Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Büyüklenen kişi aynı zamanda zalimdir. Örneğin iftira atabilir, çirkin üslupla konuşabilir, can yakar. Asla tevazu göstermez, itaati kabul etmez; kendi üzerinde bir büyük olsun istemez. Enaniyetli kişinin büyüklük duygusu, tüm duygularının üstündedir. Bu duygu, asil bir duygu olan vefayı, şefkat, merhamet, koruma duygularını yok eder. Gerektiğinde kişi yalan da söyler, anlamsız, boş ve hikmetsiz konuşur. Nefsini gözetme peşinde olduğu için garip mantık oyunlarına girse de Allah ayağına dolandırır. Hiçbir şekilde başarılı olamaz; mutlaka küçük düşer. Enaniyetli kişide sevgi olmaz. Kalbi Allah aşkıyla dolu insanda ise enaniyet olmaz. Rabb’inin gücünü kavramış ve O’nun gücünü gereği gibi takdir edebilen bir insanın enaniyete gücü yetmez. İnsan hem aczinin farkında olup hem de enaniyet yapamaz. Farkında değilse, "malım mülküm, katım yatım" der; kişinin ayakları yerden kesilir. Ancak günü gelir, Allah onun ayağını yere bastırır; her enaniyetli kişi mutlaka perişan olacağı bir günle karşılaşır. Büyüklük sahibi kişi için gurur çok önemli olduğundan rezil olmaktan çok kaçınır. Enaniyetine zarar gelmesinden çok çekinir. En çok ızdırap duyduğu şey aşağılanmaktır. Allah Kur’an’da onları çok aşağılar. Ahirette de onların aşağılandığına vurgu yapar Kur’an. Örneğin aşağılanmaları için yerde sürüklenerek götürülürler. Bu durum kişinin enaniyetine çok ağır gelir; çünkü o hep havalı ve ilgi çekici olmak ister. Mallara, oğullara olan tutkusu da bu nedenledir. Mallarıyla gösteriş yapmak, insanların gözünde büyümek, çevresine hakim olmak ister. Enaniyetli insanların gözlerinde büyüttükleri, gururlandıkları zenginlik, güzellik, makam, kariyer, mal ve çocuklar gibi çok fazla konu vardır. Bir övünme aracı olarak gördükleri bu konuları özellikle sıkça gündeme getirip övgüleri toplamaya çalışırlar. Oysa sahip oldukları herşeye, Allah’ın belirlediği kader doğrultusunda kavuşurlar. Allah herşeyi bir imtihan konusu olarak verirken, onlar sahip olduklarından dolayı gurura kapılır, haksız yere büyüklenir, hepsinden sorgulanacaklarını unuturlar. Enaniyetli kişi gurur ve büyüklenme içerisindedir ancak enaniyet aslında aşağılık kompleksi ve eziklik durumudur. Bu kişiler, kendilerini diğer insanlardan daha aşağı görürler ve bunun ezikliğini hissederler. Gerçekte bu da bir tür kendine benlik vermedir. Çirkin ya da yoksul olduğunu düşünen kimse, bu eksikliğin kendindeki bir özellikten kaynaklandığını zanneder. Kaldı ki bunlar eksiklik ya da kusur değildir. Herşey gibi bedenlerinin ve mülkün de gerçek sahibi olan Allah, verdikleriyle kullarını dener. Ancak Allah’a yalnızca takva ulaşır; ne sahip olunan mallar, çocuklar ne de servet Allah’a ulaşmaz. Önemli olan dünyevi meta değil, insanın ruhu ve Allah’a olan yakınlığıdır... Büyüklenme, "Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler..." (Neml Suresi, 14) ayetiyle açıklandığı üzere, birçok insanın inkar içinde yaşamasının sebebidir. Allah’ın huzurundan kibiri ve itaatsizliği yüzünden kovulan şeytan, bu hastalığını insanlara bulaştırmak ve onları saptırırarak kendi yoluna çekmek ister. İnsan bu hastalığa yakalandığında aklı örtülür, şuuru kapanır ve Allah’ın dosdoğru yolundan saparak cehenneme doğru sürüklenmeye başlar. İnsanın, şeytani özellik olan kibirden kurtulmasının çözümü "kovulmuş şeytandan Allah’a sığınması", Allah’ın sonsuz gücünü düşünüp kavraması, bu sonsuz güç karşısında kendi aczini anlayarak boyun eğmesi ve O’na teslim olmasıdır. Kalbini, ruhunu ve bedenini Allah’a teslim eden insan Rabb’inin yönetimindedir. Ve üzerinde şeytanın zorlayıcı gücü kalmaz... Enaniyetli kişi, gururla salınıp-kasılarak Allah’tan uzak yaşar ancak ahirette onu bekleyen horluk ve aşağılanmadır. Büyüklenenler, cehennem ateşine, ’küçültücü bir sürüklenme ile “ sürüklenecekleri gün; (Tur Suresi, 13) onlara, "cehennemin dokunuşunu tadın" denecektir. (Kamer Suresi, 48) Ve "cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak" girecek (Mü’min Suresi, 60), “alçaltıcı bir azapla karşılık" göreceklerdir. (En’am Suresi, 93)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Fuat Türker, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |