Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
Sokrat: Merhaba Meraklı Eşek Arısı! Düşündüm ve gördüm ki geçen tartışmamızda çoğunlukla olumsuz örnekler üzerinde durmuşuz. Halbuki bilime, bilim adamlarına değer veren yöneticiler de var. Onlardan da söz etmezsek haksızlık yapmış oluruz. Meraklı Eşek Arısı: Merhaba Sokrat! Bu örnekleri anlatırsan memnun olurum. Sokrat: Örnekler senin tarihinle yani Türk tarihiyle ilgili: Osmanlı İmparatorluğu padişahlarından Yavuz Sultan Selim’in kaftanına, Mısır seferi sonrası dönüşünde yanındaki hocası İbn-i Kemal’in atının ayağından çamur sıçramış. Hocası bu durumdan rahatsız olup üzülmüş. Bunun üzerine padişah, “Hocam üzülmeyiniz. Sizin gibi bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için bir ziynettir” dedikten sonra kaftanını çıkarıp “Vasiyetimdir, öldüğüm zaman bu kaftanı sandukamın üzerine sersinler” demiş. Meraklı Eşek Arısı: Padişahın bu davranışı büyük bir alçak gönüllük. Sokrat: Evet, öyle. Bir diğer örnek ise Fatih Sultan Mehmet’e ait: Fatih Sultan Mehmet, İstanbul fethi sonrası yanında hocası Akşemseddin ile birlikte şehre girince yol boyunca dizilmiş şehir halkı ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşmışlar. Beyaz sakalı ve duruşuyla Akşemseddin’i padişah sanan halk, çiçekleri ona sunmaya çalışırken, atını geri çeken Akşemseddin göz ucuyla Fatih Sultan Mehmet’i göstermiş. Hocasının bu davranışını fark eden padişah, kendisine doğru yürüyenlere, “Gidiniz çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim, ama O benim hocamdır” Demiş. Meraklı Eşek Arısı: Bu da bilgiye ve büyüğe karşı duyulan saygının güzel bir örneği olmuş. Sokrat, bugün ben de sorgulamada aktif olarak yer almak istiyorum. Sadece dinleyen olmak hoşuma gitmiyor. Sokrat: Aslında sadece dinleyen değilsin. Çünkü soruyorsun ve düşüncelerini de söylüyorsun. Ama gene de seni daha aktif kılacak bir yol bulalım. Şunu yapabiliriz: Karşılıklı olarak güzel söz yani özdeyiş üretelim. Meraklı Eşek Arısı: Nasıl yapacağımızın yolunu da söyle! Sokrat: Ben bir özdeyiş söyleyeceğim, sen de ona uygun olan bir başka özdeyişle cevap vereceksin. Meraklı Eşek Arısı: Seninkine uygun özdeyiş söylemem şart mı? Her zaman benzerini bulamayabilirim. Sokrat: Tabii ki şart değil. Sonra, biz burada sınav yapmıyoruz, sadece düşünce üretmeye çalışıyoruz. O nedenle kendini boşu boşuna gergin bir ortamın içine sokma! Meraklı Eşek Arısı: Bunları duymak beni rahatlattı. Öyleyse başlayalım! Sokrat: Av peşinde koşan avcı, av olabileceği düşüncesini aklından bile geçirmez; ta ki asıl avcıyı görene kadar… Meraklı Eşek Arısı: Avcı avına acıyor mu ki aslan, kurt, timsah v.s acısın? İnsan öldüren yabanî bir hayvan katilse, bir hayvanı öldüren insan nedir? Oldu mu? Sokrat: Evet, oldu. Güzel başladık. Bir tane daha geliyor: O kadar çok seviyordu ki, ölümle ayrılığı eşleştirmişti. Meraklı Eşek Arısı: Ölüm, hiçliğin sessizlik şarkısıdır. Sokrat: Korku kuytu yerlerdedir, üzüntü karanlık, cesaret