Öykü > Halk Öyküleri

üzgün

Çam Ağaçları ve Veda

\- Nasıl da kocaman oldular be yav!.. Te te bu kadardılar, belime bile gelmezlerdi be yaa... Kimbilir daha ne kadar burda kalacak bunlar? diye övgüyle bitirir. Bitirir ama ben her zaman onun bu dünyada kalıcı birşeyler bırakmış olmanın huzurunu yaşadığını düşünürüm.

olumlu

Sevdalıyım

Ülkemin emektar insanına,bğrındaki kültürüne,ozanına,şairine.yazarına suyuna toprağına BAYRAĞINA sevdalıyım.Mehmetçiğin analarına sevdalıyım hey...

üzgün

İnce Hastalıkmış Bağrına Düşen…

Mevsimin ilk karı yağmıştı. Geceleyin kuvvetlenen fırtına, buz tutmuş dere yatağındaki kar tümseklerini küreyip kuzeye çevresi meşe ağaçlarınca kuşatılan köye doğru savrulmaktaydı. Kıvrıldığı çatı altlarından karanlığa kulaklarını diken birkaç çoban köpeği yerlerinden doğrulup uğultuya karşı isteksizce havlıyordu.

nostaljik

Günlük:

Kimi becerikli kadınlarımız dışında, dolması, kızartması, musakkası ve tatlısı dışında yemeği pek yapılmayan kabaktan bakın ne kadar yemek üretilebiliyor? callama kabak, pekmezli kabak, yarmalı kabak, sütlü kabak, erikli kabak, yoğurtlu kabak, derken; çintmesi, sebzelisi, oturtması, cevizlemesi, kalyesi, üzümlüsü, bayıldısı, mücveri, pidesi, babucakisi, çorbası, granitesi, grateni, omleti, keki, bastısı

olumsuz

Siyah Masallar

Masalların rengi var mı? Ninem bir masal anlattı sonu siyah bitti.Ardından bilmediğim geçmişin sırları çıktı.

üzgün

Vefa Teyzem

Tamamen raslantı olan karşılaşmamız bu yüce insan hakkında bir şeyler yazmama neden oldu...

karışık

Köy - Askerden Köye Dönüş

önümde uzanıp giden sonsuz maviliğin üstünde kocaman ve karmaşık yapıyla bakışıyoruz.o ne kadar ilgimi çektiyse , ben de o kadar onun ilgisini çekiyorum sanki.dikkatli bakınca her tarafında farklı farklı gözler ,dudaklar,burunlar beliriyor.demek bizi çanakkale"den istanbula götürecek gemi bu.kocaman denizin üstünde bu kocaman gemiyi görmek ne hoş ne tuhaf

mizahi

Uyanık Dilenci

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde bir dilenci varmış. Dilenci köy köy dilenir gezermiş. Yine bir gün bir köye gelmiş. Köyde bir kalabalık görmüş. Ney ki bu kalabalık diye düşünmüş. Köyün girişinde çocuklar oynuyormuş. Dilenci çocuklara yaklaşmış, Bu köyün adı ne? diye sormuş. Çocuklar Sarıyer köyü diye

olumlu

'' Işık ''

Uzaklarda küçük bir kasabada genç bir adam kendi işini kurdu bu, iki caddenin köşesinde bir perakendeciydi Adam dürüst ve dost...

karışık

Günlük:

Anne, duyma yetisini biraz kaybettiğinden anlaşma zar-zor olmaktadır Eyiyim yavrııım, eyiyim. Heç bir sorunum neyin yok. Sen nahalsın? Gelinim torunum nahal? Adam hal, hatır sorma işinden sonra havadan sudan konuşarak bedava hakkını kullanmaya kararlıdır. Derken aile içi sorunları konuşmaya gelir sıra: Anne! Sana iyi bir haberim var; torunun

karışık

Köy - Yangın

Yatağımda yatan diğer bedenin uyarısıyla uyandım uykumdan; sabah olmadığını üstelik olağanüstü bir şeyler olduğunu da uyanır uyanmaz fark ettim. Dışardan, içerden, yanımdaki bedenden gelen sesler, hepsi anlatmakta farklı ve kötü şeylerin olduğunu ve duman tabi ki en başta anlatmakta, tüm boğuculuyla hissettirmekte olanları: YANGIN!

olumlu

Hayat Mücadelesi

Ayşe Teyze artık yaşlanmıştı ama hala güçlü görünüyordu.Yaşam şartları onu böyle güçlü kalmaya zorluyordu.Çocukları ve torunları vardı.Ama eskiden ne hayaller kurmuştu.Öğretmen olmak istiyordu hep.Fakat okuyamamıştı işte.Zaten oradaki kız çocuklarının kad

olumsuz

Fatmagül"ün Rüstem"e Ettikleri…

Bir sıçrayışta üç adam boyunda ki buğday yığının tepesindeydi. Bıldır vakti şu Kara Memetlerin Rüstem’iyle sırf bu yüzden dalaşmışlardı. Rüstem, topal ayağıyla koşup sıçrayacağım derken tökezlemiş sonrada kaşları çatık ağlamaklı sesiyle,
“ Ölçtün de mi biliyorsun sanki Süleyman!” diye bağırmıştı.
“ Ölçtüm, ölçtüm. Hem

Başa Dön