Öküz ile bir pire,
Dost olmuşlar bir süre.
Pire demiş öküze:
— Vallah acırım size!
Yeter artık çektiğin,
Ne olacak bu hâlin.
Merhametsiz insanlar,
Sizi kullanıyorlar.
Kendine bir bak hele,
Olmuşsun kul ve köle!..
Güçlüsün, kuvvetlisin.
Kemiklisin, etlisin.
Boylusun ve boslusun,
İnsanların dostusun.
Boyun büker durursun,
Hep onların kulusun!
Taşı sıksan suyunu,
Çıkarırsın bil bunu...
Güven artık gücüne,
Korkunun sebebi ne?
Git babam, git seninki
Yaptığın iş mi sanki!..
Bir düşün beni hele,
Çeker miyim tek çile.
Minnacık bir hayvanım,
Üstlerine çıkarım.
Korkmam hiç buna rağmen.
Isırır onları ben,
Acıtırım canını,
Emerim kanlarını.
İyilik mi onlara,
O nânkör insanlara!..
Öküz, demiş pireye:
— Ama kardeş nereye?
Yok ki gidecek yerim,
Hem severler bilirim.
Sırtımı sıvazlarlar,
Başımı da okşarlar.
Yedirir, içirirler.
Bir de tımar ederler.
Ekmek elden, su gölden...
Ne isterim daha ben?
Pire çok öfkelenmiş,
Öküze şöyle demiş:
— Gelemem okşanmaya,
Beni çıldırtan o ya.
Hayal etmek bile zor.
Ah sen onu bana sor!
Okşanmaktan korkarım,
Hep bu yüzden kaçarım.
Gündüzler saklanırım,
Karanlıkta çıkarım.
Yüreciğim ağzıma,
Canım da boğazıma,
Gelir titretir beni;
Görünce ellerini!..
Öküz hiç anlamamış,
Pire neden korkarmış?
Sebebini pireden,
Yeniden sormuş: — Neden?
Pire demiş: — Ah öküz!
Nerden bilsin görgüsüz...
İnsanın okşaması,
Parmakları arası,
Bize ölüm demektir.
Boğazlanmaya denktir!..
Ahmet KARAASLAN