Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Hız sınırının -70 km.- olduğu bir yolda 135 km. hızla seyreden bu otomobil,eğer kıza tam önden çarpsaydı kızın hiç şansı olmazdı. Ama otomobil kıza sağ ön köşeden çarptı. Genç kız çarpmanın ve hızın şiddetiyle otomobilin sağ ön köşesini, sağ dikiz aynasını, sağ kapısını çökerttikten sonra takla atarak ön camını kırdı, oradan otomobilin üstünü de çökertip 6 metre yukarıya fırlayarak yere düştü ve ancak 34 metre sürüklendikten sonra durabildi. Yolun karşısında sevgilisini bekleyen genç bir delikanlı bu genç kızı uzaktan sevgilisine benzettiği için kazayı görünce hemen yanına koştu. Eğer koşmasaydı belki bir süre kimse ambulansı aramayacak, şans eseri yakınlarda olan ambulans bu kadar çabuk gelemeyecekti. Bu kızın sevgilisi olmadığını gören genç adam rahatladı ama vijdanı rahatsız oldu.Hemen 112 acili aradı ve ambulans çağırdı. Etrafta öyle büyük bir kalabalık birikmişti ki delikanlı kıza zor yardım edebiliyordu. Neyse ki bu genç, sağlık memuruydu ve hemen nefesini kontrol etti. Nabzını dinlemek için kızın sol kolundaki kalın bilekliği çıkarmaya çalışırken genç kız kolunu kendine doğru çekti. Bu hareket genç kızın uzun süre yaptığı tek hareket olarak kalacaktı, çünkü aylarca komada kalacak, uzun süre kendine gelemeyecekti. Hayırsever delikanlı,kızın nabzını dinledi.Etraf öyle bir kan gölü olmuştu ki insanlar kızı karga tulumba arabalarına bindirmek istiyorlardı. Bu arada bir ceza mahkemesinde üst düzey memur olan orta yaşlı güzel bir kadın, ağlayarak genç kızın heryere saçılmış eşyalarını bir torbaya topluyordu. Etraftaki kalabalığa artık engel olamayan genç tam pes ediyordu ki bir polis aracının siren sesini -ambulans geliyor- diyerek kullandı ve insanların kızı bir arabaya bindirmesine engel oldu. Eğer olmasaydı genç kız, boynunda kayan ikinci omurunun daha da kayması sonucu omurilik zedelenmesinden hayatının geri kalanını boyundan aşağısı felç olarak geçirecekti. Bu sırada oradan geçmekte olan genç bir doktor hemen müdahaleye geldi. Delikanlı, doktora ilk bulguları anlattı. Doktor kan kaybını önlemek için tamponlar yaptı. Eğer yapmasaydı genç kız kan kaybından ölecekti. Üçüncü dakikanın sonunda ambulans geldi. Genç doktor ambulanstaki doktora durumu tıp dilinde izah ederken genç kızı, boynunu sararak sedyeye aldılar ve ambulansa bindirdiler. Ama genç kız aniden solunum yapmayı kesti. Yine şans eseri ambulans tam teçhizatlıydı ve suni solunum cihazı vardı. Eğer olmasaydı, artık soluk alıp veremediği için on dakikalık hastane yolu boyunca beynine oksijen gitmeyecek,ya beyin ölümü gerçekleşecek ya da muhtemelen zeka geriliği yaşayacaktı. İşte üç dakikalık mucize kurtuluştan sonra genç kız hastaneye vardığında derhal acil servis koridoruna girdi. Onu görenlerden sonra öğrenildiğine göre yüzünde solunum maskesi, üzerinde siyah bir pantalon vardı. Kemik rengi bluzu artık kırmızıydı. Sırtındaki derin yaralar hala kanıyordu. Acil servisteki tüm doktorlara ek olarak üst katlardan çağırılan uzmanlar başında durmuş uğraşıyor, yatak,etrafındaki insanlardan görünmüyordu.Hemşireler, üzerinden çıkarılan ve tomar tomar çarşaf gibi görülen kıpkırmızı tamponları hızla yenileriyle değiştiriyorlardı. Öyle çok kanaması vardı ki vücudundaki tüm kan tamponlara akmış gibiydi. Genç kızın beyni sarsıntının hızıyla kafatasının içinde dönmüş ve beyin sapında çoklu hasara sebep olmuştu. Doktorlar birçok aletle inceledikten sonra beynine "politravma " tanısı koydular. Henüz bir beyin kanaması yoktu ama kanama yapmaya çok meyilliydi. Sol kolunda, sol elinde ve sırtının sol yanında kemiğe kadar inen çok derin yaralar vardı. Alnında ve kafasında yarıklar vardı, yüzü bir ay şeklinde şakağından burnuna doğru çizilmişti. Hızla gelen darbeyle leğen kemiği yerinden oynamış, kalçayı ayakta tutan pelvis kemiği bile kırılmıştı. Dalağı dıştan gelen tepkiyle patlamış, kanama yapmaktaydı. Sol kalça kemiği kırılmış, ön kaburgaları kırılarak akciğere hasar vermişti. Kollarında ve bacaklarındaki tüm kemikleri kırılmıştı. Doktorlar uzun tetkiklerden sonra tamamen ümidi kestikleri bu hastanın yakınlarına herşeye hazırlanmaları için uygun bir cevap hazırladılar. Ama biraz ayakta kalabilmeleri için de küçücük bir kapıyı açık bıraktılar. "Yüzde doksanbeş ölecek..." Oysa ki genç kız günün birinde, doktorların yakınlarına acıyarak açık bıraktığı o yüzde beşlik kapıdan girecek, ve Tanrı, hayata dair kurulan ümidin enerjisinin gücünü başta bu yazıyı yazan kişi olmak üzere herkese acıta acıta, sindire sindire öğretecekti.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aliye Baran, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |