri eşeğin gitmesini istemediler.

“ Kime ne zararı var garibin? “ dediler. “ Bırakalım önde o gitsin, bizi Meşhet’e götürsün. Zaten hiçbir işimize karışmıyor. Molalarda bir kenarda tek başına oturuyor. Belli ki bir derdi vardır, kimselere anlatamaz. Durup dururken günahını almayalım. “

Başdeve böyle diyenlere karşı çıkıyordu:

“ Garip mi? Neresi garip bunun be? Acınmaz böylesine. Onun yemini, suyunu biz taşıyoruz, bir de kaprislerine boyun eğecek değiliz. Nerede oturursa otursun, önemli olan,onu kervandan uzaklaştırmak. “

Sonunda başdevenin kesin kararlılığı karşısında direnci kırılan birkaç deve, istemeye istemeye eşeğin gitmesine razı oldu.

Bir gece develer eşeğin yanına gittiler ve kervanda kendisini istemediklerini söylediler. Eşek bu duruma karşı çıktı. Olmaz dedi, ben bu kervanı terk etmem dedi, bensiz Meşhet’e varamazsınız dedi, pusulayı şaşırır, çölde kaybolursunuz dedi. Eşeğin sözlerine kulaklarını tıkayan, onun tepinmesine aldırış etmeyen develerin küfür derecesine varan hakaretleri karşısında eşek, “ Ne haliniz varsa görün “ diyerek çekip gitti.

Ertesi gün başdeve çalımla yürüyordu kervanın önünde ve arada bir arkasına bakıp gururla gülümsüyordu. Başdevenin fazlaca böbürlenmesi kervanın zararına oldu. Kervan ilk günden başlayarak hedefinden adım adım uzaklaştı ve güneybatıya doğru geniş bir yay çizerek, Kuhistan Çölü’nün ortalarına kadar geldi. Günlerdir diğer develerin ikazlarına aldırış etmeyen başdeve sonunda liderliği kaybetti. Pusula şaşırılmış, kervan Kuhistan Çölü’nde kaybolmuştu. Yol yok, iz yok, ne tarafa gidilmeliydi acaba?..

Günler sonra eşek çıkageldi. Develer sessizce eşeğin arkasında tek sıra oldular. Eşek şaşkın şaşkın etrafına bakınan başdeveye, “ Sen en arkada yürüyeceksin “ dedi. Sonra kervan Meşhet’e doğru yola çıktı.

Kervan Meşhet’e doğru yola çıkmıştı ama başdeve hırsından kuduruyordu. “ Vay küçük eşek, vay…Demek sende böyle numaralar da varmış. Kovulduğun kervana geri dönecek kadar yüzsüzmüşsün. Bizi takip ettiğini nasıl oldu anlayamadım. Bilsem peşimizden geleceğini ne yapar eder seni engellerdim. Aldım mı ayağımın altına hamur gibi yoğururdum. Belki şimdi sen önde ben arkadayım ama buna güvenme. Hele bir Meşhet’e varalım sonrası kolay. Nasılsa İsfahan’a dönüşte kuyruğunu koparır öne ben geçerim, çünkü kuyruksuz eşeğin peşinden hiçbir deve gitmez. “ Kervan on gün sonra Meşhet’e vardı. Cemal kumaşları kervan sahibinin oradaki dükkanına teslim etti ve develere baharat yüklendi. Eşek önde, develer arkada, İsfahan’a dönüş yolculuğu başladı. İlk günler pek sesi soluğu çıkmayan başdeve sonraki günlerde ileri-geri konuşarak develeri kandırmak için çaba sarf etmeye başladı.

“ Sayın arkadaşlar, geçmiş geçmiş, biz bugüne ve yarınlara bakalım. Öyle böyle Meşhet’e geldik, şimdi İsfahan’a dönüyoruz. Meşhet’e gelirken bir süre kervanın liderliğini ben yaptım. Aslında ben kervanı Meşhet’e rahatlıkla götürürdüm ya nedense eşek geldi, kervanı Meşhet’e o götürdü. “

