Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
saat gece yarısını sessizlik geçiyor nihayetimin kederinde demlenen çaresizliğimle sana dair yazdığım bütün manidar sözlerimi topluyorum mevsimlerin en azgını kışına sevdalı bu şehirden yazıyorum sana aramızda uzak mesafeler var ufka bakıp beklemek nafile diyorum yüzümde sayısız vedaların çizgileri yatıyor sırlarına kan damlattığın kaleminle bir şiir yaz zayıf çizgilerimin üstüne mısraların sıfatlar taksın çizgilerime beni gören aynalarım kırılsın saçlarımı yolan hafızam okudukça toplansın tepemde her sabah gece bekçisi kalemimi masamda bırakarak çıkıyorum yola ve her akşam aklıma yazdığım şiirlerle dönüyorum her gün bir parça kopartıyorum çocuğumun diline bulaşan sessizlikten tırnaklarımla çizdiğim bekleme duvarı sancılarımda ekmek su niyetine tüketiyorum yokluğuna alışmaya zamanım yok artık bir lahzada düşmeli boğazıma unutkanlık lokması çiğnemeden yutmalıyım genzimin tuzak kurmasına fırsat vermeden hatırlamıyorum sen ne vakit kaldırdın gecenin kara duvağını şimdi dörtnala koşan duygularıma kör bıçağıyla saldırıyor oysa ki sana bırakmıştım gecenin saçlarını fırtınaya dayanıklı bir model yakıştır başına diye taç niyetine yarım ay'ı kullanacaktı nicedir kepengi öfkeyle düşüp kalkıyor üzülme kaybetmeye alışkınım ben hayatın hırsız olduğunu çocukluğumda öğrenmiştim sahipsiz bırakıldığım gibi sahip çıkamadım avuç içlerimdeki çizgilere hayatın tarağı saçlarıma değdi değeli bezginliğin yüreğinden kopamadım tenimde dellenen rüzgarına inat nice çığlıklarımı gönlümün salıncağında göğe uçurdum ardıma dönüp baktığımda boşlukları dolduran her ne varsa alkol sınırlarını aşan gün ortalarıyla siyah sütüyle sokakları emziren gecelerin sallantısıyla hayata soyulduğumu gördüm ben ki dünyadan geçemedim kendimden geçtiğim kadar küçük bir kız çocuğunun parmaklarında dolanan uğur böceği düştü avuçlarıma hayata dair üç dilek tuttum içinde üç keskin nükteyle terlemiş avuçlarımı kaldırdım göğe uçmak için sabrını sayan uğurlu böceğimi rüzgara bıraktım ertelenmiş bir sözüm vardı dilimin altında şimdi son yolum yüreğinin tepesi biliyorum sana yaklaştıkça rüzgar ıslık çalmaya başlayacak suretime çarpacak lakin acıyı kuşandım ben hissetmeyecegim ben aklıma taktım yürek tepene çıkıp kol kanatlarımı açıp yeri göğü inletircesine haykıracağım işte geldim hadi beni unuttuğunu söyle beni azat etsene işte haykırıyorum adına şiir dedim gerisi gerisi dil yarası dilimde.. Sevdambeyaz S.G
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SEVDA GENCER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |