]
Seni cırcır böceği!
Seversin tembelliği.
Bu ne, hâldir budala?
Sazını alıp kola,
Sabah çıkarsın dala.
Durmaz ötersin cır cır…
Hiç mi bitmez bu dır dır?
Koca bir yaz boyunca,
Yine saz çalmış bolca.
Sıcak günler tez bitmiş,
Kış ansızın gelivermiş.
Sabah çıkmış kapıya,
Ağzını açmış havaya.
Dışarıda kış-kıyamet…
Demiş: “Bu nasıl adalet!
Nasıl çabuk geçti bu yaz,
Erken geldi kar ve ayaz!
Bir taneyi ambarıma,
Taşımadan kış kapıma,
Gelip çatmış ne yapayım?
Gidip komşuya bakayım.
Ödünç alır, borç isterim;
Yaz gelsin hemen öderim…”
Bu niyetle evden çıkmış,
Komşuya gidip ağlamış.
Utanarak, sıkılarak,
Ağlayarak, yalvararak…
Titreyerek borç istemiş.
Karıncaya şöyle demiş:
— Daha hazırlık yapmadan,
Bir tanecik taşımadan,
Bu kış nasıl çabuk geldi!
Geçen yıl böyle değildi.
Ne yakacak, ne içecek
Ne bir lokmam var yiyecek.
Hâlime bak titriyorum,
Açım komşu ölüyorum!
Bana bir ölçek borç verin,
Gelecek yıla öderim…
Asık suratlı karınca,
Kızmış ona yalvarınca:
— Bir ilkbahar ve yaz geçti,
Üç aylık da bir güz bitti.
Sen ne yaptın dokuz aydır?
Düşünmeden öttün cır cır!..
Bilmez misin kış gelecek,
Kışa da hazırlık gerek?..
Ben her gün şafakla kalktım,
Akşama kadar çalıştım...
Cırcır böceği utanmış,
Başı önde, eğik kalmış:
— Sorma komşu, ah hiç sorma!
Sazımı alıp omzuma,
Daldan dala atlayarak,
Hep saz çaldım dolaşarak.
Sizin için beste yaptım,
Saz çalınca rahatladım…
Karınca kızmış, bağırmış
Alay edip azarlamış:
— Saz çalanın bütün bir yaz,
Mutfağında yemek olmaz.
Şimdi evinize gidin,
Ailece halay çekin!
Atalar doğru söylemiş,
Ne de güzel öğüt vermiş:
“Yazın gölge hoş,
Kışın çuval boş.”
Çok ayıp etmiş karınca,
Biri dileğe varınca,
Verilmeden gönderilmez,
Elbet eli boş çevrilmez.
İsteyenin yüzü kara,
Vermeyen olur kapkara.
Ahmet KARAASLAN
31/08/2000 KAYSERİ