..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > İbrahim Kilik




9 Ekim 2012
Çay Kokulu Geceler  
İbrahim Kilik
Oysa gece masumdur. Yaratılmıştır. Yaratanın kullarına ihsanıdır. Nimettir, berekettir gece. Gece yarısı kalkıp huzura durabilenler ne bahtlı ve nasiplidir. Gece dinlenmek için lütfedilmişse de. Kulluk makamını hamt makamı ile harmanlamaya en elverişli zaman dilimidir. Leyla’nın gözündeki sürme, çaydanlığın isi geceden alır ilhamı. Şairler en çarpıcı mısralarını gece vakti ete kemiğe büründürür. Bedri Rahmi “ Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası./ Ayak seslerinden tanırım”derken kendi sezgi gücünün yanında gecenin büyülü gücünü de ifade etmiştir bence. Gece zamanın efsane kesitidir.


:AJFC:
Kadim zamanlarda söylenmiş bir beyit düşer yadıma gece ve çay denince. Kendimce mırıldanırım. O iki dizenin üstünden bir gam buğusu yükselir. Çayın buğusuna karışır:
“Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir.
Müptela-yı gama sor kim geceler kaç saat.” diyen şair, nice hislere tercüman olur hâlâ. Dünya döndüğü sürece de bu iki dize dudakları buğulandırıp gönülleri buruklaştırmaya devam eder, acı çayın damakları burduğu gibi. Bu hususta gecenin bir günahı olmasa da rengine binaen şekva oklarının hedefi olmaktan kurtulamaz. Çayın karası ile genin siyahı arasında bir ünsiyet var mıdır bilmem; ama geceleri içilen çay gündüz içilen çaya göre daha bir okkalıdır. Gece dinginse dinginliği ziyadeleştirir. Zorsa uyku perisinin kanatlarını kırar. Uyku ülkesine kanatlanamayız. Yalnızlığı, gamı, çayı geceyle paylaşırız. Dilimize “geceler uykusuz koymuşsan meni .”serzenişi takılır.

Oysa gece masumdur. Yaratılmıştır. Yaratanın kullarına ihsanıdır. Nimettir, berekettir gece. Gece yarısı kalkıp huzura durabilenler ne bahtlı ve nasiplidir. Gece dinlenmek için lütfedilmişse de. Kulluk makamını hamt makamı ile harmanlamaya en elverişli zaman dilimidir. Leyla’nın gözündeki sürme, çaydanlığın isi geceden alır ilhamı. Şairler en çarpıcı mısralarını gece vakti ete kemiğe büründürür. Bedri Rahmi “ Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası./ Ayak seslerinden tanırım”derken kendi sezgi gücünün yanında gecenin büyülü gücünü de ifade etmiştir bence. Gece zamanın efsane kesitidir.


Haşim’in Ay ışığını övdüğü esrarlı yazısına da gecenin katkısı vardır:

“Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. Karşı karşıya oturmuş iki insan, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk. Birden, arkamızda garip bir fısıltıyı andıran bir hışırtı duyar gibi olduk. Başımızı çevirdik. İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir Ay sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu. Birden etrafımızda dünyanın bütün manzaraları değişti. Sanki Japonyalı bir ressamın siyah mürekkeple çizdiği müphem ve natamam bir âlem içinde idik. Artık her şeyi sarahatle görmek ıstırabından kurtulmuştuk. Yalnız görmek ve tahayyül etmek imkânının sarhoşluğu vücudumuzu yavaş yavaş bir afyon dumanı gibi uyuşturuyordu. Etrafımızda, gündüzün bütün uyuz ağaçları yerine, zengin bir orman vücut bulmuştu. Karşıda yemek yiyen fakir bir ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran Ay ışığı içinde birer murassa hayal olmuşlardı. Denizin bulanık suları boşalmış ve onun yerine şimdi sahilin kumları üzerinde ziyadan bir mâyi sallanıp bir şarkı söylüyordu.
* * *
Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık. Zira Ay’dan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu.
* * *
Ay! Ay! Yalancı Ay! Zekâdan harap olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!...” Bu yazıyı okuduğumuz zaman ay ışığının varlıkları büyüleyen gücüne tanık olabilmek için gece nimetine ermek gerektiğini kabul ederiz koşulsuz.

Gecenin cümle esrarına bir de çayın ıtırı karışınca, nice ilham perileri çalar kapımızı, nice iklimler keşfederiz. Gamı gecenin sinesinden cımbızla çeker alırız tek tek. Çayın esrarı gecenin esrarına karışır çay damağımızı, gam gönlümüzü burar. Biz kalemle dertleşmeye devam ederiz.
Ankara, 09.10.2012 İ.K






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Argodan Esintiler
"Yok Bu Şehr İçre Senin Vasfettiğin Dilber"
Kıl ve Tüy
Kılıç ve Kalem
Antalya'da Gün Batımı
Erguvan Akşamlar (N)
Yazmak Serüveni
Buğulu Günler
Muhabbet İksiri Çay
Hiçten Saadetler Ülkesi

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkçe Sevdası
Yazmak Yahut Yazmamak
Argo ve Siyaset
Son Mülteci
Yazarlar Şairler ve Şehirleri
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 18
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 16
Ayrılığın On Yedinci Günü
Erbil Kalesi'ni Gezerken
"Bir Fincan Kahve Olsa" Kitabı Üstüne

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüznümüz Kahverengi [Şiir]
Arzu 1 [Şiir]
Cin Biberi [Şiir]
Erguvanlar Lâleler [Şiir]
Zaman Dar [Şiir]
Düş Gülü [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Dem Masalı [Şiir]
Çççççççççççççççççççç [Şiir]
Pişmanlık Bestesi [Şiir]


İbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliğin dem demleri. Bardakta keklik kanı. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramı. Alır yürekten gamı. Fincanda türkü söyler. İnce bellide mani. Zamanın gül kurusu Gülde gülşen dokusu. Rehavetten kurtarır. Pek de şirin doğrusu. Bardaktır mihmandarı. Herkesin çeker canı. Yalnız bu kadar değil. Sohbetlerin mimarı. İnce bir gülüş gibi. İçe süzülüş gibi. Ülfete kapı açar. Kaldırır hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 İbrahim KİLİK

Etkilendiği Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.