Vermeyince Mabut (Halk Fıkrasından)

yazı resim

Eskiden padişahlar,
Halk içine çıkarlar,
Çarşı-pazar gezerek,
Hâllerini görerek,
Tebaasını dinlermiş.
Hem de yardım edermiş.
Bu niyetle Mahmut Han,
Akşam çıkmış saraydan.
Kahvehaneye girmiş,
Oturup kahve içmiş.
Kahveciye acımış,
İşaretle çağırmış:
— Her gün sana bir sini,
Baklavayla içini,
Doldurup göndereyim,
Biraz yardım edeyim.
Çoluk-çocuk yiyiniz,
Kimseye vermeyiniz.
Ben varlıklı biriyim,
İyiliği severim.

Her dilimin altına,
Bir altın koyup ona,
Sabahları yollarmış,,
Adam yemez, satarmış.
Siniye hiç bakmamış,
Sırrını anlamamış...
Aradan geçmiş zaman,
Yeniden gelmiş Sultan.
Bir değişim görmemiş,
Ona şöyle söylemiş:
— Ben Sultan Mahmut Han’ım,
İhsanda bulunayım.
Bir kürek, torba al da
Gel beni bul sarayda...

Erken varmış saraya,
Dayanınca kapıya,
Padişah onu almış,
Hazineyi açtırmış.
Demiş: — Küreği daldır,
Doldur, yukarı kaldır.
Küreğine dolanlar,
Senin olsun altınlar…

Acele etmiş sersem,
Ters tutarmış meğersem,
Küreğini daldırmış.
Birkaç altın kaldırmış!

Padişah demiş: — Senin,
Kesilmiştir kısmetin.
Eğer vermese Mabut,
Neylesin Sultan Mahmut!

Ahmet KARAASLAN
24/11/2002 - TALAS

Başa Dön