Başdeve konuşurken develerden biri: “ Eşek gelmeseydi biz Meşhet’e zor varırdık “ deyince başdeve: “ Sus, öyle anlamsız konuşma “ diyerek deveyi azarladı. “ Beni sen şaşırttırdın. Yok o yol yanlış bu yol doğru, yok oradan değil buradan gidelim diye diye yolu kaybettirdin. Benim yolum doğru yoldu, eğer sen karışmasan Meşhet’e eşeksiz giderdik. Eşek dedim de aklıma geldi, bu eşek molalarda neden yanımıza gelmiyor? Neden bizimle konuşmuyor? Çünkü eşek bizleri önemsemiyor, bizi küçük görüyor. Onun gözünde biz pire kadarız. Şimdi soruyorum: Kendini pire kadar gören ortaya çıksın. Ben pire kadarım desin. İçimizde böyle biri yok, olmadığına göre de hepimiz eşekten üstünüz, lider de benim. “

Biraz önce başdeveye karşı çıkan deve: “ Lider sen olamazsın, çünkü kervanın bir lideri var. Kervanın önünde giden liderdir yani eşek liderdir. “
Bunun üzerine başdeve ayağa kalktı: “ Eşek olsa olsa senin liderindir. O ancak sana liderlik yapar. Sen bir hiç olduğuna göre eşek bir hiçin lideridir. Eşek bir hiçtir. “
“Hayır, eşek kanıyla,canıyla oradadır, ben de buradayım. Var olan bir şey hiç olamaz. Eşek hiç değildir, bense hiç değilim. “

Başdeve devenin sözlerine içinden güldü. Asıl amacı, eşeği ortaya çekip onunla kapışmaktı. Deve buna aracı oluyordu. Son söyledikleri gerekli ortamı hazırlamıştı. Başdeve ağzındaki baklayı çıkardı: “ Eşek orada sen buradasın. Eşek niye orada gelse ya buraya. “
Deve, başdevenin niyetini anladı. Birden acıdı eşeğe. Durup dururken eşeğin başı belaya girecekti. Keşke başdeveye karşı çıkmasaydı. Onunla laf kavgasına girmeseydi. Artık geri dönemezdi: “ Eşek buraya gelir. Dur, gidip çağırayım.”

Deve, eşeğin yanına gitti: “ Özür dilerim. Rahatsız ettim. Başdeve sizi çağırıyor. “
“ Başdeve mi? Beni mi çağırıyor? Ne işi varmış benimle başdevenin? “
“ Efendim, yola çıktığımızdan beri sizin önde olmanızı hazmedemedi. Hep kendi önde olsun istiyor. Bütün amacı sizi kervandan uzaklaştırmak. “
“ İyi işte ben gitmiştim, ama kervan Kuhistan Çölü’nde kaybolmuştu. Geri dönmesem haliniz haraptı. “
“ Bunu ben de biliyorum. Hep başdeveye yanlış yaptığını söyledim, onu uyardım. Tutturmuş bir liderliktir gidiyor. Sizi kıskanıyor. Az önce kervanı ben Meşhet’e götürürüm diyordu. Ben, eşek gelmeseydi biz Meşhet’e zor varırdık dedim. Siz gittikten sonra onu şaşırttığımı, bundan dolayı yolu kaybettiğini söyleyip beni azarladı. “

Deve diğer konuşmaları da anlattıktan sonra eşek: “ Öteki develer neden başdeve ile birlik oluyorlar, ben onu anlayamadım? “
“ Ben de anlayamadım. İki-üç deve gönülsüz dinliyordu onu ama şimdi sesleri çıkmıyor. Mola verildiğinde başdeve hep konuşuyor, kendini övüyor. Siz yalnız başınıza bir kenarda dinleniyorsunuz Hiç kendinizden bahsetmiyorsunuz. Herhalde nedeni bunda aramak gerek.”
“ Demek istediğini anladım. Ben yıllardır kervan çekerim. Asla yolumu şaşırmadım, çünkü mola verilirken gündüz güneşe, gece yıldızlara bakarak rotayı ayarlarım. Ne kadar yol gelindiğini, ne kadar yol gidileceğini hesap ederim. Eğer molalarda sizin yanınıza gelip başdeve gibi lak-luk yaparsam yolumu şaşırırım. Gel gidelim bakalım, başdeve ne diyecekmiş? “
“ Efendim, isterseniz gitmeyelim. Başdevenin amacı kavga çıkarmak. “
“ Korkma canım, başdeve de kimmiş? Ben onu suya götürür, susuz getiririm. Başdeve kazdığı kuyuya düşecek.”

