Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bir çay içimi zamana, ummanlar kadar dostluklar sığdıramının alfebesini yazdık biz. İsli çaydanlıkların porselen demliklere aşkına şahitlik ettik yudum yudum. Pet bardakların iticiliğine inat, ince bellinin albenisine kaptırdık gönlümüzü. İnce bellinin dudaklarımıza dokunuşu efsanelerden sızan içten bir buse gibiydi. İpekten albeni yumakları çözülürken, billur öyküler dinlemenin hazzını ve ayrıcalığını yaşadık. Güne başlarken, güneşe ayna oldu bazen elimizdeki çay bardağı. Çoklukla zamanı gülleştiren bir misalin hayaline mihmandardı hayalimiz. Okurken, yazarken yoldaşımızdı nazenin bardağımız… Halihazırki mevsimlere çay mevsimini ekledik. Bahar kıskandı çay mevsimini. Kış sitemkâr davrandı. Yaz tutkunu oldu. Sonbahar hırsını yapraklardan aldı. Son sarışın huzmelerini süzdü güneşin dallar, saatlerin başı döndü; takvimlerin eli ayağı dolaştı. Çay günü, çay demi, çay saati aldı sözlüklerde mutena yerini. Huzur, sükun ve sükut sözcükleri buğulandı demliğin nefesiyle. Semaver ateşle ünsiyet etti çayın hatırına. Asırlar sürecek bir dostluğa merhaba dedi dudaklar. Kısa günde kırk kere hatırlandı bu ünsiyet. Vefa sözcüğünün sıcaklığı sardı sineleri. Çayımız dem alırken beklemenin hazzını yaşadık sükut halinde. Mütevazı anlarda hoş zamanlar yaşadık. Tevazu ikliminin kucaklayan, ısıtan sıcaklığı sardı sarmaladı bizi. Nazla hazzın bu kadar kaynaşmasının ancak çay sayesinde olabileceğini anladık kesin kes. Bu yüzden yorumsuz sükutlarımız oldu dem dem. Demliğimizle dertleştik sessizce. Öyle anlar oldu ki bir bardak çay kırdı yalnızlığın kolunu kanadını. Eşlik etti sükutumuza bardağımız. Parmaklarımız tenine değdiğinde gülümsedi gözlerimize ışıl ışıl çay dolu bardak. Yâdımıza gamzesi düştü bir nazeninin. Acı çay kıvamında depreşen hüznümüzü buğusuyla örttü bardak. Söze girizgâh için kapı araladı yudumlar… Yalnızlığın, sıkıntının ten rengini unuttuk çay rengiyle. Çayın billur teni, hayatımızın ve hayalimizin tüm matlığını sildi. Işıl ışıl bir ana merhaba demenin tadına vardık. Renkle ahengin uyumlu bestesi dolandı dilimize. Çay nice şiirler yazdık. Bizi anlamayanlar olsa da anlayanların zarafeti hazzımızı katladı. Tutkumuzdan dolayı asla pişman olmadık. Kısaca her mevsim güzeldi; ama çay mevsimi rengiyle kokusuyla buğusuyla muhteşemdi. Ankara,26.08.2012 İ.K
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |