Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Ne kadar sakin bir mekan Kimseler yok,her yer hasretin habercisi, firkatin derdindeydi Alıp götürüyor hissiyatımı, ürperten serencamıyla, sancılı ve metruk melal laldi Sadece kuş ve nebatın esenliği, böceklerin feryadı ne kadar baskındı,suskun hıçkırıklardı Fersiz gözlerim kamaşıyor Engin bir ova var, kayadibi bağları ve şehrin asri mezarlığı anlatıyordu Hali okumak, ruhun vaktine şehitlik etmek, kalbi inşirah ile daim eylemek gerekiyordu Ve fakat içim burkuktu, hüzün salkımları sanki kalbime en yakındı, figan nasıl çaresiz kalıyordu Mahşer ne kadar heybetli Haşyetin en latif hali, nefsin en nedim ahvali, dilin çare bırakmayan kali Alıp götüren biri var sanki, ten dururken, ufkum fluğ bir vaziyetteyken, aklımın sukün vakti Vicdanım ne kadar kederli, iradem ve tercihlerim her ne hikmetse pek dertli, hesap o an mizandı Gönülden neler geçmiyor Sineye nakşeden adına ne varsa, ah u zar etmek gerekmiyor Nasip ve hikmeti, sabır ve kanaatin dillenen melali sanki şehrediliyor, ah yetmiyor İnsanız, ancak irademiz ve aklımızla anlaşılmaya muhtacız, vicdan adına gam etmem lüzum ediyor Beştepeler gözüme ilişiyor Mesire yeri olarak tanzim edilen ve insana huzur bahşeden sessizlik yakışıyor Yeşilin tonları, ağaçların huzur-u gamları kimbilir neler söylüyor, hal ehli yakinen biliyor İnsan merak edince sual etmek gerekiyor, sual vakıf olana, kalbi lafsiyle konuşana davet ediyor Bir çok tarla var ve fakat boş Çifçi derbeder bir halde, muhtaçlığın elinde, suya aç bir sima karşımda Selam verdim ve nispeten yakınına geldim, hal hatırdan sonra meraklı gözleri naçar bırakmadım Ağababamdan kalma bağ, halama düşmüş, amcan öyle münasip görmüş, mazi adına yadetmek için geldiğimi söyledim Takriben yetmişi geçmiş can Dedemi sordu ve kimlerden olduğumu merak içinde konuşturdu Anlattım bildiğim kadarıyla, hatırladı ve komşumuz olurdu dedi, çok ciğerpareydi demeyi ekledi O zamanlar ilk su kuyusunu ağabamlar açtırmış, komşuların en lüzümlu su ihtiyaclarını karşılamış, sürur duydum Mustafa CİLASUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |