Aynada Yansıyan
(Nezihe Ecevit) 19 Haziran 2004 |
Soyut |
| |
Bir gün, kendine baktı aynada. Camla sır arasında kalıverdi. |
|
Kırmızı Kayıkta Mavi Deniz
(Nezihe Ecevit) 19 Haziran 2004 |
Soyut |
| |
Son turna akınının son gününde, son kez bindiğinde balıkçıyla, deniz gözlü, dalga bakışlı küçük oğlu kırmızı kayığa, oynaşamadı kayıkla deniz. |
|
Benlezülkarneyn
(Nezihe Ecevit) 9 Mayıs 2005 |
Soyut |
| |
Elimi kaldırıp selamlıyorum. Selamımı hemen arkasında yürüyen Türkeş’çi genç karşılıyor. Oysa başparmağımla birleştirdiğim ortaparmaklarım gencin yüzüne değil, gökyüzüne bakıyor. O anlamıyor. Ama Zülkarneyn anlıyor. |
|
Çocuk Oyunu
(Nezihe Ecevit) 9 Mayıs 2005 |
Varoluşçuluk |
| |
Çamur yaptı yapışık. Çamurdan bir baş,başa bir gövde,gövdeye kol, bacak... |
|
|
sonsuzluk,
büyülü bir tekrar ediş
zamanın kıskacında.
oysa mutlağın sessizliği,
tüm gizselliğin aşımı olurdu,
imgelerden öte duyumsanabilseydi.
kaçkın aldatmacalarla çevrili tüm görülenler.
aslolan gerçek nerede derseniz, bilemem.
belki de, kopuşturulmuş
ve birbiriyle bağdaşmayan
bu mürekkep izlerinden
çok farklı bir dilin somutluğunda gizli.
okyanus diplerindeki derin tünellerin gizliliği gibi
bilinmeyen,
ulaşılmayan,
ancak her zaman
düşünümün baş mekanları olan bu yerlerde,
hiçe karışan mürekkep izlerinin
yerini dolduran,
suyla yazılan saf bir anlaşma dili...
bilen varsa bu dili gelsin.
anlam,
paylaşımın bütünleşmesinden
başka bir şey değilse
ve yoksa bilen su dilini,
sonsuza dek yok olmalı gerçeklerim.
aramadığım tek şey,
ve aramadığım sürece
bulacağım iz sudaki.
|
|