Sigara
(Saltukalp İnan) 8 Aralık 2012 |
Yaşam |
| |
acını alır içinden,
yakar küle çevirir..
savurur duman gibi dağıtır..
mutluysan eğer,
izin vermez kendine saklamana
başlarsın anlatmaya,
paylaşmaya,
yoksa eğer yanında;
utana sıkıla istersin başkalarından,
sıcak dostluklar kurdurur insana..
canımımı esirgiyeceğim senden
al senin olsun..
hiçbir zaman vazgeçmem senden,
en sadık dostum,
sigara.. |
|
'Adam'lar
(Saltukalp İnan) 11 Kasım 2012 |
Türkiye |
| |
Ve yaşamanın hakkını vermek hayattaki tek gaye olmalıdır.. Hayata anlam katmak; aksiyonla, hareketle, başarmakla, çabalamakla, paylaşmakla, ilerlemekle olur... Bağlı olduğuna imrenmekten ve sakınmaktan öte layık olmakla olur... Herkesin kendi hayat gayesinin Atatürk'ü olmaya en azından çabalamasıyla olur... Kişinin elindeki değere sahip çıkmaktan ötesine geçmesinin ve bu yolda sonsuzluğa koştuğunun bilincine varmasıyla olur... |
|
Seks Seks Seks
(Saltukalp İnan) 11 Kasım 2012 |
Türkiye |
| |
Bilincin ve kültür seviyesinin vizyon kazanamadığı, bizim gibi aydınlanmasını tamamlama sürecinin emekleme döneminde olan ülkelerde insanların ilgisinin sığılığı sonrasında:
Günlük yaşamda; direk ya da dolaylı yoldan herşeyin maddi, sanatsal yaşamda; herşeyin ucuz-değer/emek/estetik kaygısız, siyasi hayatta ise; herşeyin liderler oligarşisi altında, sistem içi hiyerarşinin getirdiği zincirleme yalama tamlamasının oluşturduğu kokuşmuş yalaka, öğelerde toplanması kaçınılmaz olmaktadır.
|
|
29 Ekim Derken?
(Saltukalp İnan) 11 Kasım 2012 |
Türkiye |
| |
Parayı vurup köşeyi dönmenin ahlaksal, bilgisel, emeksel hiçbir karşılığının olmadığı; öğrenmenin, kendini geliştirmenin, emekle, iyi niyetle çabalamanın gerizekalılık algılandığı. Tatlı dilin, güler yüzün, anlayışlı olmanın ibnelik; öküzlüğün, kabalığın, iş bitiricilik adına süzme orospuçocuğu gibi davranmanın delikanlılık sayıldığı. İçtenliğin, kalptenliğin, dürüstlüğün mallık; çakallığın, binbir katakulli çevirmenin, kendi çıkarları adına şerefsizce uyanıklık yapmanın "yılların deneyimi" olarak algılandığı iğrenç bir kaybolmuşluk bataklığında hepimiz debeleniyoruz.. |
|
|
Gece yoldan geçen arabaların camlarındaki yansımalar gibi düşünceler; anlık, buğulu, belirsiz.. Arabalar hızlandıkça başım dönüyor, sarhoş oluyorum. Sarhoş olmanın en ucuz yolu bu olsa gerek.. Parasızlığın getirdiği bir avuntu mu yoksa sarhoşluğun getirdiği bir saçmalama mı bunlar bilmiyorum.
Az önce aynaya baktım, saçlarımı düzelttim. Şimdi kelimelere bakıyorum, ruhumu görüyorum. Düzeltemeyeceğim bir şey, olduğu gibi kabullenip, benimsemem gereken bir parçam. Parça?.. Ruhum mu benim bir parçam yoksa ben mi ruhumun bir parçasıyım? Her iki durumda da sorulması gereken yegâne soru; Ben kimim, neyim o zaman.. Bir bütün olmadığım kesin! Ayrı parçalardan oluştuğumu, farklı yargıların kendimce olan doğruluğuna tamamen inanmamdan anlayabiliyorum. Her yargının birbirine etkisi, her etkinin benzerlikleri ve ayrılıkları var. Acaba kendine bir ad koymak, bir mantık sistemine oturtturmak, sonsuz bir döngü, anlamsız bir kesinlik çabası mı?
|
|