Yaşamı Öğretir Ölüm
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın düzenlediği "Genç Kalemler" adlı öykü yarışması için yazdığım öyküm
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın düzenlediği "Genç Kalemler" adlı öykü yarışması için yazdığım öyküm
Küçüklüğüm aklıma geldi. Oğlum Erbile ne kadarda benziyordum. Zavallı oğlum babasını cezaevi ziyaretlerinde görmekten helak olmuştu. Bir defasında Babacığım sen hırsız mısın diye sormuştu. Bir gün babacığım sen amma da televizyonlardaki katil amcalara benziyorsun demişti. Babacığım lütfen annem komşuların merdivenlerini silmesin. Babacığım ben küçük Emrah olmak istemiyorum, lütfen
"Şizofreni mi? Paranoya mı? Ne tür manyaklık bu? Bu görüntüler ne zamandır
şekilleniyor? Bu düşünceler sanki benim değil!
Düşünemiyorum...Düşünemedikçede yabancılaşıyorum bu dünyaya...Afazi...Evet
bu hastalığı duydum..."
(susarak her zaman olduğu yere geçer)
-sessizlik, sessizlik, sessizlik
Veba: Sessizliğin sesi var mıdır sence?
Yol boyunca o’nu anlattı annesine. Eve geldiğinde çıkarmak istemedi üzerindekileri. Bir daha, bir daha baktı aynaya. Sanki şimdiden özlemişti öğretmenini. Utanarak sordu annesine “kıskanıyor musun anne”. Anne sadece gülmüştü bütün cevaplara denk.
Küçücük can sıkıntıları içerisinde kaybolmaktan "benimle" buluşmayı beklediğimi unutmuşum.... Aslında kısa karşılaşmalar olmuştu; kaçamak, bencil, vakitsiz... Bir an için, nefessiz kalmışçasına boğulurken, nefes aldıracak küçük mucizeler arasındaki bulu
Ne demişti Nietzche;
"Birinin kendisini başka birine açması ihanetin kapılarını açar. Hiçkimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. İnsanın bütün eylemler kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesindendir."
Aslında kısa karşılaşmalar olmuştu; kaçamak, bencil, vakitsiz... Bir an için, nefessiz kalmışçasına boğulurken, nefes aldıracak küçük mucizeler arasındaki buluşmalar. Tıpkı Yusuf'u tanımış olmam gibi... Beklerken...
Nuri yanağına çocuk tadında bir öpücük kondurdu. Bana baktı. Bir kez daha öptü. Bu senin içindi dedi.
“Müsaade edin doktor bey, ağlayacağım, sonunda korkumla yüzleştim, ama bu kadarı da çok ani ve fazla geldi bana…”
Kendi gerçeğimi kavradıktan sonra oturduğum sandalyeden yavaşça kalktım. Dr. süleyman Bey’in elime tutuşturduğu reçete ve tetkiklerimi alıp, odadan dışarı çıktığımda Şahver Hanım’ın beni beklediğini gördüm.