..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > Baran Yurdakul




25 Kasım 2002
Kimim Ben?  
"Kişisel Denemeler II"

Baran Yurdakul


İdealler peşinden koşmak için vardır. Yakalamak için değil. İdealine ulaştığını düşünen bir insan dünyadaki en şanssız insandır bana göre. Çünkü ölmekten başka yapacağı birşey kalmamıştır yeryüzünde.


:BJCF:
Serüvene başlamak adına güzel bir başlık sanırım.. Gerçi otobiyografilerin samimiyetine hiçbir zaman inanmamışımdır.. Hiçkimse kendisi konusunda tam olarak objektif olamaz. -En azından ben böyle düşünüyorum- Kendimden bile kendi hakkımda tam bir objektiflik beklemiyorum. Her insanın kendine bile söyliyemediği, kendisini hiçkimsenin duymadığına emin dahi olsa telafuz edemiyeceği, yalnız bir odada aklına geldiğinde bile kendini utandıran yada çekindiren gizemli duygu ve düşünceleri vardır. Kendime bile itiraf etmeye çekindiğim bu düşünceleri kağıda dökmem beklenemezdi herhalde. Öte yandan insan, kendini diğer insanlara saf benliğiyle sunmak istemez. Hayallerinden alıntı yapar kimi zaman. Arada bir yaptığını değil de yapmak istediklerini, olduğunu değil de olmak istediklerini kaçırır ağzından. Ama elimden geleni yapacağım.
Cümleleri çok mu uzatıyorum, bana mı öyle geliyor...
Yazdığım her yazı, yazım aşamasında gözüme mükemmel gözüküyor. İçten içe 'işte' diyorum, 'bundan daha iyisi olamaz' diye seviniyorum gizliden... Bir kaç kere okuduktan sonra 'eh işte, idare eder' diye düşünüyorum... Bu gidişatın en son aldığı nokta ise 'Aman Allahım... Bunu ben mi yazdım...' gibi bir cümle oluyor. Birçok konuda düşüncelerimin yerli yerine yerleşmediğini düşünüyorum. Okuduğum her kitap, dinlediğim her söyleşi aklımda yer edinmeye çalışan düşünceleri parçalıyor, yerine yenilerini getiriyor. Ta ki başka bir kitap okuyana, ya da bir söyleşi dinleyene kadar. Bir çok konuda kendi düşüncelerimle kesin yargılara varmak istiyorum... Sanırım, emeklemeden koşmak istiyorum. En kötüsü de bul olsa gerek, sürekli düşüyorum...
Şu anda içimden bütün bu yazıyı silmek geçiyor... Ama hayır!! Ne kadar kötü olduğunu bilsem de devam edeceğim...
Başlığa geri dönecek olursak, kendimi incelemeye devam etmeliyim... Dokuz Eylül Üniversitesi, tıp fakültesi örencisiyim... "Niye Tıp?.... " Kafamı bu aralar en çok kurcalayan sorulardan biri... Doktor olmak benim için bir ideal mi? Toplum içinde bir doktor olarak mı yer edinmeye çalışıyorum. Bana bu soruyu soranlara ise uzun okumak istediğimi söylüyorum... Böylelikle hobilerimi yaşamak için uzun bir zamanım olacağını dile getiriyorum. "Hobilerinden birini meslek olarak seçsene" dedikleri zaman kendimi düşünmekten alamıyorum. Ama bana göre hobilerden meslek olmaz. En azından ben hobilerimden birini meslek olarak seçemem. Bunun hobimi öldüreceğini düşünüyorum. Hobileri kurallara bağlamak, onları belli sınırlar içerisinde tutmak, onları hobi olmaktan çıkarır. Gizemini kaybederler. Artık onlar size zevk veren bir olgu değil de, para kazandıran birer araç olur. Bu yaşamı yaşanır kılan onlar, onları böyle harcıyamazdım, harcamadım da..
Benim hobiler konusunda bir başka garip huyumda, onları en iyi yaptığım, en yoğun yaşadığım zamanlar, en çok işim olduğu zamanlar olması. En sevdiğim şiirleri genellikle en zor sınavlardan önceki akşamlar yazarım. Ertesi güne yetişecek önemli ödevim olduğu zamanlar, bilgisayar başında en keyifli vakitlerimi geçirdiğim zamanlardır. Tıp öğreniminin beni sürekli meşgul edeceğine inandığım için seçtiğim söylenebilir.
Peki ya bir ideal! Hayatta ulaşmak istediğim bir idealim yok mu? Tabi ki var... Ama "doktor olmak" gibi sonu olan basit birşey değil. İdealler peşinden koşmak için vardır. Yakalamak için değil. İdealine ulaştığını düşünen bir insan dünyadaki en şanssız insandır bana göre. Çünkü ölmekten başka yapacağı birşey kalmamıştır yeryüzünde. İdealine ulaştığı anda hissettiği bir anlık haz ve sonrası sonsuz uçurum, büyük karanlık. En kötü son ; yapacak birşeyinin kalmaması...
İnsanoğlu bu ideal - ya da peşinde koştuğu her ne ise - konusunda pekte samimi olmasaa gerek... Ulaşmak için elinden geleni yapsa da, içten içe ulaşmak istemediğini de biliyor aslında. Onun istediği uğraşmak, koşmak, aramak... Asla başarmak, bitirmek değil... Her konuda olduğu gibi "AŞK" adını verdiğimiz en karmaşık konuda da bu çok açık bir şekilde gözler önünde... Efsaneleşen aşk hikayelerinin hiçbirinde sevenlerin kavuştuğu görülmemiştir. Çünkü kavuşsalar, efsane olmazlar. Bu konuda birebir örnek bir olayı yaşadığım için böyle olduğuna daha çok inanıyorum. Olaya gelince, hani, insanın kendine bile söyliyemediği konular var demiştim ya, bu onlardan biriydi... ( belki daha ilerde)
Ümit Yaşar'ın da dediği gibi ; " Bir yıl, beş yıl, on yıl değil ; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar parçalamalı... ... Bir gün bulacaksam bile seni, parça parça bulmalıyım... .... Yine de bir yerin eksik kalmalı. Yine yollara düşüp, onu aramalıyım. Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim."

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ....İdealin Kendisi Sonsuz Olursa...
Gönderen: Volkan Çelebi / İstanbul/Türkiye
5 Haziran 2004
Öncelikle içtenliğini yazıya elinden geldiğince yansıtma çabanı, bu çabana olan kuşkucu yaklaşımına rağmen tebrik ederim...Biz insanlar düşüncenin kendisi üzerine düşünmeyi çoğu zaman beceremiyoruz, ta ki felsefe, sanat, yazın gibi alanlarla ilgilenene kadar... Yazında kendisinden bahseden hiç kimsenin objektif yani nesnel olamayacağından bahsetmişsin, aslında bu analitik olarak A=A olarak işleyen gündelik bilinç için doğru.Ama işin aslı orada kalmak değil, nesnellik asla öznellikten soyutlanamaz, bizim tasarımsal olarak düşündüğümüz nesnellik olmayan bir soyutlamadır.Önemli olan öznelin ve nesnelin kendi kavram mantığında bir olduğunu anlatmaktır, bu birlik karşıtların birbirinden asla bağımsız olamayacağı ile ifadesini bulur.Dile düşen kim olursa olsun, eğer arı nesnel ya da arı öznel cümleler ortaya koyduğunu düşünüyorsa yanılmaktadır.Nesnel bir cümle söyleyicisini kapsar, bu bile öznelliği imler.Bilinç bişeyler üzerine düşündüğünde düşündüğü şeyi nesnesi alır ama eğer kendi üzerine düşünmeye başlarsa kendisini özne alır.Bu bize ikisinin birliğinin geldiği şeyi gösterir. İdeal olanı kendisini sonsuz olan olarak seçersen, idealine yani sonsuza eriştiğinde onda kendi yitişini yaşarsan asla geçici bir haz olmaz duyacağın, tam tersine sonsuz sevgiyi yaşarsın, ve de özgürlüğü...Sonsuz olan sonludan bağımsız olan değildir, onu kapsayıp aşandır... Umarım düşündürtebilmişimdir.Senin beni düşündürttüğün gibi. Saygılar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İtiraflar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bencilim, Bencilsin, Bencil!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ölüm Planları [Şiir]
Kaçak [Şiir]
Biraz Farklı - Biraz Aynı [Şiir]
Bir Ömür Boyu Yalnızlık [Şiir]
Sıra [Şiir]
Yalnızlık [Şiir]
Özgür Aşk [Şiir]
Daha ne diyeyim sana [Şiir]
Her Biri - Hiç Biri [Şiir]
Sensizlik [Şiir]


Baran Yurdakul kimdir?

- yazar değilim ben

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Baran Yurdakul, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.