Saat Araları
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Aşk ve Romantizm |
| |
düş zamanları var burada saat araları /
her nefeste sigaramdan gözlerin düşer /
sesinle uyanırım gece yarıları /
yatağımın ucundan hayalin geçer |
|
İki Yemin
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Bireysel |
| |
'Çıkmam' diyordu çocuk gizlendiği köşeden /
Çocuğu kıstırıp ela sorular sordular /
Bir çift kırık kalem düştü elinden /
Birini cebine diğerini tabuta koydular. |
|
Uzakta
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Başkaldırı |
| |
İyice palazlanmış olmalı beyazlığın. /
Dilin şehrin kıvraklığıyla yarışıyor olmalı. /
Sönmüş olmalı kekeme gözlerindeki ışık /
Kalbine hımbıl bir örümcek ağmış olmalı. /
/
|
|
Sen Bakışlı Kuşlar...
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Aşk ve Romantizm |
| |
konuşsam... /
duymayacaksın nasıl olsa. /
el etmeyi yeni öğrenen çocuklar gibi /
öyle masum öyle sıcacık durup karşımda /
başını öne eğip sıkıca tutacaksın ellerimi /
aniden bastıran yağmurlar gibi |
|
Akıl Almaz Zamanlardan Çıkıp Gelen...
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Aşk ve Romantizm |
| |
/
/
seslenmeseydin kuytulara sen /
kalbi kırık o çocuk /
unutulmuş ninniler gibi /
yankılanıp duracaktı meleklerin yüzünde /
uzanmasaydı köşelere ellerin /
bir saka ölecekti içini çeke çeke |
|
Sonu Olmayan Deniz
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Bireysel |
| |
bir çocuk /
benzersiz uzak bir bahçede /
iki karış su üstünde evi /
ağlıyor gecede /
duyulmuyor sesi /
adını kuyuya atmış annesi |
|
Hüzün Büyüdü Yüzün Kayboldu
(Engin Kahraman) 25 Temmuz 2005 |
Bireysel |
| |
hüzün büyüdü yüzün kayboldu /
arandım durdum yazmak için sana /
odalardan çıktım odalara girdim /
boğazıma tıkalı bir mızrakla |
|
|
Kalmak İstemez Kimse Bir Yangının Ortasında
ben karanlığıyım onların
düşünürken değil
ölümcül bir umarsızlık buluyorum
her girişimde aralarına
silahlarıma burun kıvırıyorlar
çünkü kalmak istemez kimse
bir yangının ortasında
istemez kimse
rüyalarının içinde
buz gibi akan nehirleri
bense yıldırımlar
düşürüyorum
uyuşuk uykularına
elbet görmek istemez kimse
elimde kor ateşlerle beni
bakarken arkasına
yanmakla başlamıştı yaşam
adem bir balçıktı kara
dillendi piştikçe
büyür oldu her şey
anlayamadık bize
neyi fısıldadığını
bir yangının ardından doğan
genç ve diri ormanların
şehrin kalabalağında kalakaldık
göremedik yanıbaşımızdan geçen
kendi cenazelerimizi
tabutların içi çocuk
patlak veren tomurcuk
tabutların içi
gün dönümleri yankısız
tabutların içi
bir göl kenarı kargısız
içi tabutların ruhlarımızın derinliğinde
kayıp bir yol serüveni
tabutların dışı cam
gam dolu tabutların içi
seni anlamazlar kalbim
hayatı bir kır gezmesi sananlar
bağrına bir yafta bağlar
seni cüzzamlı sayarlar
incitirler kelimeleri
kitaplara koyarlar
ilklimlere hayıflanırlar
koltuklarını sever
büyük bir aşkla anarlar
şimdi kollamak vakti
dağların sessizliğini
bir an için yaşayan dağların sezsizliğini
yüzyıllardır genişleyip duran
zamanın sesini
elbet ahmak bilecek herkes
gölgesine basmak isteyen insanı
ışık alnından öpecek
ruhunun gölgesini bulanı
Engin Kahraman
|
|