bir sabah canım bir sabah
bekle şafağın odana girişini
aç perdeleri sonuna kadar
bir yudum bile heba olmasın

bak kendine bir bak canım
gözlerin hala bir asırdır mahmur
ellerin kaç zindan gecedir tutulmamış
korkma!!!
korkma yaşlılıktan değil bu beyazlar
saçlarına vuran benim şafağım
başkası değil

ve şimdi
soyun yavaş yavaş
bir bir at üzerinden fazlalıkları
siyah, mavi, kırmızı
ve dünyanın tüm renklerini
yak bir sigara ateşiyle
ve günah çıkart
çıkart pislikleri içinden
dudaklarından sızan yarım cıgara dumanıyla bir

bir sabah canım bir sabah
bekle şafağın odana girişini
aç perdeleri sonuna kadar
ahh tatlım sen şu an çırılçıplak
ve ben üşüyorum, ısıt beni

bir sabah canım bir sabah
rengini martılardan çaldığımız
bir asır gelecek için
bir asırdır yalnız bıraktığımız
kardelene bezenmiş
namusunun simgesi olan
hayalimizde büyüttüğümüz günün anısına
şu an, şimdi ve benim için
en fazla kendin için
çıplak tenine giy şu gelinliği ne olur

ve dön yüzünü şafağıma
aç kollarını
kapa gözlerini
yavaş yavaş gel bana
ne dünü, ne de yarını düşün
herşeye mola ver bugün
-hala açmadın değil mi
sen zaten yapmazsın
kırmazsın beni biliyorum
-ha aklıma gelmişken
bırak ellerinden zamanı
o nasıl olsa kendi yolunu bulur
bırak tenine vursun şafağın soğuğu
nasıl olsa güneş doğacak birazdan

korkma.....

korkma,
yarım telli rüzgargibi geçer zaman
yine ay doğar gecene
hem de boncuk boncuk yıldızlarla birlikte
ve çıkta yüreğimin balkonuna
uzan sırt üstü,bir sigara yak
ardından kilitle gözlerini gecenin gizemine
kulağında hisset rodrigonun gitar konçertosunu
ve asla duyma bethovenin beşinci senfonisini

bir sabah canım bir sabah
uyandığında gecenin gizeminden
göğsünde ışıl ışıl yanan
yıldızı göreceksin dün geceden kalan
rengini martılardan çaldığımız
gelinliğinin üzerinde yanan
o utangaç yıldız benim

ve n'olur bir tutam kardelen koy da üzerimde
hiç sönmesin senin için ışığım