Sus İçimdeki Deli...
(Burak Arslan) 8 Mart 2009 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Gözlerim; yeşil bir hayalin ıssız durağında beklemekteydi sessizce ve fikirlerimse senli iki zaman arasına bağdaş kurmuş medet dilenmekte, dilsizler yokuşunda başıboş seyirlerde... Sevdama itham ettiğim romanların yazarı bir deli vardı içimde, gönül yaralarımdan sızanları kağıtlara elleriyle kazıyan, derinlerimde sakladığım kör, sağır ve dilsiz hasretimin çocuğuydu, tabiri caizse... Hasretimin tabiri bu deli çocuk gitmez oldu gecelerimden, sarıldı bana gecenin en siyah saatlerinde, dilim oldu kağıtlara konuşan... Yine kalemi vurdum gece vakti satırlara. Bu çocuk yalnız kağıda dökerdi mürekkep renginde gözyaşlarını... |
|
|
Bana seninle yürümek yok, biliyorum. Kelimelerimin hep dilimde saklı olacağını, senin beni bilmeyeceğini, bir akşamüstü kızıllığını izlerken hakkımda ne düşüneceğini biliyorum. Bana dair koca bir hiç düşüneceksin elbette. Çünkü bilmeyeceksin. Benim akşamüstü kızıllığını ne kadar sevdiğimi bilmeyeceksin. Benim seni, beni tanımadığın kadar sevdiğimi, bilmeyeceksin. Umudumun son köklerini sana ektiğimi, sensiz anların zindan karanlıklarını besleyip büyüteceğimi, seni göremediğim tüm gecelerin karasında boğulacağımı, defalarca dirilip yeniden öleceğimi bilmeyeceksin... Hem ne önemi varki tüm bu yazılan hasretin. Sana yazıldığınıda bilmeyeceksin. Ben bileceğim bir tek, koyacağım sol cebime tüm umutlarımı ve yürüyeceğim zamanın ardın sıra yollarını. Ben; hasretini, yokluğunun zindanına kapatıp, vuslatı yüreğimde korlayacağımı,senden uzakta gözlerimi doldurup, hasretle kimi izleyeceğimi biliyorum. Ben, adımın düşmediği, iki dudağının arasından hayata aldığın nefesini seviyorum… Keşke sen, ben olsanda, nekadar sevildiğini anlasan bir, keşke ben, sen olsaydımda, bukadar sevilmenin tadına bakabilsem. Benim bilemeyeceğim tadını bilsen sevdamın, ve bilmediğim adını söylesen bana… Bunun adı, Gözlerinde küllenen yitik bir yalnız sevdamı olur, Yoksa kimsenin kapımı çalmadığı bir inziva mı?
|
|