..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Fuat Türker




22 Ekim 2011
Duyarsız Yaşayanlar  
Fuat Türker
Başlarına gelen musibetler, belalar, felaketler bu kişilerde hiçbir iz bırakmaz. Bela üzerlerinden kalktığı an, öğüt almak bir yana, yaşadıklarını tamamen unuturlar. Kendilerinden oldukça emindirler; oysa Yüce Allah’ın azabından asla emin olunamaz.


:ADJC:
Toplumda, duyarsızlığı yaşam felsefesi haline getirmiş, kendi küçük dünyalarında yaşayan birçok insan vardır. Hiçbir şeyi düşünmeme ve yalnızca bulundukları anı yaşama felsefesi üzerine kurdukları bu yaşam şeklini asla değiştirmek istemezler. Çünkü düşünmek onlara gerçeklerin kapısını açacak ve sorumluluklarını hatırlatacaktır. Bu insanlar günlük yaşamda Allah’ı, ölümü ve yakınlığını hatırlatan yüzlerce olaya karşı duyarsız kalır ve sıradan olaylar olduğunu düşünürler. Oysa insanın yaratılış amacı imtihan üzerine kuruludur ve her şey, ders çıkarıp öğüt alması için yaratılmaktadır.

İçinde bulundukları gaflet hali nedeniyledir ki bu kişiler, hastalıkları, ölümleri, kazaları ve doğal felaketleri yaşamın bir gereği olarak düşünürler. Aslında insanlara ibret olması için hikmetle yaratılmış bu olaylar, bu kişilere göre, geçmişte yaşanmış, gelecekte de yaşanacak olan ve bugün de aynen yaşanan doğal olaylardır.

…"Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen da) refah ve genişlikler dokunmuştu"... (A’raf Suresi, 95) diyerek, olayları düşünmek ve bir sonuç çıkarmak yerine, duyarsız ve umursuz davranan bu kişilere, sergiledikleri ilgisiz tavırları hiçbir yarar sağlamayacaktır.

Bu insanlar konuşmalarında, insanların doğdukları gibi bir gün de öleceklerini ve kendilerince çok doğal bir sonuç olan ölümden korkmaya gerek olmadığını söylerler. Ölümü bir son gibi görür, sonsuz ahiret yaşamından hiç söz etmezler. Asıl yaşamın ahiret olduğundan gaflettedirler. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, dünyaya ve geçici metaına sıkı sıkı bağlanırlar. Sonsuza dek yaşayacaklarını düşünürler; evet sonsuza dek yaşanacaktır ama onların düşündüğü gibi dünyada değil, ahiretteki gerçek yurtta…

Ölüm, kıyamet, Allah’ın huzurunda yapayalnız hesap verme, bu kimselerin hiç akıllarına dahi getirmedikleri konulardır. Hatırlatıldığı zaman da, Kehf Suresi’ndeki kıssada söz edilen inkarcı bahçe sahibi gibi, "Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım." (Kehf Suresi, 36) şeklinde konuşurlar. Bu sözler, kişinin ahiretten şüphe içinde olduğunun ve kesin bilgiyle iman etmediğinin açık kanıtıdır; yalnızca samimiyetsizce kendisini kandırmaktadır. O, sonsuz ahiret hayatında cennetle ödüllendirileceğinden emindir, ancak onu bekleyen telafisi imkansız bir pişmanlıktır.

Duyarsız ve umursamaz bu kişiler kendi başlarına gelen musibetlerden ders alıp, Allah’a yönelip- sığınmazlar. Bu kimselerin uyarılardan sonuç çıkarmamalarından Kuran’da, "İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar." (Enbiya Suresi, 1-2) ifadeleriyle söz edilir. Yüce Allah’ın, insanların düşünmeleri, sakınıp korkmaları, Kendisi’ne sığınmaları amacıyla yarattığı deprem, sel, yangınlar, salgın hastalıklar gibi felaketler bu kimseleri etkilemez. Yüce Allah bu doğal afetlerle, insanlara ne denli acz içinde olduklarını gösterir, üzerinde yaşadıkları dünyaya hiçbir hakimiyetleri olmadığını insanlara hatırlatır. Ancak tüm bu gerçeklerden yalnızca aklını kullanabilen duyarlı insanlar öğüt alabilirler.

Kur’an’da bu konu ile ilgili olarak denizde kaza geçiren, ancak kurtulduktan sonra yine eski duyarsızlıklarına geri dönen kişiler örnek verilir:

“…Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O’na ’gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)’ olarak Allah’a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız." (Yunus Suresi, 22)

Ayette anlatıldığı gibi denizde fırtınaya yakalanarak çaresiz kalan bu insanlar, o an Allah’a sığınırlar. Ancak karaya çıktıklarında, "Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür." (İsra Suresi, 67) sözleriyle dikkat çekildiği gibi, yaşadıkları acizliği unutur, tekrar eski duyarsız, Kur’an’dan uzak yaşamlarına geri dönerler. Felaket anında Allah’tan başka sığınacak güç olmadığını anladıkları halde, ders almazlar.

Başlarına gelen musibetler, belalar, felaketler bu kişilerde hiçbir iz bırakmaz. Bela üzerlerinden kalktığı an, öğüt almak bir yana, yaşadıklarını tamamen unuturlar. Kendilerinden oldukça emindirler; oysa Yüce Allah’ın azabından asla emin olunamaz.

Uyarılara kulak tıkayan, öğüt almayan bu kişiler, sonunda ölümle birlikte çok önemli gerçekle yüz yüze gelirler. Eğer yaşamlarında boş amaçlar yerine, kendilerini ve her şeyi yaratan Yüce Allah’ı hoşnut etmeyi hedefleselerdi, onları bekleyen ödül sonsuz cennet olacaktı. Ancak onlar dünya hayatında yanlış olanı seçmişlerdir. Şimdi ölüm, dünya ile olan tüm bağlarını koparmıştır ve ahiretteki pişmanlıklarının boyutları ne denli büyük olursa olsun, artık geri dönmeye bir yol yoktur.

“O gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? Der ki: "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim." (Fecr Suresi, 23-24)

Dinden uzak yaşayan duyarsız kişiler yalnızca bu önemli olaylara karşı değil, etraflarındaki sayılamayacak güzelliğe karşı da ilgisiz davranırlar. Güzellikleri takdir etmemek, beğendiğini belli etmemek, sevgi göstermemek bu kişilerin diğer özellikleridir.

Bize düşen ise, vicdanımızı her an devrede tutarak Allah’ın bizim için yarattığı olaylardaki hikmetleri düşünmek, bize her an sunduğu genelleme dahi yaparak sayamadığımız güzellikleri görmek ve O’nun eşsiz yaratma gücünü takdir etmektir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Bir Başka Candır Ölüm
Kadere Dair
Kur'an'dan Sorulacaksınız
Her Sabah, Günü Allah'a Adamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Neden Kıskanır?
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Ne Kadar Aciziz!..
Gerçek Sevgili
Ahirete Hazırlık Kursu
Gerçek Adalet
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.