Nasıl anlatsam….Öyle özledim ki seni…yalnız olmaktan ,sensiz….( kimsesiz kalmış gibiyim şimdi.. kaybolan küçük bir kız çocuğu gibi hani nereye gitse yinede kayıp nerede beklese yinede korkak…)…Sesini özlemekten (sesini özlemek gurbette kalmak gibi… uzaklardan haber almak için heyecanla bekleyen bir anne gibi..hani yüreği burkulan, hasretle içi sızlayan)Yarını beklemekten öyle yoruldum ki..(ölümü bekleyen hasta gibi hani umutsuz ,hayalsiz) sensiz olmak çok zor…günü sensiz geçirmek,sensiz bitirmek ,sesini duymadan öylece beklemek öyle zor ki.…susmandan her zaman nefret ettim ben... yarınımı sende bırakmaktan , beklemekten ,özlemekten, yitirmekten ve bundan her an korkmaktan nefret ettim…
Ne yapıyorsun şimdi..Kimler biliyor gülüşünü,kimler sarılıyor sana kimler hissediyor.. o sana has kokunu kimler soluyor..o güzel yüzüne kim bakıyor…ellerin…..ellerine kim dokunuyor…Bağırarak ağlıyorum ama sesimi duymuyorsun değil mi,neler hissettiğimi bilmiyorsun değil mi?....Sahi biz gerçekten bu kadar uzak mıydık, gerçekten böyle imkansız…..
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.