Eşek önde, deve arkada hızlı hızlı yürüdüler. Bu sırada deve düşünüyordu. “ Vay be, eşeğe bak. Canavar kesildi. Kim bilir kim bu? Rakibi bir başdeve değil ki, başdevenin arkasında on sekiz tane deve var. Ama herhalde eşek boşa konuşmadı. Başdeveyi tuzağa düşürecekmiş? Plan hazır demek. Efeler gibi yürüyor. Ben böyle eşeğin yoluna baş koyarım.”
Deve: “ Efendim, sonuna kadar yanınızdayım. Ölürüm de ayrılmam sizden. “
Eşek: “ Sen cesur bir devesin. Doğruluktan ayrılma. Seni yardımcım yaptım. “
Deve: “ Teşekkür ederim, efendim. Bu göreve layık olmaya çalışacağım.”

Eşek başdevenin önüne gelince arka ayakları üstünde dikildi, ön ayaklarını beline dayadı, göğsünü şişirdi, kafasını yukarı kaldırdı, kaşlarını çattı:
“ Evet, seninle konuşmak istiyorum, devecik. Kervandan ayrılıyorsun. Kervan, İsfahan’a gidiyor, sen Meşhet’e dönüyorsun.”
Eşek öylesine sert konuşmuştu ki, başdeve şaşırdı. Hem eşek emir veriyordu. Başdeve kekeledi: “ Devecik mi?! Kim devecik? Meşhet’e niye döneyim? “

Eşeğin korkusuzluğunu, başdevenin şaşkınlığını gören develer birer-ikişer eşeğin arkasında toplandılar. Bunda eşek olmadan İsfahan’a varamayacakları endişesi önemli olmuştu. Başdeveye kalsa o kervanı Hazar Denizi kıyılarına götürürdü. Yalnız kaldığını gören başdeve ses çıkaramadı. Daha sonra develer bir daha başdevenin sözlerine aldanmayacaklarını söyleyerek, onun da İsfahan’a gelmesini eşekten rica ettiler. Eşek, bu öneriyi kabul etti. Kervan, başka olay olmadan İsfahan’a vardı.

SON




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çocuk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Atatürk'ün Çocukluk Anıları: Büyük Kurtarıcı
Atatürk'ün İlkokul Anıları: Kaplan
Korkak Tavşan
Kardeş Ali - İyilik Timsali
Atatürk'ün İlkokul Anıları
Konuşan Leylek
Lepistes - Beta ve Gromi'ye Karşı
Sivrikoz Zamana Karşı
Keloğlan Mücevher Ağacı
Yakışıklı Geyik

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karagöz İle Hacivat: İki Elin Nesi Var
Karagöz İle Hacivat: Harami
Karagöz İle Hacivat: Karagöz Bilmece Soruyor
Hikaye Yazarı Ömer Seyfettin İle Serdar Yıldırım
800 ve 1500 Metre Türkiye Şampiyonuydu
Simitçi Çocuk - Serdar Yıldırım
Solar Gezegeni - Serdar Yıldırım
Sepetçi İle Zengin Adam
Erdemli Olmak
Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
23 Nisan ve Cumhuriyet Şiirleri [Şiir]
Kardeşlik Hikayeleri [Şiir]
Milli Boksör Mustafa Genç İle İlgili Bir Hikaye [Şiir]
Ben Mustafa Kemal Olsaydım - Serdar Yıldırım [Şiir]
Devrimci Olmak İstiyorum - Serdar Yıldırım [Şiir]
Atatürk İlkeleri - Serdar Yıldırım [Şiir]
O Cesur Yürekte Yüzlerce Aslan Yatar - Serdar Yıldırım [Şiir]
Atatürk'ü Sevmek Zorundasın - Serdar Yıldırım [Şiir]
Ya Atatürk Olmasaydı? - Serdar Yıldırım [Şiir]
Kahraman Mustafa Kemal - Serdar Yıldırım [Şiir]


Serdar Yıldırım kimdir?

Hikaye ve masallarımı 7'den 77'ye herkesin okuyup keyif alabileceği bir biçimde ve maceralı olarak yazmaya çalıştım.

Etkilendiği Yazarlar:
Kerim Korcan, Ömer Seyfettin, Hasan Kıyafet


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Serdar Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.