Maviydi Otomobilim, Hem de İtalyan Marka!
(Bülent Efe) 7 Mayıs 2011 |
Anılar |
| |
Dinçer Sümer'in tek kişilik oyununu ararken eski günler düştü aklıma. Tek kişilik bu nefis oyun 50'lerin İzmir'inde geçiyor, ilk gençlik hayallerini aşklarını anlatıyor. |
|
Agora^nın Çocukları - 3. Bölüm
(Bülent Efe) 8 Ocak 2011 |
Polisiye |
| |
Adamın adım sesleri kulaklarında yankılanırken içi ürpermişti. “Neden” diye geçirdi aklından, “Sadece küçük bir günah işledim Allahım. Bu dünyada sen böyle bir ceza verir miydin?” |
|
Agora^nın Çocukları - 2. Bölüm
(Bülent Efe) 8 Ocak 2011 |
Polisiye |
| |
Adamın adım sesleri kulaklarında yankılanırken içi ürpermişti. “Neden” diye geçirdi aklından, “Sadece küçük bir günah işledim Allahım. Bu dünyada sen böyle bir ceza verir miydin?” |
|
Agora^nın Çocukları - 1. Bölüm
(Bülent Efe) 8 Ocak 2011 |
Polisiye |
| |
Adamın adım sesleri kulaklarında yankılanırken içi ürpermişti. “Neden” diye geçirdi aklından, “Sadece küçük bir günah işledim Allahım. Bu dünyada sen böyle bir ceza verir miydin?” |
|
Küresel Köyün Kör Kuyusu Sosyal Medya; Bireyselliğin Zirvesi…
(Bülent Efe) 8 Ocak 2011 |
İnternet |
| |
Sosyal Medya giderek bir günah çıkarma kafesine, taş atmaya heveslilerin hücum ettiği kör bir kuyuya dönüşmekte… Kalıp cümlelerle kişiselliğinde tekdüzeliğini yaşanan kısırlıkta üstelik… Gün geçmiyor ki ezber bozan bir görüş retweet edilerek dünyayı dolaşmasın… |
|
Kudüs Yolunda - 10. Bölüm
(Bülent Efe) 25 Eylül 2006 |
Tarihsel Roman |
| |
Kediler bilir, farenin ellerinde can vereceğini. Bilirler de oynamaktan da geri kalmazlar. Kurbanlarının endişesinden aldıkları haz, karınlarını doyurmanın zevkinden daha ağır basar sanki. Nadiren de olsa, belki de avcı merhamet eder, sıçan kurtuluverir ceremeden. Hiçbir belaya rastlamamışçasına da kemirmeye devam eder.
|
|
Kudüs Yolunda - 9. Bölüm
(Bülent Efe) 25 Eylül 2006 |
Tarihsel Roman |
| |
Mikail yol boyunca dilsiz, onun görünmez eli erlerin üzerinden çekilince Aslan biçare kalmış. Gencecik beyin sırtında buzdan bir ürperti gezinir dururmuş. Yüksek başında ise bir tekkenin öğretisi, bir de Kudüs’ün ilahi güzelliği sırasıyla nöbette. Bir iki kez kendinden kaçabilmek için Mikail’e söz söylemeye yeltenmiş, nafile… Halep’e yaklaştıkça askerlerin fısıltılarında yakaladığı rivayete inanmaya başlamış, Mikail’e bulaşan cinlerden ürker olmuş. |
|
İletişim Çağında Sıfır Bilgi
(Bülent Efe) 17 Eylül 2006 |
Post-Modernizm |
| |
İletişim teknolojisi tüm dünyada gelişiyor, çeşitleniyor ve dönüşüyor, ama giderek daha az mesaj iletiyor. Etki alanını genişlettikçe de insanlığı besleyecek, dünya kültürünü üst seviyelere taşıyacak ‘farklılıklar sentezi’ olanağını dümdüz ediyor. |
|
"Büyük Turist"; Batılı Bir Gezginin Analizi
(Bülent Efe) 17 Eylül 2006 |
Post-Modernizm |
| |
‘Büyük Turist’ evinin konforunda bir seyahati tercih eder, kendisi eğitimsiz olsa bile diplomalı yabanıllarca karşılanır, kendi ülkesindeki teknolojinin benzerleriyle donatılmış çok yıldızlı otellerde ülkesinin lüksüne kavuşur. Sıra yolculuğun sonunda ulaşılan kültürle tanışmaya gelmiş gibidir, fakat sokaklarda yalnız gezilmesi güvenlik nedeniyle tavsiye edilmez. Kafile halinde akınlar düzenlenip öteki kültür keşfedilir. Olmadı, suni kültür vahaları oluşturan tatil köylerinden dışarıya adım atılmaz. Büyük Turist, ülke ile ilgili anılarını pazarlardaki tezgâhlardan satın alır, uçsuz bucaksız denize girmektense dar bir havuzun güvenliğine hapsolur. |
|
|
Hüzün?
Sadece özlem...
Eli kolu bağlı hasret...
Tatsız tuzsuz değil hüzün...
Gerçekte bir tat varsa,
Hüzün de gerçek...
|
|