640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
Cümleleri çok mu uzatıyorum, bana mı öyle geliyor... Yazdığım her yazı, yazım aşamasında gözüme mükemmel gözüküyor. İçten içe 'işte' diyorum, 'bundan daha iyisi olamaz' diye seviniyorum gizliden... Bir kaç kere okuduktan sonra 'eh işte, idare eder' diye düşünüyorum... Bu gidişatın en son aldığı nokta ise 'Aman Allahım... Bunu ben mi yazdım...' gibi bir cümle oluyor. Birçok konuda düşüncelerimin yerli yerine yerleşmediğini düşünüyorum. Okuduğum her kitap, dinlediğim her söyleşi aklımda yer edinmeye çalışan düşünceleri parçalıyor, yerine yenilerini getiriyor. Ta ki başka bir kitap okuyana, ya da bir söyleşi dinleyene kadar. Bir çok konuda kendi düşüncelerimle kesin yargılara varmak istiyorum... Sanırım, emeklemeden koşmak istiyorum. En kötüsü de bul olsa gerek, sürekli düşüyorum... Şu anda içimden bütün bu yazıyı silmek geçiyor... Ama hayır!! Ne kadar kötü olduğunu bilsem de devam edeceğim... Başlığa geri dönecek olursak, kendimi incelemeye devam etmeliyim... Dokuz Eylül Üniversitesi, tıp fakültesi örencisiyim... "Niye Tıp?.... " Kafamı bu aralar en çok kurcalayan sorulardan biri... Doktor olmak benim için bir ideal mi? Toplum içinde bir doktor olarak mı yer edinmeye çalışıyorum. Bana bu soruyu soranlara ise uzun okumak istediğimi söylüyorum... Böylelikle hobilerimi yaşamak için uzun bir zamanım olacağını dile getiriyorum. "Hobilerinden birini meslek olarak seçsene" dedikleri zaman kendimi düşünmekten alamıyorum. Ama bana göre hobilerden meslek olmaz. En azından ben hobilerimden birini meslek olarak seçemem. Bunun hobimi öldüreceğini düşünüyorum. Hobileri kurallara bağlamak, onları belli sınırlar içerisinde tutmak, onları hobi olmaktan çıkarır. Gizemini kaybederler. Artık onlar size zevk veren bir olgu değil de, para kazandıran birer araç olur. Bu yaşamı yaşanır kılan onlar, onları böyle harcıyamazdım, harcamadım da.. Benim hobiler konusunda bir başka garip huyumda, onları en iyi yaptığım, en yoğun yaşadığım zamanlar, en çok işim olduğu zamanlar olması. En sevdiğim şiirleri genellikle en zor sınavlardan önceki akşamlar yazarım. Ertesi güne yetişecek önemli ödevim olduğu zamanlar, bilgisayar başında en keyifli vakitlerimi geçirdiğim zamanlardır. Tıp öğreniminin beni sürekli meşgul edeceğine inandığım için seçtiğim söylenebilir. Peki ya bir ideal! Hayatta ulaşmak istediğim bir idealim yok mu? Tabi ki var... Ama "doktor olmak" gibi sonu olan basit birşey değil. İdealler peşinden koşmak için vardır. Yakalamak için değil. İdealine ulaştığını düşünen bir insan dünyadaki en şanssız insandır bana göre. Çünkü ölmekten başka yapacağı birşey kalmamıştır yeryüzünde. İdealine ulaştığı anda hissettiği bir anlık haz ve sonrası sonsuz uçurum, büyük karanlık. En kötü son ; yapacak birşeyinin kalmaması... İnsanoğlu bu ideal - ya da peşinde koştuğu her ne ise - konusunda pekte samimi olmasaa gerek... Ulaşmak için elinden geleni yapsa da, içten içe ulaşmak istemediğini de biliyor aslında. Onun istediği uğraşmak, koşmak, aramak... Asla başarmak, bitirmek değil... Her konuda olduğu gibi "AŞK" adını verdiğimiz en karmaşık konuda da bu çok açık bir şekilde gözler önünde... Efsaneleşen aşk hikayelerinin hiçbirinde sevenlerin kavuştuğu görülmemiştir. Çünkü kavuşsalar, efsane olmazlar. Bu konuda birebir örnek bir olayı yaşadığım için böyle olduğuna daha çok inanıyorum. Olaya gelince, hani, insanın kendine bile söyliyemediği konular var demiştim ya, bu onlardan biriydi... ( belki daha ilerde) Ümit Yaşar'ın da dediği gibi ; " Bir yıl, beş yıl, on yıl değil ; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar parçalamalı... ... Bir gün bulacaksam bile seni, parça parça bulmalıyım... .... Yine de bir yerin eksik kalmalı. Yine yollara düşüp, onu aramalıyım. Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Baran Yurdakul, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |