sabah günesinin portakal kabugu rengindeki ısıgı ,üzerinde koyu yesil cicek deseni olan bordo perdenin açık kalan kısmından ahsap pencereyi delerek odanın içine sızmıstı çoktan.o,yarı uyanmıslıkla uyanmamislıklar arasında gidip gelmekteydi.gözüne çarpan ısık zaman geçtikçe daha da güçleniyordu.bundan rahatsız olmamıstı.hosuna gitmisti hatta.sabahları günesle uyanmaktan büyük zevk alırdı ,birde piyano sesinden.ısık sadece ahsap pencerenin biraz uzagında duran yatagın bas tarafını aydınlatıyordu.oda küçük olmasına ramen portakal kabugu rengin gücü yetmemisti odayı aydınlatmaya,sadece hafif losluk kazandırmıstı odaya.yapabilecegi ancak bukadardı.o ise hala yatagında ısıgın damarlarında hissettirdigi sıcaklıgın hazzını yasamanın verdigi mutlulukla yatıyordu.elini yatagın yan tarafında duran komidinin üstündeki sigarasına ve çakmagına uzattı.hemen bir sigara yaktı ve büyük bir rahatlamayla bir nefes çekti cigerlerine.bundan daha güzel bir sey olamaz diye düsündü.her sabah aynı güzellgi yasardı.sigarasını tam içmedi ve o kızgın alevi söndürdü.iste o anda içindeki tüm huzur gitmisti birden.güzel baslayan bir sabahın bukadar kısa sürecegini düsünmemisti.hemen yatagından kalktı ve ahsap pencerenin önünde durup bordo perdesini sonuna kadar açtı.günesin ısıgı odayı artık tamamen aydınlatmıstı.içinde hissetti parlaklıgı ve penceresini açıp dısardaki bisikletli çocugu seyretti bisüre.her sabah aynı manzarayı karsısında bulurdu.yüzüne çarpan ılık rüzgarla kendine geldi ve artık çıkması gerektigini hatırladı.saat çoktan 7yi gösteriyordu.aynanın karsısına geçti ve rengini gökkusagından aldıgı uzun dalgalı saçlarını düzeltti.saçları herzamankinden daha dalgalı duruyordu bu hosuna gitmisti.aynanın karsısından uzaklasıp üstünü giyindi.çok sevdigi siyah saçaklı etegi ve askılı bordo blüzü vardı üzerinde.huzurla huzursuzluk arasında gidip geliyordu.aslında kendini iyi hissetmesi gerekiyordu fakat ne hissettigini kendisi de kestiremez olmustu.portakal kabugu rengin aydınlattıgı yarı dagınık küçük odasını terkedip ayakkabılarını giymek için holden kapıya dogru ilerledi .minik ayakları çıplaktı.siyah açık ayakkabılarını geçirdi ayagına ve artık dısardaydı.denizin kokusu içine dolmustu çoktan,derin bir nefes daha aldı ve sahile dogru ilerlemeye basladı.Gözlerindeki umutlu bakısları hala tazeligini koruyordu.Kocaman çekik gözleri vardı.Dogdugundanberi hep aynı bakıslar vardı çekik gözlerinde.Denizi içinde hissederek sahil boyu yürüyüsüne devam etti ve saçları hafif agırmıs,genç olmasına ragmen yüzünde çizgilere bolca sahip olan mavi gözlü simitçinin yanına gitti.Ordaki simitin lezzetine hiçbir yerde bulamamıstı.Simitini aldı ve banklardan birine denizi görebilecek sekilde oturdu.önce denizi seyretti uzun uzun ,sonra sahilden gecen bir çifte takıldı umutlu gözleri ve tekrar denize döndü ,sanki huzurun yeniden yavas yavas içinde canlandıgını hissetti.Birden saatin geçtigini düsündü ve saatine baktı yelkovan akrebin çoktan önüne geçmisti.Saat 9'a yaklasıyordu.Banktan kalktı ve hızlı bir sekilde gidedecegi yere yürümeye basladı.iki saatlik bir yolu vardı.rengini gökkusagının renklerinden aldıgı saçları rüzgarda uçusuyordu.içindeki cocukta saçları ile birlikte havalanıyordu.bırakın beni çocuk kalmak istiyorum dedi içinden.mıutluluk damarlarından geçip kanına karıstı ve artık vücuduna tamamen islemisti,çocuk ruhu uyanmıstı,uyandırılmıstı.icinde huzurdan yoksun en ufak bir nokta dahi kalmamıstı.mutlulugun ulasılmaz zirvesine o ulasmıstı.bunun hazzıyla adımları her gecen saniye daha da hızlanıyordu.siyah saçaklı etegi bacaklarına dolanıyordu kimi zaman fakat buna aldırmıyordu.martılara baktı,onların yanındaydı sanki.birden ben sizden daha hızlıyım cünkü benim yer çekimi diye bir korkum yok.bakın sizden daha hızlıyım diye haykırdı ve gülmeye basladı.ama bu çok uzun sürmedi.yüzüne tokat yemis gibi aniden donup kaldı.umut dolu gözlerini actı ve gelecegi yere coktan vardıgını gördü.içindeki kapkara bosluk yüzünde belirdi.birden ruhunun cocuk yanını hissetmedi.cünkü balıkcı teknesinin yanı basındaydı.coktan varmıstı oraya.herzamanki yerine oturdu.balıkcı teknesinin sag tarafındaki en kösede duran kücük sandalyeleri olan kısa bacaklı masasında yerini aldı.kaptan herzamanki gibi gökkusagırenkli saclı kıza elini biraz basına yaklastırıp ve hafifce egilerek selamını verdi.kızda umut dolu gözlerini kapatarak karsılık yolladı. su ana kadar hersey istedigi gibi gidiyordu.içindeki karısık duyguları canlandı.we seslendiler haykırdılar .gözlerinde birer damla oluvermislerdi.ve simdi sakinlesti.fakat henüz bitmemisti.yavasca kaldırdı basını etrafına bakındı gokkusagı renkli saclı kız.umut dolu bakısları hala cenlıydı.ve karsısında biri varmıscasına anlattı..karsısındakide dinliyordu onu büyüük bir dikkatle.ellerindeki titrek duygular sesinede ulasmıstı artık titrek nefessiz bir sarkı cıkıyordu dudaklarından simdi sarkısının en güzel yerindeydi. kendisi icin, hayatı icin caldı son parcasını.. isyanını haykırdı nefessiz harflerinde.. bunun son demlerine gelmisti artık farklı bir zaman dilimindeydi.. o cok sewdigi piyano tınıları vardı kulaklarının icinde.agıt yakıyodu tınılar gelecege dair.evet suan önünde o cok sevdigi piyanosu wardı ve parmakları dile getiriyordu her bir melodiyi resmen konusturuyordu.yüzüne dokundu once ıslaklıgı hissetti sonrada sarkısını bitirdi.gözlerini actıgında kısa bacaklı masada buldu kendini.ufak bir tebessüm attı ve kaptana seslendi,iki tane balık ekmek istemesinin zamanı gelmisti.annesiyle birlikte yapmaktan en büyük zewk aldıgı seydi..her günü aynı gecerdi kalkar sigarasını yakar ,aynı kıyafetlerini üzerine gecirir ve annesiyle bulusmak için sahilde saatlerce yürürdü..mavi gözlü genc adamdan simidinini alır ve martılarla yarısırdı..annesini bekleme zamanı gelincede onu beklerken hayallerini yasardı içinde . o kendine boyacı derdi..ben bir boyacıyım .. önce hayal kurarım sonra onu boyarım derdi..yavas yavas tablosunu tamamlamak üzereydi çünkü balık ekmekler coktan gelmisti.gözbebeklerinden gecip kalbine ulasan içindeki kasılma damla damla aktı damarlarına...ileriye dogru umutlu gözleriyle bakarak annesini düsündü.adımlarının gittikce daha hızlandıgını hissetti annesinin.çünkü o da kızını uzun zamandır göremiyordu.kız saate baktı ve yine yelkovanın akrebi gectigini gördü herdefasında bu böyle oluyordu..aradan 5 ceyrek saat gecmisti ve saat hala 9 a yaklasmak üzereydi.gökkusagı renkli saclı kız ayaga kalktı annesini görebilme umuduyla birkac adım attı...fakat daha fazla gücü yetmedi bunu yapmaya dizleri titriyordu artık ve bacakları onu tasıyamaz hale gelmisti...serince ve güclü bir rüzgar esmekteydi fakat dalagalanan sacları artık ucusmuyordu rüzgarda.rüzgarın nedemek oldugunu uzun zamandır hissetmemisti..hissettigi tek sey yüzüne bir kapınn carpmasıyydı.. ve yine kendini aynı yerde buldu bembeyaz bambaska bir yerde ..içeriye birinn girdigini farketmedi.. biri ona ayaga kalkması için yardım ediyordu. iki adım attı ve bulut tadındaki yatagına uzandı gözünü actıgında doktor coktan cıkmıstı.. kapılar yine üstüne kapanmıstı.. gözlerini actı fakat o umut dolu bakısları tasımıyordu göz bebekleri.. cünkü hayata duyulan umudun ne demek oldugunu uzun zamandr tatmamıstı.. umut duyabilcei hic birsey yoktu hayatında..sonra saclarına dokundu tanıyamadı. gökkusagı renkli saclı kız yoktu karsısında .bütün renkleri solup gitmisti.çünkü hayatı boyunca önce günesin aydınlıgını sonrada yagmurun ıslaklıgını tatmamıstı bedeninde..annesiyle balık ekmek yemenin zavkini yasayamamıstı o kısa bacaklı masanın basında.. hep beklemisti ama o gelmemisti.. saat 9 a hep yakındı ,ilerlemiyordu.. anneside ilerleyememisti balıkcı teknesine, yelkovan akrebi gectigi sırada...artık tek basınaydı beyaz boyalı odada..ama orayı o boyamamıstı..odaya bir kez daha göz gezdirdi..sadece üzerinde beyaz carsaf olan yatak vardı .hiç te düsündeki gibi bir odaya benzemiyordu..senelerdir her hayalinden uyanısında kendini aynı beyaz odada buluyor ve onu yerden kaldırmak için caba gösteren bir doktorun yanıbasındaki görüntüsüyle karsılasyordu..bu manzaraya alısmıstı ama bisikletli cocugu görmeyi tercih ederdi..kapıdan ses geldi ardında birini bulundurdugu belliydi..kapı sonuna kadar acıldı annesini bekledi kız yine ama karsısında duran doktordan baska kimse deildi...doktorun dudakları kıpırdadı ve nasıl oldugunu merak eden bir ses tonuyla konustu .dalgalı saclı kız ben bir boyacıyım önce hayal kurarım ve sonrada onu boyarım dedi .. saclarının rengi çoktan akmıstı renk katacak hiçbirseyi yoktu...ve ruhunun derinliklerinden gelen sıcaklıktaki göz yasını akıttı kalbindeki piyanodan gelen aynı melodilerle....calınacak farklı bir parcası yoktu çünkü... ve sarkı bitti...