Bir şubat gecesiydi, bir hastane korüdorunda tanıdım gerçek adı, senem olan vefa teyzemi,ayaküstü sohbet ettik bilindik,hastane sohbetleriydi bunlar.
Dertlerin döküldüğü,hayatların anlatıldığı,sırların ortaya saçıldığı türden.
Vefa teyzem,nasılda mahsun duruyordu bir köşede,eskilere giderken gözleri hazin bir türkü anlattı dilleri.
Sevdalanmış gençliğinde, köyün yakışıklısına babasının rızasıyla evlenmişler sonra,dünyalar güzeli bir evlat vermiş Yaradan onlara, artık her günün adı mutlulukmuş onlar için .
Çok sürmemiş öğrenmişler acı gerçeği,biricik oğulları görme engelliymiş,evlerinde yas havası ruhlarında fırtınalar kopmuş.
Kopan fırtınaya dayanamamış yüreğinden engelli adam, vefa teyzemi ve oğlunu bırakıp bir başına, düşmüş fırtınanın peşine, gurur meselesi yapmış bu olayı.Bir daha hiç dönmemiş evine.
Çaresiz bir başına kalan vefa teyzem dönmüş baba ocağına,hiç hoşuna gitmemiş bu durum babasının,dul bir kadın istemem kapımda
demiş, bir kez daha yıkılmış vefa teyzem.
İki çocuklu ali dayıya vermiş ilk fırsatta vefa teyzemi babası, rızasını almadan adeta kapısından atmış bu yürekli kadını.
Ali dayıyla huzurlu günler yaşasada hep bir yanı eksikmiş,yürek ilk sevdadaki gibi çarpmıyormuş zaten bu evliliğin sebebide sevda değilmiş,hayır dualarını eksik etmemiş vefa teyzem ali dayıdan,oğluna şefkatle davranan bu insanı hep gururla anlatmış eşe dosta.
Oğlu büyümüş okula başlama yaşı gelmiş yine ali dayı tutmuş ellerinden vefa teyzemin ve oğlunun, görme engelliler okuluna yazdırmışlar sırf bu yüzden köyü terkedip taşınmışlar Ankaraya.
Ali dayı günün birinde, kendi çocuklarınıda emanet edip vefa teyzeme, göçmüş dünyadan,günlerce yasını tutmuş ali dayının vefa teyzem dilinden dualarından, hiç uzaklaştırmamış Ali dayıyı.
Zamanla, sabrı karıştırıp merhem yapmış ve sürmüş bütün yaralarına,turnaların kanatlarıyla göndermiş sitemlerini özlemlerini geleceğe hem anne, hem baba olmuş evlatlarına,okutmuş sahip çıkmış hepsine.
Bir sabah, bir haber ulaşmış vefa teyzeme, onu bir başına bırakıp giden yüreği engelli, korkak adam can çekişiyormuş bir hastane odasında,helaleşmek istiyormuş dilinden düşürmüyormuş ismini Vefa teyzemin,akrabalarına yalvarıyormuş beni görmeye gelsin ne olur
diye.
Vefa teyzem dayanamamış bu duruma, lanet okumuş kör şeytana ve düşmüş yollara, hastane de tek, tek bakmış odalara ve bulmuş yatakta bir lokma kalan adamı.
Tek kelime söyleyememiş önce,adam mahçup suçlu saklamış kendine örtünün altına... neden? neden?
diye sormuş vefa teyzem ve eklemiş dayanabilseydin,o acıya, sahip çıkabilseydin bize ben senin bütün dertlerini sırtlanırdım
demiş bulgur gibi akıtırken göz yaşlarını.
Adam saklandığı yerden çıkmış ve oğlunun adını söylemiş zorda olsa Ahmetim nasıl? beni affettimi sen beni affettinmi
diyebilmiş, vefa teyzemin o yufka yüreği dayanmamış bu adamın çektiklerine ağlamaya bile utanan, eski yürek ağrısını, affetmiş son nefesinde
Şimdi nerede bir yalan,korkak sevda görsem sen gelirisn aklıma VEFA teyzem...ve o kocaman yüreğin...
Selma Polat
kalemin ucundadır hikayeler