Tanrı ve Test
(Orkun Levent) 3 Ocak 2005 |
Soyut |
| |
Dışsal etkenler ne olursa olsun, kendini arayan birinin öyküsüdür. "Hepimiz, diğer yarımızı arıyoruz" düşüncesiyle kaleme aldığım bu yazımda 2 kelimeyle ne aradığını bilen bir deliyi anlattım. |
|
Küçük Deniz Kızı ve Sevgi
(Orkun Levent) 16 Şubat 2005 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Açık denizlere kıyısı olan küçük bir köyde yaşlı bir balıkçı yaşarmış. Uzun yıllar, engin denizlerde oltası ile balık avlayan bu ihtiyar, etrafına sevgi saçan hayat dolu bir insanmış. |
|
Bendeki Karga ile Tilki
(Orkun Levent BOYA) 18 Mart 2005 |
Didaktik |
| |
Tilki, daldaki kargayı kandırır ve karganın ağzından düşen peyniri yer. O andan itibaren, tilkinin adının kurnaza, karganın adının ise aptala çıktığını hepimiz biliriz. |
|
Anastasia & Pietro
(Orkun Levent BOYA) 24 Mart 2005 |
Destan |
| |
Yükseklik korkusu olan bir güvercin düşünebiliyor musunuz? Ben öyleydim işte! Ama bütün suç ağabeyim Sergey’deydi. |
|
Deve ile Yılan
(Orkun Levent BOYA) 23 Ağustos 2005 |
Didaktik |
| |
Pazar yerindeki sepetinden sızarak uzaklaşan kobrayla, kervandan kaçan deve şehrin dışında, çölün başlangıcında karşılaşmışlar. Yılan devenin tabanından ürkmüş, deve ise, yılanın dilinin ucundakinden. |
|
Çal Hanky Çal!..
(Orkun Levent BOYA) 3 Haziran 2005 |
Bireysel |
| |
Çal Hanky, çal!.. Ne istiyorsan onu çal!.. Ne çalarsan çal, ama içinde yaşlılık olmasın Hanky. Çünkü, o zaten benim içimde... Dışımda... Sağımda... Solumda... Kahrolası, her yanımda!.. |
|
İlk Öğretmenim
(Orkun Levent BOYA) 29 Haziran 2006 |
Çocuk |
| |
Günlerim neşe içinde geçiyordu. Annem de onunla olan ilişkimi kabullenmiş, izin vermişti; "Evin içine olmaz ama, akşamları bahçemize alabilirsin" diyerek... |
|
Bozulmayan
(Orkun Levent BOYA) 14 Temmuz 2006 |
Anı |
| |
Onların arasından, kendimize yıldız seçip, her akşam aynı yaprakların arasından yıldızımızın bize görünmesini beklerdik. Gelmeyince ya da gecikince "başka yaprakların arkasına mı saklandılar acaba" diyerek, bu kez, onları biz aramaya çıkardık bakışlarımızla...
|
|
Kış Günlüğü
(Orkun Levent BOYA) 14 Eylül 2006 |
Anı |
| |
Bir de; inceden bir yağmur düşüyor mangalın üstüne. Hani, senin o çok iyi bildiğin ve çok sevdiğin çisi türünden Ankara yağmuru var ya...
|
|
Kutu Kutu Pense
(Orkun Levent BOYA) 24 Ekim 2008 |
İronik |
| |
“Apartmanları bilirsiniz…
Hani o eski sempatik komşuluk ilişkilerini, içinde barındırdığı kutulara tepiştirerek yok eden apartmanları…
Bırakın cücüğünü soğanın, zarının bile kapısından sarkmaya cesaret edemediği komşulukların yaşandığı; kapıların düşüncelerden önce sürgülendiği; yağmurun düşleri uyandırmasını önlemek için hava kararmadan çekilen rengarenk perdelerin süslediği apartmanlardan bahsediyorum… Nerede “Yırtık Saadet”, “Falcı Hatice”, “Bakkal Kemal”, “Sünnetçi Suphi” ve pijamasından önce yaşlanan “Esat Amca”…
Hepsi, ama hepsi, anı artığı olarak süslüyorlar sadece kırılgan tebessümleri, apartmanlardaki onlarca kapının ardındakilerin kırılganlıklarıyla kol kola girerek…
Ama ne yalan söyleyeyim, apartman yaşamının da kendine has sempatiklikleri yok değil… Mesela, hiç unutmam, birkaç yıl önceydi”
|
|
|
"hepimizin istisnasız yapacağı iki şey vardır; doğum ve ölüm!.. İkisinin arasında ise; yalandan biz!.."
|
|