Seni Beklerken
Farkına varmadan mevsimin, yılın / Dert üstüne dert yükünü eklerken /
Farkına varmadan mevsimin, yılın / Dert üstüne dert yükünü eklerken /
Deryalar içinde hasretim suya / Kahpe felek beni ondurmuyorsun. /
Deli gönül çark ediyor yerinde, / Aşık belli değil, aşk belli değil.
Diyorlar ki Oğuzlar: / Dört türlüdür karılar, / Birisi SOLDURAN
Kazan Han çok zenginmiş, / Üstelik de cömertmiş. / Oğuzları
Kam Gan oğlu Bayındır, / Kurmuş binlerce çadır. / Ak
Oğuz’un zamanında / Uşun Koca adında, / Yiğit bir er
Ulaş’ın oğlu Kazan Han, / Yeni çıkmış kurultaydan. / Ala
Beylerbeyi Han Kazan, / Hoşlanır av yapmaktan. / Bir şahin
Fatih Sultan Mehmet Han, / Çıkıyormuş saraydan. / Biri demiş:
Hoca vaaz verirmiş, / Cemaat de dinlermiş. / Bektaşi’yi görünce,
Eskiden padişahlar, / Halk içine çıkarlar, / Çarşı-pazar gezerek,
Bir avcı tuzak yapmış, / Serçeyi yakalamış. / Eline aldığında
Papatyalar yel estikçe salınır, / Çayırlar, bayırlar... neşeli bugün. /
Üç öküz bir arada, / Otluyorken merada, / Bir kurt
Hoca’nın beldesinde / Onun bunun evinde, / Yiyip, içip yatarmış;
Bismillâhirrahmânirrahim / RESÛL Aleyhisselâm’a yakın zamanda, / Oğuz’un Bozok Kolunun,
Hocamızın zamanı, / Pire kaynar her yanı. / Bilen yok
\] / "Ana başa taç imiş / Her derde ilâç
\] \] / Akşam dönerken köye, / Hoca kalmış geceye;
Emekli öğretmen. Şiire duygusal, gurbet, kahramanlık, yurt temalı olarak başladım. Nasrettin Hoca'nın fıkralarını, Mevlâna'nın hikâyelerini, halk masallarını ve hikâyelerini şiirle anlatmaya devam ederken; bir arkadaşımın hatırlatmasıyla DEDEKORKUT hikâyelerinin tümünü aslına uygun, kişi yer ve zamana bağlı olarak anlattım.
Bu tür çalışmalarım devam etmektedir.
10/09/1954 Kayseri İli, Akkışla İlçesi Gömürgen Kasabası doğumluyum. 1975 yılında Gökçeada Atatürk İlköğretmen Okulu’ndan, 1988 yılında AÖF ÖNLİSANS PROGRAMINDAN mezun oldum. Bitlis ve Kayseri
nin çeşitli yerlerinde sınıf öğretmenliği ve okul idareciliği yaptım.
Çalışmalarımda süslü ve anlaşılması zor olan kelimeler yerine sade, herkesin anlayacağı bir dili kullanmayı tercih ettim. 1999 yılından itibaren de TÜRK-İSLAM kültürünü genç kuşaklara tanıtmak ve sevdirmek için sanatımı bu yolda kullanmaya çalıştım. Aynı yıl Mevlana’nın, Beydeba’nın, Lafontein’in, Ezop’un, halk masalları ve fıkralarını şiirle anlatma hevesine kapıldım.
1999 yılında “ÇOCUK DÜNYASI” , Nasrettin Hoca’nın fıkralarının şiirle anlatımı olan “MASAL, ŞİİR, FIKRA MI?” isimli kitabım çıktı.
2004 yılında fıkra, bilmece, esprili bilmeceler, sayışma ve tekerlemelerden oluşan “Dünya Neye Gülüyor?” adlı derleme eserimi yayımlattım.
Edebiyat çevresinden gelen öneriler doğrultusunda “MANZUM DEDEKORKUT DESTANLARI” adını verdiğim, “DEDEKORKUT DESTANLARI’NIN” tamamını aynı yöntemle özüne bağlı olarak şiirle anlattım.
“MASAL BAHÇESİ”
“MASALLAŞAN FIKRALAR”
Merhum Halk Şairi amcam, Habib KARAASLAN’IN yayımlanmış dört şiir kitabı ile hiç basılmamış şiirlerinden oluşan “HALK ŞAİRİ HABİB KARAASLAN’IN HAYATI VE ŞİİRLERİ” isimli bir kitap hazırladım.
“DİYORUM” adlı kitaplarım yayın hayatına girmeyi beklemektedir
KAYSERİ
masalımsı şiirler
En çok etkilendiklerim halk şairleridir.
Tarzıma uygun kimseyi tanımıyorum. Şiiri okuyanların bir çoğu EKOL olduğumu söylüyorlar.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp?sair=41080
http://www.sairlerbirligi.com/bolum.php?name=siirler&file=siirlerim
http://siir.edebiyat.org/siir/ssl.asp?sair_id=41080&page=1&un=62603
http://www.edebyahu.com/sair/233/ahmet-karaaslan
http://www.ediplerkahvesi.com/uye_bilgileri.asp?kim=DEDEKORKUT38