..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Melike Karaca




4 Ekim 2011
Kuşlar,dişiler ve Kadınlar  
Melike Karaca
Kuşlar anlamsızlaştı,kadın erkekleşti,tutkuyla sevilmeyen bedenler çoğaldı..


:BJDJ:
Geçen gün beş senelik evli olan arkadaşımla sohbet ederken dudaklarından şu kelimeler döküldü ' biliyor musun RD , biz öpüşmüyoruz ' Şöyle bir bakakalmışım.. Neden dediğimde ise yine o mutsuzluktan aşağı sarkan dudaklar aralandı 'bilmiyorum çabalamıyor bunun için' ..

Bakakaldığım yerde şöyle bir pencere açıldı. Sahne canlandı ..Beş yıllık bir evlilik , inanilmaz güzel bir kadın ve ruhsuz bir adam..Bir de yanlarında dişisine kur yapan güvercinler..

Güvercin deyip geçmeyin. Size gerçekten insanlık dersi veriyorlar. Allah'ın mucizelerinden biri gibi dağdan inmiş dağ adamı olsanız ; size nasıl adam olmanız gerektiğini gösteriyor sanki. Utanmadan,çekinmeden, 'erkek adam yapmaz ' demeden ,ulu orta aşk dansı yapıyor.

Tüylerini kabartıyor,bilindik bir melodiyle başlıyor disinin onunde kendi çapında dönmeye.Sanki bir aşk dansı..Sanki dişiye tapınma.. Dişiyse gayet ciddi duruyor erkek güvercinin önünde. Tapınmaya değerim dercesine. Sonra dişinin tüylerini temizliyor tek tek erkek güvercin. Sanki boynunu öper gibi okşar gibi. Sonra da gagalari birleşiyor belli bir ritmle dans eder gibi oluyorlar. Resmen öpüşmek bu başka bir şey değil. Sonrasında dişi izin verirse mutlu son.. Ve erkek güvercin dişisini kaybederse asla bunlari bir baskasina yapmiyor.


Küçüklüğümden beri balkona paket paket pirinç döküp balkonu Konak Meydani' na çeviren kuşları izleyen ben ,öyle olaylara şahit oldum ki ; o küçücük bedenimdeki aklımla güvercin olmayı dilemiştim.

Aile birlikleri öyle kuvvetli ki inanamazsınız.. Anne ,yani dişi dominant bir kere. Baba ,erkek koruyucu,sadık,ruhunu egoya satanların tabiriyle kılıbık..

Yuva yaptıkları yerin karşı çatısında , yumurtalar çatlayıp kuşlar uçana kadar ,yağmur yağdığında bacaların içine girip güneş açtığında tüneyip yavrularını gözetlemek suretiyle günlerce beklediler. Hele kuşların uçma vakti geldiğinde sürü halinde gelip; herbiri farklı stillerde sorti yapıp resmen 'işte böyle uçulur aslanım' der gibi ders verdiler.

Ve yavruları uçurdular..

Kimi sağında uçtu ,kimi solunda resmen destek olarak..

Es kaza anne yiyecek bulmak için yavrunun yanından ayrıldığında,yavru tek başına karşı çatıya uçtuğunda anne hemen gelir kafasına kafasına gagasıyla vurarak onu terbiye ederdi.

Ve biliyor musunuz kafası gıdaklanan yavru güvercin, o sıcağın altında üç gün öylece orda durma cezası aldi....Sonra annesi geldi,tüylerini temizledi,affetti ve birlikte uçup gittiler..

Ölümlerine şahit olmuşluğum vardır kuşların. Kimi yaramaz bir çocuĞun saçmasıyla balkonumuza düşerdi,kiminin kanadı kırılır kedilere yem olurdu, kiminin cansız bedenı ağacın altında dururdu karıncalar yok edene kadar. Genelde biz babamla ölen kuşlarımızı (tüm uçan kuşlar bizimdi) çatıya bırakırdık.Sanki ailesine teslim edermiş gibi. Ve çatıya açılan cam pencereden izlerdik usulca ayinlerini.. Tüm akrabalar kuşun cansız bedeni etrafinda toplanir belli sesler çıkarırlardı.

Buna kargalar da dahil..

Bakın acımasız doğada bile akrabalık ilişkileri var,yardımlaşma var ,bir dişiye tapınma (deger verme) ,yüceltme durumu var . Ve bizler insan ! olarak kuşlardan öteye geçemeyen varlıklarmışız meğerse.

Onların bozulmayan doğasından örnek çıkarmayacak kadar kuş beyinliymişiz. Biz doğayı mahfetmekle kalmayip doğanın etik değerlerini,var oluşun belli kurallarını hiçe sayan insancıklarmışız. Bizler sosyopatlaşan insanlara donüşmüşüz resmen.

Bir kadının ruhunu aç bırakmanın ,onun Allah vergisi estetiğini hicçe saymanın kadının ruhunun valizini kapının önüne koymak anlamına geldiği kadar bunun, bumerang gibi kendimize nasıl döneceğini bilmeyen ahmak insanlarmısız..

Yine 60-70 kuşağında bir nebze saflık duygusu vardıysa da
dejenere olan erkek toplumunda ruhu aç bırakılan kadınlar, bir erkeğin kanatları altına girme, orada sıcacık yaşama fikriyle oğlanlarına sarıldılar.. Oğlanlari kocaları oldu, saç stillerine karıştı,makyajlarına karıştı. Anneler mutlu oldu cunku kocalarından ilgi diye bekledikleri şeyi oğullarından gördüler. Aslında farkedildiklerinin farkına vardilar.Daha çok şımarttilar oğlanlarını. Ve sonunda kadın ruhunu aç bırakan,kadını kısıtlamayı marifet sanan,adamlık sanan erkekler çıktı ortaya..

Kuşlar anlamsızlaştı,kadın erkekleşti,tutkuyla sevilmeyen bedenler çoğaldı. ıisaca biz hayvanlaştık...


ps: Erkek anneleri lütfen oğullarınıza küçük yaşlarda kuş,böcek,tırtıldan önce kadını anlatın.. Kadının ne olduğunu da kuşlardan örnek vererek anlatın.Anlatın ki benim yetişemediğim,anlatılanlarla, tv den izlemek suretiyle o sıcacık insanların atmosferini hissedebildiıim zamanların çocukları gibi yetişsinler..Yetişsinler ki gitgide sosyopatlaşan erkeklerin öldürdüğü kadınları haberlerde görmeyelim artik..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kadın ve Kadınsal İsh'ler Üzerine... Türk (İsh) Japan (İsh)
Ruh,farkındalık Hali ve Yollar...
Vatan Sağolsun
İlişkiler, Değişim ve Değiştirip Kendileştirdiğimiz İnsancıklar
Kutular ve Bulutlar


Melike Karaca kimdir?

Gözünü gerçek dünyaya açtığında lülelerini savurarak koşan çokça hayal kuran ,bolca da gülümseyen bir çocuktu. Genç kız oldu saf aşka koştu. Aşktan gözünü açtığında Arap ülkelerinden birinde çölün ortasındaki evindeydi. Anlamadığı arapça şarkıların saniyelerinde bolca küfretti yüklediği anlamlara. Baktı olmadı ; beyaz tarantulaya el salladı,çölden gelen efsunlu kediye göz kırptı . Alaaddin'in yumuşacık halısıyla ülkesine uçtu. Şimdilerdeyse Smyrna'da dolaylarında kaydettiği herşeyi silmeye çalışıyor. .

Etkilendiği Yazarlar:
Haldun Taner,Jorge Luis Borges,Murathan Mungan,Duygu Asena,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Melike Karaca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.