ve neşe ise aydınlık. Güneşe çık, korkudan ve üzüntüden kurtulmak istiyorsan. Meraklı Eşek Arısı: Korku imparatorluklarının, korkak imparatorları vardır. Sokrat: Yalancının en kötüsü en çok unutan yalancıdır. Meraklı Eşek Arısı: Falcı hep yalan söyler, ama çoğunlukla da güzel şeyler söyler. Sokrat: Başarısızlığını küçümseyerek başarılı olamazsın, ama başarısızlıktan ders almasını bilirsen tecrübelerini artırmış olursun. Meraklı Eşek Arısı: Her şeyi bilsen ne olur bilmesen ne olur; sen kendini bilmedikten sonra! Sokrat: Gülmeyi unutan halk, ağlatacak demektir. Meraklı Eşek Arısı: Firavun, firavun olduğu için değil; insan olamadığı için zulmediyor. Sokrat: İçten gelerek güldüğün zamanın bir saniyesi bile boşa geçmiş sayılmaz. Meraklı Eşek Arısı: Gülmeyen insanın bir heykelden farkı ne? Sokrat: Büyük kavgaları, sessiz öfkeler başlatır. Meraklı Eşek Arısı: İçindeki zindanın karanlığı, dünyanı da zindana döndürecektir. Sokrat: Kendini aydınlatıp da başkalarını aydınlatamayanlara aydın denemez. Meraklı Eşek Arısı: Aydın insan yaygın toplumsal önyargılardan bağımsız düşünebilmelidir. Sokrat: Eleştirilmekten korkma. Seni eleştirenleri dikkatle dinle, onlara kızma ve bir düşman olarak görme. Sende bir problem varsa onun üzerine çözmek amacıyla ve cesaretle git. Meraklı Eşek Arısı: Silgin yoksa kötü şeyler de yazmayacaksın. Sokrat: Adil davranmayı sadece hâkimlerden, savcılardan, avukatlardan beklememeli. Bireyler, gruplar ve kurumlar da adil davranmalıdır. Meraklı Eşek Arısı: Her başkaldırı bir bedel ödettirir. Buna hazır değilsen sesini çıkarmadan otur oturduğun yerde. Sokrat: Bineceğin geminin gösterişli olmasına değil kaptanın tecrübesine bakmalısın. Tabii olağanüstü bir durumla karşılaştığında pişman olmak istemiyorsan! Meraklı Eşek Arısı: Limana sığınmayı onuruna yediremeyen gemi, fırtına ile boğuşmaya hazır olsun. Sokrat: Yüksekten bakana aşağıdakiler küçük görünür; aşağıdan bakana da yüksektekilerin küçük görünmesi gerekmiyor mu? Meraklı Eşek Arısı: İnsanları zihnimde büyütürken zevk almam da küçültürken acı çekerim nedense… Sokrat: Tutsak zincirlerinden yakınmıyorsa, hakkı gasp edilen isyan etmiyorsa, emeği sömürülen sömürene minnettarsa orada demokrasiden bahsetmek düpe düz aptallıktır. Meraklı Eşek Arısı: İkisi de hapiste olmalarına rağmen mahpus ve gardiyanın aralarındaki fark, birinin orada zorunlu diğerinin gönüllü olarak bulunmasıdır. . Sokrat: Araya bir tane de hikâye sıkıştıralım mı? Meraklı Eşek Arısı: İyi olur, biraz dinleniriz. Sokrat: Sahtekârın biri, yerleştiği kasabadaki bütün saf, temiz insanları kandırmış; kendisinin gaipten sesler duyduğuna, geleceği bildiğine, her dediğinin mutlaka çıktığına herkesi inandırmıştı. Bu sayede bolluk içerisinde bir hayat sürüyordu. Oysa kasaba halkının çoğu aç ve perişandı. Evinde yemeği ekmeği olmayanlar bile, sağdan soldan borç bulup umutlarını bağladıkları bu adama veriyorlardı. İçlerinde kandırılamayan sadece “deli” lâkaplı orta yaşlarda bir ayakkabıcı vardı. Ayakkabıcı kendisi bu adama kanmadığı gibi diğer insanları da uyarıyordu. Ancak çabaları hep sonuçsuz kalıyordu. Meraklı Eşek Arısı: Sanki insanlar kandırılmayı ister gibiler… Sokrat: Evet öyle görünüyor. Deli ayakkabıcıya uyarılarından dolayı kızanlar olduğu gibi hakaret edenler bile varmış. Bunlardan bir tanesi daha da ileriye giderek deli ayakkabıcıyı uğursuz ilan etmiş. Kasabadaki tüm olumsuzlukların hep bu uğursuz yüzünden başlarına geldiği fikrini işleyerek halkı galeyana getirmiş. Galeyana gelen halk bir gün deli ayakkabıcının dükkânını ve evini yerle bir etmiş. Onun için artık bu kasabadan gitmekten başka bir çare kalmamış. Yıkıntıların arasından çıkarabildiği birkaç parça eşyayı bir kamyonete yükleyen ayakkabıcı karısıyla birlikte yola çıkmak üzere arabanın ön tarafına oturmuş. Tam hareket edecekleri sırada bir komşuları sağa sola bakınarak kamyonetin yanına gelmiş. Belli ki başkaları tarafından görülmekten korkuyormuş. Deli ayakkabıcıya “Keşke gitmeseydin. Biraz daha direnseydin.” Demiş. O da şöyle cevap vermiş: “ Kötüler tarafından da olsa ortada kazanılan bir zafer var. Ben yenildim ve her yenilenenin yapması gerekeni yapıyorum. Yani savaş meydanından kaçıyorum.” Meraklı Eşek Arısı: Bu hikâyenin sonunun bu şekilde biteceğini ummuyordum. Tam tersi olacak sanıyordum. Çünkü hikâyelerin sonunda genellikle kötüler değil iyiler kazanır. Sokrat: Senin hoşuna giden bir son olsun istedim. Meraklı Eşek Arısı: Yanıldığını söylersem! Sokrat: İnanmam. Meraklı Eşek Arısı: İnan, çünkü nedense bu sefer kötüler kaybetsin istedim. Sokrat: Bu isteğin beni sevindirdi. Devam edelim: Her fakir halkın kutsanmış liderleri vardır. Bu sayede yoksulluklarını unutup, teselli bulsunlar diye. Meraklı Eşek Arısı: Bir aptal haykırıyor: “Kölelik bitti!” diye. Evet, köle insan kalmadı, yaşasın robot insan… Sokrat: Yatırımlarını toprağın altı için değil de üstü için yapsan! Meraklı Eşek Arısı: İyilik bir kazanç kapısı değildir, kalp zenginliğidir. Sokrat: Hep yeni limanlara yelken açmak tavsiye edilir, oysa ben eski limanlara dönmeyi de çok seviyorum. Meraklı Eşek Arısı: Hiç’in peşinden koşan da hiç olur. Sokrat: Halkın umutsuzluğu yöneticilerin mahvına neden olabilir. Meraklı Eşek Arısı: Ateşin üstüne koyacak tenceresi olmayan, ateşi yaktığı için sevinebilir mi? Sokrat: Beni benden almana kızmıyorum, aldığın şey, senin bir işine yaramayacağı için üzülüyorum. Meraklı Eşek Arısı: Benden bir şeyler alanın, götürenin peşindeyim, diğerleri beni ilgilendirmez. Sokrat: Çivisi çıkan nal, atın işkence aletidir. Meraklı Eşek Arısı: Ateşi yakmak değil, söndürmektir maharet isteyen. Sokrat: Kopuk, yüreğini değil bedenini ısıtmak için sığınır külhana. Meraklı Eşek Arısı: Sırtımdaki yük bana ağır gelmiyor, gönlümdeki yük varken… Sokrat: Güzel bir günü daha bitirdik. Hoşça kal! Meraklı Eşek Arısı: Bence de güzeldi.Beğenmene sevindim. Güle güle Sokrat! ● ● ●
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |