..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Fuat Türker




15 Haziran 2012
İslam İle Şereflenen Bir Hicret Ehli'nin Öyküsü - II  
Fuat Türker
Kur’an’ı alıp, öpüp saygıyla başına koyan insana, “öptüğün kitabın içinde ne yazıyor, haberin varmı..?” diye soruyor, şaşkınlık içinde bakarak “hayır” diyen Müslümanlarla karşılaşıyor. “Kur’an’a saygılarını göstermek için onu defalarca öpüp başına koyan bu insanlar, nasıl oluyor da yine Kur’an da emredilen namazı boş verip başlarını Allah için secdeye koymuyorlar?


:ABBB:
16 yaşına kadar Hristiyan olarak yaşadıktan sonra İslam ile şereflenen Gülay Hanım’ın ilginç hikayesine devam ediyorum…

Avrupa’lının Aradığı Ama Bulamadığı Haklar İslam’da…

İslam dininde kadının ezildiği, baskı gördüğü, kadına hayat hakkı tanınmadığı zannediliyor. Oysa Allah kadın ve erkeği eşit yaratmış. Fiziksel yönden daha güçlü olması sebebiyle ağır sorumlulukları erkeğe yüklemiş. Bir zamanlar İslam’a kılıç kaldıran Hz. Ömer’i cennetle müjdelenen Ömer yapmış. İslam öyle bir din ki cahiliye devrini Asr-ı Saadet’e dönüştürmüş.

“Kalbimi İslam’a ısındıran güzelliklerden biri de Allah ile kul arasında kimsenin olmaması” diyor Gülay Hanım. Hristiyan iken Allah’a kolay ulaşamadığını arada Hz. İsa(as), kutsal ruh ve hatta kilise papazlarının bulunduğunu, dahası kendisi gibi günahkâr ve imtihana tabi olan bir papazın, günahlarını bağışlayabileceği inancının kendisine mantık dışı geldiğini ifade ediyor.

Kur’an’da vurgu yapılan kardeşlik duygusu ve ayetlerin bütün Müslümanları kardeş ilan etmesi öyle mükemmeldir ki, bütün olumsuzlukları ortadan kaldırıyor. Müslümanların birbiriyle üzüntüsünü, açlığını, susuzluğunu paylaşması, “Müslüman kardeşin açken sen tok yatamazsın.!” düsturu, onun gibi başka bir dinden gelen bir insan için olağanüstü bir şeydir. Anlamıştır; muhteşem bir dinle karşı karşıyadır. Ve Kur’an öyle mükemmeldir ki okudukça okuyacağı gelir.


“Öptüğünüz Kitabın İçinde Ne Yazdığını Biliyor musunuz?”

Bakıyor Gülay Hanım; yıllardır “biz Müslümanız “diyen insanlar Kur’an’ı tanımıyor, onun emirlerini bilmiyor. Kur’an’ı alıp, öpüp saygıyla başına koyan insana, “öptüğün kitabın içinde ne yazıyor, haberin varmı..?” diye soruyor, şaşkınlık içinde bakarak “hayır” diyen Müslümanlarla karşılaşıyor. “Kur’an’a saygılarını göstermek için onu defalarca öpüp başına koyan bu insanlar, nasıl oluyor da yine Kur’an da emredilen namazı boş verip başlarını Allah için secdeye koymuyorlar? Kur’an’ın kabına gösterdiğimiz saygıyı, içindeki hakikatlere gösterebilsek ne kadar huzurlu ve mutlu bir toplum olurduk” diyor.

Kimi Müslümanların böylesi bir hayat kitabını ölülere okunacak bir kitap sanmaları, bir kısmının ise sadece Ramazan ayında kabından çıkartarak okuyup, sonra kabına koyup duvara asmaları onu hayrete düşürüyor. Birçok Müslümanın namaz kılmaması, namazdaki o tadı, o huzuru, o alnı secdeye koymanın hazzını, Allah ile sohbeti kaçırması onu üzüyor.
Sonsuz özgürlüklerin olduğu, yasakların bulunmadığı, ayıpların ve günahların önemsemediği bir toplumdan gelen biri olarak, İslam’da bulduğu huzur ve mutluluğu hiç bir yerde bulamadığını söylüyor Gülay Hanım. “İslam’ın her kaidesine, her esasına hayran olmuştum. Onun tek parçasını bile ondan ayırmak mümkün değil, bütün parçaları birbiri ile bir nizam içinde kenetlenmişti ve parçaların arasında muazzam bir âhenk vardı. Hiç bir şey eksik değil, her şey yerli yerindeydi. Kısaca ben İslam dinine ve onun temsilcisine resmen aşık olmuştum. Bu aşkın sonunda da her şeyimle onu yaşamaya çalışıyordum. Bu aşk için Ferhat olup dağlar delmeye, Mecnun olup çöllere düşmeye, Aslı olup yanarak kül olmaya varım…”

Senelerce gaflet içinde yaşamış eski bir Hristiyan olarak, çevresindeki Müslümanların dinlerinden ve dini güzelliklerinden gaflette yaşayışlarını onu çok üzüyor. Hatta kimilerinin dinlerini beğenmeme gafletine bile girdiklerini görüyor.

Üzüntüsünü şöyle dile getiriyor: “Ben İslamiyet’in dışındaki dünyayı çok iyi biliyorum. Oradaki mutsuz hayatları, ağlayan insanları, acı çeken, bunalıma giren çocukları, sevgi ve saygı nedir bilmeyen gençleri çok yakından gördüm. Şimdi televizyonlarda dizilerde izlerken gıpta ile baktığımız, özendiğimiz o hayatı ben zaten yaşıyordum. Oysa Allah’ı sevdiğini, O’nun da seni sevdiğini hissetmekten daha değerli, daha güzel bir şey olabilir mi?”

“Allah’a ve peygamberine hiç şüphe etmeden inanmak, kulluğun özü olan duayı dilden düşürmemek, verilen nimetlere devamlı şükretmek, kararmış kalbleri istiğfar ile yıkamak…. Bunlardan güzel huzur ve mutluluk kaynağı bulunabilir mi?..”

Gülay Hanım ayrıca, “Allah’ın rızasını kazanmak için bir çok sıkıntılara katlandım. Ama maddi imkanları yerinde olan çok Müslüman hanım tanımaktayım ki, evliliklerinde ve hayatlarında tüm konfor mevcuttur. Evlerinde eksik olan bir şey yoktur… Ne var ki bu kadınlar yine doyumsuz, yine tatminsiz, yine şükürsüzdürler ve hallerinden şikayet ederler. Bütün çaba ve emekleri daha rahat yaşamak, daha iyi giyinmek, daha iyi yemek. Nefislerine yenilip, o noktada mağlup oluyorlar” diyerek günümüz Müslüman kadınlarının birçoğunu oldukça yerinde tasvir ediyor.

Mümin kadının hayatındaki öncelikli hedefi Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak olmalı. ‘Boş’ işlerle zamanını geçirmemeli, salih amellerde bulunmalı ve rahmani bir yarış olan hayırda yarışmalı.

Yaşadığımız dönem, yalnızca günlük işlerle uğraşan ev kadını/kızı olma zamanı değil. Kadınlar için örnek olan sahabi hanımlar dini yaymak için tebliğ faaliyetleri, sohbetler yapmışlardı. Sorumluluklarını yalnızca eş ve annelikle sınırlayan, dini anlatmada pasif durumda kalan Müslüman kadınlar için Gülay Hanım ve onun gibi İslam ile şereflenen diğer hanımların, birer cesur “davetçi” kimliğine bürünmeleri ibret olmalıdır.

Gülay Hanım Batılı kadınları ise şöyle tarif ediyor: “birçok kadın televizyon dizilerindeki batılı kadın tiplerini görüp, onlara benzemeye çalışıyor; onlarınki gibi bir hayatın özlemi içine giriyor. Oysa o kadınların hayatları aldatma, gösteriş ve ihanetle dolu. Yürekleri parça parça, gözlerinden yaş yerine kan akıtıyorlar.

“Rabb’imin kelâmı Kur’an’da bahsettiği Müslüman vasıflarından çok uzağız” diyerek yine gözlemlediği bir gerçeği dile getiriyor Gülay Hanım. “Her gün birinin öldüğünü duyuyoruz, birçoğumuz kendi ellerimizle yakınlarımızı mezara koyuyoruz. Ama ibret almadan yine aynı gaflette hayatımıza devam ediyoruz” derken de bir başka gerçeği…

“Haykırmak İstiyorum”

Bütün kalbimle dünyaya haykırmak istiyorum:

“Ey Alem-i İslam! Uyan, Kur’an’ı sarıl, İslamiyete maddi ve manevi bütün kuvvetinle yönel!”

“Allah’ım, Sen ne kadar büyüksün. Sana yarattığın varlıklar adedince, vücudumdaki zerreler adedince şükrediyorum…. Beni önce çamurdan çıkardın, sonra günahlardan kurtardın, bana değer verdin… O kadar değer verdin ki, beni İslam’la şereflendirdin, ilmin kapılarını açtın, bana doğru yolu gösterdin, Habibine ümmet ettin…”

“Yardım et bizlere Rabb’im..! Bizleri bir şekilde uyandır, bırakma ellerimizi. Perişan olmamıza izin verme şu fani dünyada..! Tut ellerimizden, yollarımıza nur dök Rabb’im…”


Fuat Türker



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Bir Başka Candır Ölüm
Kadere Dair
Kur'an'dan Sorulacaksınız
Her Sabah, Günü Allah'a Adamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Neden Kıskanır?
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Ne Kadar Aciziz!..
Gerçek Sevgili
Ahirete Hazırlık Kursu
Gerçek Adalet
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.