..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > özer özer




14 Kasım 2013
Varşova'nın Bağları  
özer özer
sıradan bir Varşova gecesi


:AJEB:
Varşovada alelade bir gece. İnsanlar, bulutlar, binalar, ışıklar. Kendi kendine herşey. Dalarsın. Önce bir çocuk keser yolunu, bilmediğin dilde bakar suratına acınası bakışla. Hemen fark edilir yüzündeki o sahtelik, anlamadığın için o dilde. “Kusura bakma, dilinizi anlamıyorum.” Konuşur çocuk yine, 3-5 kelime, uzar gider sonra. Kaybolur ışıkların arasında. Yürürsün sen yoluna, sendeleyerek. İçilebilir bir sigara şimdi, soğuk değildir hava geldiğin yer kadar. Hatta ılımandır, anlaşılmaz şekilde, seni davet eden her adıma. Yürürsün, eski şehirin o arka sokağına. Yol üzeri karanlığı farkedersin, ama keyifli, hatta parlağından daha fazla belki. Muhteşemliği görürsün o ortanca sokaklarda; uzanan sakallı şapkalar kesmeden önce yolunu. Yine aynı şeyler, bla bla bla.. Kusura bakma. Anlamıyorum arkadaşım. Aslında eşek değilim de, herkes gibi anlamazlıktan geliyorum işte. Uzatmazlar, varşova adamı, devam edersin karanlığa giden o yola. Biraz daha fazla sendelersin. Gözlerin kapanır kendi kendine. Evet, bir sigara daha lütfen kendim! Nerdeyim? Umursamıyorum! Yürü! Varşova’da gece yürümek zorunda bırakır insanı. Çünkü o kadar güzel ki bakışları. Yürürsün o 'güz'bebeği karanlığına, varsa cesaretin. Etraf biraz daha bulanıklaşır, köprü başında. Derken yine bir çocuk keser yolunu. Az daha irice. Uzun, güneş sarı saçlarıyla. Geceden daha koyu yeşil bakışlarıyla. Çok büyük bir ressamın hiç hatasız bir tablosuymuş gibi, tarifi imkansız. O kadar güzeldir ki o çocuk. Bla bla bla.. Hayır işte, yok zlotim, gülümseyen yüzünle ama bu sefer. Bakar yüzüne sen söyleyince sözünü. Çünkü o bilir bu gülümsemeyi. O zaman farkedersin işte gecenin en karanlık yüzünü..
-Sigaran var mı?
-evet, işte, alabilirsin
Nazikçe alır buruşmuş paketinden, isteksiz ve gururlu
-paran var mı?
-ne?
-paran var mı?
Sormuş bulunursun; neden?!
İzah edilir sana durum. Başın döner. Belkide dünya döner elli türkiş liraya. Aslına bakarsan hiçbirşey dönmez, sadece şok olmuşsundur, sen düzgünsündür de geri kalan herşey yamuktur bu şehirde. O köprü başında çevrilir. Naziksin, kıramazsın bu acınasılığı bir avuç demir parçasına. Kıramazsın, kırmak istemezsin. Adını koymak istemezsin de, zil zurnasın kardeşim, olmadağın adamsın aslında, merak edersin. “peki, al!”. İşte o şıngırtıdan sonra görürsün anlamadığın bir dilde bu kadar acı çekmeyi. Bir damla göz yaşı olmadan hıçkırarak ağlamayı. Anlatamam işte, ancak farkedersin! Anlamadığın bir şekildeki çaresizliği. Elleri şakağındaki acınası bir çocuğun bir “an” senin yüzüne acıyarak barak, arkasını dönüp yürümesini, sana yolu göstermesini.
Takip edersin.. Yürürsün.. Yürürsün.. Derken başlar o şarkı..
“Dalga kıranlardaki banklarda çıkarttı ayakkabılarını
‘Bak’ dedi, köprü ışıkları siliyorlar yıldızları
Kazıyınca yaldızlarını, altlarındaki demir paslı.
Ateşe vermeli onları ama her yerde yangın çıkışları”

Ve devam eder o -18 şarkı;

“Sevdim seni ama bir şekilde hüzün var diye belki gözlerinde; Eğer sever gibi sarılırsan da, bu vücut sana bedava”
“Aslında derdim, çok gençsin daha?”
“Onyedi’yim dedi; ama ruhum bin yaşında. Kayalar kesti ayaklarımı, yinede birşey hissetmek güzel hala bu dalga kıranda..”
Derken, sarıldı, ağladı saatlerce o bankta, ben bunları düşünürken acı çekip, o aynı köprüde işe gitmeden önce acı çekerken..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Seviyorum Yulia [Deneme]
Bombok [Deneme]


özer özer kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © özer özer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.