"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
Sakin bir müzik bulunmuşken anlatılmalı “içten geçipte dile vurulmamışlar, bedene yayılan kara his” … Ne kadar anlatılsa da, dinleyecek olan sağır olduktan sonra –Ha duvar, ha dinleyici- aynı şey. Sokağın şaşası o kadar umurumda mı zannediyorsun, kaldırım taşları üstünde süzülürken. Tabelalar, boş beyin odalarının sahip olduğu koltuklar. Geçmeden öncesine kadar herşey yerli yerinde, kaldırımın karşısında olan iki tekerli sevgili bile. Sonbahar başladı sonuçta; bu yüzdendir hava biraz soğuk, biraz sıcak. Aylardan Eylül ve Eylül’ün eşlik ettiği boş sokak. Sokak mı boştur, yoksa sokağı boş gören düşünce odalarına etki yapan biri mi vardır? Soğuk çay yudumlarken bir anda gelen boşluk; tüm sokak bomboş. Anlatılan Kelimelerin yerini alan konuşma konusunu unutma duygusu. Bir insan ne kadar dağılabilir altı üstü birini görüpte yâda bir insanın neden bir anda nefesi kesilir, konuşmaya devam edecek takati yok olur? Çocuğun biriyle konuşurken durup bir anda bunların hepsi nasıl olur? Devam ediyor adımları, barlar sokağının soldan dördüncü mekânına doğru. Bir yelteniş, ufak bir gayret sonucu ayağa kalmayı başaran adamın gözleriyle takibi… Konuşmaya devam edecek kelimeler hala yok –Barlar Sokağı civarında- ateşe verilen tütün, ödenen hesap ve sipariş verilmeyecek dördüncü mekâna geçiş. Çalışan personelin isteğiniz var mı sorusu öncesi; tanıdık olması sebebiyle oluşan “kesik kesik konuşma”. Aklı hala sokağı boş gören biriyle ne konuşulabilir ki, neyse. Peki ya güzel bir kadın ne kadar güzelleşmek için, güzellik salonu tercih eder yâda kime göre güzelde, kime göre değil? Aynaya bakıpta yüzleşemiyorsa bir insan kendisiyle, kafasına sıkabilir. Sakin müzik devam ediyor, ölen kaçıncı izmarit bilinmese de. O halde anlatmaya devam “Dinleyen Duvarlara” yüzündeki tebessüm hiç değişmeyecek kadınla, göz göze gelipte konuşulmaya çalışılan kelimeler. Gri tonlara yakın bir ruj, olmadı dudak parlatıcı ve onunla ilk defa tanışan tanıdık biri. Ödemelerden kaynaklı yoğunluğun olduğu bir Perşembe günü saat 16.00 suları. Onu her defasında kendine resmediyor, hemde her seferinde… Saat kaç suları bilinmese de, Boş cadde güzergahı, süratli gidilen bisiklet. Trafik kazası ihtimali çok yüksek olan yollarda devam eden korna sesleri. Sağ tarafta adımları devam eden kadın, ikinci litre soğuk çay, devam ediyor trafik. Adımları devam ediyor, yaklaşıyor ışıklara. Son hali bilinmese bile; nehir köprüsü molası ve gün sonu. Bi günün daha bittiğini ispatlayamazsın. Günaydın Çocuğum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Lavinia Tüzün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |