Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Yüce Allah, “iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisi’dir." (Tur Suresi, 28) Yaşamımız süresince biz kullarına güzellikler lütfeder; nimet olarak bize ulaşan her şey O’ndandır. Tümü O’nun sonsuz rahmetinin, aklının ve sanatının tecellileridir. Bize her istediğimiz şeyi verir. Karşılığında da, "Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür." (İbrahim Suresi, 34) ayetinin sonundaki ifadeyle, verdiklerine nankörlük etmememizi ister. Her nimet bir amaçla yaratılır. Nimetler, nefislerimizin arzuladığı gibi şuursuzca tüketmemiz için yaratılmamıştır. Allah, verdiği nimetlerle kullarına karşı sevgi, rahmet ve merhametini gösterir. Nimetleri yaratan ve kullarına cömertçe sunan Allah, israf edilmesini yasaklar. "... Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (En’am Suresi, 141) ayetiyle israf eden kullarını, sevgisini kaybetme tehlikesine karşı uyarır. Ayrıca israf edenlerin, nankör karakterli şeytanın kardeşleri olduklarına dikkat çeker: "Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür."(İsra Suresi, 26-27) Allah, israfın her türlüsünü haram kılar. İsraf denildiğinde genellikle para, yiyecek ya da malların israfı düşünülür. Oysa zamanı “öldürmek”, sahip olunan ilmi insanlarla paylaşmamak, Allah’ın emanet olarak verdiği bedene fiili dua anlamında iyi bakmamak, çocukları Allah’tan ve imandan uzak yetiştirmek gibi Allah’ın bahşettiği her nimetin, Allah rızası dışında gereksiz yere harcanması israftır. Allah’ın kullarına ikramı olan yiyecekler, sayamayacağımız kadar çok çeşitte ve farklı lezzettedir. Bediüzzaman bu konuyu insanların unuttuğuna dikkat çeker ve Ramazan’ın Allah’ın Rahman ve Rahim isminin tecellisi olan bu nimet çeşitliliğinin hatırlandığı bir zaman olduğunu belirtir. Mektubat’ta şöyle tefekkür eder Bediüzzaman: “Hem gündüzdeki yemekten memnûiyeti cihetiyle (yemeğin yasak olması açısından), "O nimetler benim mülküm değil. Ben bunların tenâvülünde (kullanlımasında) hür değilim. Demek başkasının malıdır ve in’âmıdır (ihsan ettiği nimetidir); O’nun emrini bekliyorum" diye, nimeti nimet bilir, bir şükr-ü mânevî eder (manevi şükreder). İşte, bu suretle oruç çok cihetlerle (açıdan) hakikî vazife-i insaniye (insanın hakiki vazifesi) olan şükrün anahtarı hükmüne geçer.” Yiyeceklerin atılması, Allah’ın beğenmediği bir davranıştır. Allah, çamurlu topraktan sayısız farklı ürün çıkarır. Toprak tatsızdır, kokusu ve tadı her yerde aynıdır. Ancak gökten suyu indirir, toprağı sular ve renkleri, tatları, kokuları birbirinden farklı çeşit çeşit ürünü bizler için yaratır. Allah, içine, ait olduğu bitkinin bütün özelliklerini kapsayan bilgiler kodladığı kuru tahta parçası görünümündeki tohumları vesile ederek, benzersiz yaratmasını sergiler. Tohumun DNA’sındaki bilgilerin milyonlarca yıl saklanıyor olması sıradan bir konu olarak görülmemeli. Her tohumdan, örneğin suyu en üstteki dallarına kadar taşıyacak bir sisteme, topraktaki yararlı mineralleri özümsemek için köklere sahip olan son derece mükemmel tasarlanmış canlı bir varlık, bir ağaç meydana gelir. Bizler detaylı, güzel bir ağaç resmi çizmekte zorlanırken tohum, bu son derece karmaşık sistemlere sahip varlığı canlı olarak üretir. Kuşkusuz bunları tohum kendisi yapmaz; olayın her aşaması Allah’ın birer mucizesidir. Allah yaşamımızın olmazsa olmazı olan suyu yaratır. Renksiz, kokusuz ve tadı olmayan su her insanın ihtiyacına ve beğenisine uygundur. Eğer Allah dileseydi, bulutu yaratmazdı ve bulut olmadığı için tatlı su kaynakları da bulunmazdı. Bizler yalnızca denizlerin tuzlu suyunu kullanmak durumunda kalırdık. Bu da, yaşamımızı oldukça zorlu hale getirirdi. O halde en önemli nimetlerden olan suyu dikkatli kullanalım. "Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir?"(Mülk Suresi, 30) Allah’ın nimetlerini genelleme yaparak bile sayamayız. Yeryüzünde tüm insanların ihtiyacını karşılayacak bollukta nimet vardır. Milyonlarca insanın yaşadığı açlık ve yoksulluğun nedeni ise israf ve israfın engellenmiyor oluşudur. İftar sofralarımızda tonlarca yiyeceğin israf edilmesi yüzünden açlık yaşayan insanların varlığını hatırlayalım. Unutmayalım insanı israfa yönelten şeytandır. Şeytan, Allah’ın israf edenleri sevmediğini bilir ve sinsice, atmayı, dökmeyi ve bunların yanlış davranışlar olmadığını telkin eder. Bu konuda titiz olalım, birbirimizi uyaralım. Ahirette müflis olmamak için, sorgulanacağımız bu sayısız nimete karşı her an şükür içinde olalım... Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur. (Furkan Suresi, 67)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |