Bizi Yöneten Şu Hıyarlar!..
(Şevket Başıbüyük) 10 Nisan 2009 |
Dil |
| |
Yine tekrarlıyorum;ben buradaki “hıyar”ı; (hayırlı anlamına da gelir) ancak ben “ SEÇİLMİŞ” manasında kullandım….
Bu meyanda; tüm muhtarlar “hıyar” değil mi?
Tüm belediye başkanları “hıyar” değil mi?
Yani hem muhtarlar hem belediye başkanları, hatta tüm seçilmişler “hıyar”, yani SEÇİLMİŞLER değiller mi?
|
|
Bir Seyahat Notları
(Şevket Başıbüyük) 11 Nisan 2009 |
Meslekler & İş Yaşamı |
| |
Seyahat ettikçe..
Seyahat ettikçe dağların arkasında dağların olduğunu, il il uzayıp gittiğini..
Hay çocukluk aklım!..
Bu dünya ne kadar geniş...
Evet İstanbul’a ilk gidişim değildi ama her gidişte de aynı heyecanı duyuyordum.
|
|
Kravat
(Şevket Başıbüyük) 8 Ekim 2010 |
Anadolu Kültürü |
| |
“Kravat nedir” diye bir soru sorsam…“Kravat hangi ülkeden çıkmıştır” sorusuna “Hırvatlar” yerine “Fransızlar” cevabını vererek 250 milyar TL kaybetmiştir. |
|
Kaddafi'nin Cesedini Görünce...
(Şevket Başıbüyük) 21 Ekim 2011 |
Tarihe Yön Verenler |
| |
Muammer Kaddafi'nin cesedinin Libya Halkı tarafından sürüklendiğini izleyince televizyonlarda, ben de Hz. Zeynep gibi haykırmak istedim…
“Ahiret günü Allah’ın kahır ve zelil edici azabı haktır ve gerçekleşecektir. Ve o gün sizin için ne bir yardımcı nede kurtarıcı olacaktır. Allah’ın verdiği şu sürede mutluluk yaşamayın ve Allah azap etmede acele etmez sabrı çoktur ve bilin ki Allah size bu cezayı vermek için sizi beklemektedir.”
|
|
Ahmet Doğan…
(Şevket Başıbüyük) 26 Ağustos 2015 |
Tarihe Yön Verenler |
| |
Ahmet Doğan’ın en büyük özelliği 8 Ocak 1996 - 18 Nisan 1999 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Konya Milletvekili Necmettin Erbakan, Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan, Ankara Milletvekili Ahmet Tekdal, Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan ve Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik gibi aksiyon ve dava adamlarıyla arkadaşlık yapması… |
|
|
Değerli dostlar,
Sizleri bilmiyorum ama ben her zaman sormuşumdur kendime:
Ne yapıyorum?
Ne için yazıyorum?
Niye yazmaya devam ediyorum?
Amacım ne?
Cevabım, zaman zaman farklı olmuşsa da genelde “bilmiyorum” olmuştur…
“Bilmiyorum” olmuştur anlatabiliyor muyum?
Peki aynı soruyu sizlere soracak olsam…
Siz, siz ey edip, şair ve eli kalem tutan/yazı yazanlar…
Sahi sizler niçin yazıyorsunuz?
Okuyup, seyrettiğiniz ya da düşünüp bulduğunuz, üzerinde fikir yürüttüğünüz konuları niye yazıya aktarıp duruyorsunuz?
Yazarken, insanlara “onu öyle yapma, böyle yap. Doğrusu böyle olmalı.” demek mi istiyorsunuz? Kendinizce, kendinizi bir şey sanıp insanlara fikir vermeye mi çalışıyorsunuz?
Hangi uzmanlık alanında hangi bilgiye sahipsiniz? İnsanlara hangi önerilerde bulunuyorsunuz?
Yazarken, ‘kimseye hiçbir faydası olmasa da yazarak biraz içimi döktüm...’ niyetiyle yazıyorsanız diyeceğim hiçbir şey yok. Çünkü, "yazmasaydım deli olurdum" demiş Sait Faik Abasıyanık….
Değerli dostlar,
Sahi siz neden yazıyorsunuz?!
Yazmak…
Ah yazmak!...
Tamamıyla içgüdüsel bir refleks…
Yani YAZMAK!
Evet, “Yazmasaydım delirirdim.’’ diyor Abasıyanık…
Ya siz?!
Siz yazan dostlar, siz de yazmasaydınız delirir miydiniz?
Sizi bilmiyorum ama ben delirmeseydim yazmazdım…
Olması gerekeni üretmeye/yaratmaya çalışanlara ‘deli’ denilen bu dünyada deli olduğumu bildiğim için yazmalıyım ve üretmeliyim, diye düşünüyorum.
Bir hareket, bir gülüş, bir yaşama sebebi, bir his, bir çığlık ve bir yokluk var ederek var olmalıyım, diye düşünüyorum.
Virgüllü konuşmaları sonsuza değin uzatabilirim ve eğer ki ‘sonsuz’a bir son koyabildiğimi biliyorsam ve ‘bir’ sıfatını ‘bin’ yapabiliyorsam yazı aracılığıyla , ‘yazmak’ denilen bu muazzam orgazma bütün hayatımı veririm!..
|
|