..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > Eylül Ağar




2 Mart 2011
Kravat Soslu Maydanoz  
Eylül Ağar
""Biz Ortaçağ’da yaşamalıydık!" diye haykırdı.[Evet evet, belki o zaman “büyücü” diye yakarlardı seni. Kurtulurdum senden! Sünnetli olduğunu söylerdim herkese, engizisyonlarda sürüm sürüm sürünürdün. Ben anneme dedim ama dedim olmaz böyle bu zamanda, bu zamanda olmaz böyle; dedim. Dinletemedim…] "


:BDBA:

"Biz Ortaçağ’da yaşamalıydık!" diye haykırdı.[Evet evet, belki o zaman “büyücü” diye yakarlardı seni. Kurtulurdum senden! Sünnetli olduğunu söylerdim herkese, engizisyonlarda sürüm sürüm sürünürdün. Ben anneme dedim ama dedim olmaz böyle bu zamanda, bu zamanda olmaz böyle; dedim. Dinletemedim…]

"Bağırma" dedi, "bağırma insanlar bize bakıyor."

[O an zihninde bütün insanlara nanik yaptı. Gülemedi. Neye bakıyor bu insanlar, işleri güçleri, ehlileştirilmesi gereken akrabaları, töre cinayetleri, koca dayakları, ilikli düğmeleri, gruplar halinde yaşadıkları kapsül benzeri evleri, yaltaklanılması gereken üstleri, azarlanması gereken asları yok mu bu insanların?!?! Tek dertleri ben miyim yani, hayatlarındaki tek amaçları benim “umuma açık yer”de bağırmamamı sağlamak mı? Ah hayır hayır delirmemeliyim. Evet evet, delirmeliyim. Çantamı alıp gitsem... O da kalsa, insanlarla kalsa; zaten onlar gibi. Anlamadı, anlayamadı beni… Bizim sokağın başında dilenen kör adam, bakkal Kasım, kitapçı da anlayamadı… Alkol ihtiyacımı, alkol aldığım tekelci bile anlayamadı. Ya da ben yanlış biliyorum her şeyi. Tanrım, Tanrım; hadi gel bir delilik tarikatı kuralım seninle, adını verdiğimde en mantık abidesi insanlar bile inanırdı bana, sana; herkes deli olmaya çalışırdı, delilik prim yapardı Tanrım. Ben o primlerle sigortamı öder, ömrümün sonuna dek mutlu mesut yaşardım beni anlayan tek yaratıklar olan hamamböceklerimle… Yakandan düşerdim Tanrım, gel inat etme; kuralım şu tarikatı. Madara olsun herkes. Zaten şık takım elbiseleri, ütüsü hiç geçmeyen tertemiz, ıslanmaz-paslanmaz-buruşmaz-leke tutmaz mucizevi gömlekleriyle pek bir komik hepsi. Hayır mı? “Şer!”]

Yüzüne baktı. Ne kadar da insandı. Tertemiz bakımlı elleriyle, pırıl pırıl parlayan kravat iğnesiyle, bakışlarıyla ne kadar insandı… Fazla insan olduğunu söyleseydi hindi gibi kabarırdı karşındaki. İnsanlara baktı… Çift kişilik tiyatro oyunundan sıkılmış bir şekilde, hepsi kendi içine çekilmişti. Hafif şişman, hafif kel, [hafif zengin, hafif fakir, yükte ağır pahada hafif, yerinde ağır, çöplüğünde horoz, öten, sabah, vakit, uyku, ölüm… Tamam kestik!] ortalama bir adamın dişindeki maydanoz dikkatini çekti. Eline bir tuvalet fırçası alıp adamın dişlerini fırçalamak gibi çılgınca bir hayali olduysa da her hayali gibi o da kendini gerçekliğin şefkatli (!) kollarına bıraktı.

Son bir kez daha baktı çevresine. Adamın dişindeki maydanoz gitmişti. Ama karşında oturan adam hala bir yere bir yere gitmemişti. Hala pek insandı. Sinirli gözlerle bakıyordu, cevap bekliyordu. [Cevap falan vermeyecekti. Yanıtsız kalmanın ne olduğunu görmeliydi. Her şeye bir açıklama bulup aldığı hazla sırıtırkenki gülümsemesiyle, kravatıyla, iğnesiyle, sinirle parıldayan gözleriyle öylece kalakalmalıydı…]

Kalktı, çantasını aldı. Hiçbir açıklama yapmadan, çevredeki meraklı kitlenin “soru dolu” [ sadece soru anlamı ve merakı bünyelerine alınca dolardı bu bakışlar, onun dışında tek özellikleri boş olmalarıydı..] bakışlarına cevap vermeden [o nasıl olacaksa…] kapıya doğru ilerledi.. Adam, öylece duruyordu masanın başında bütün “insan”lığıyla.. “Bu poz güzel hep böyle kal” diye geçirdi içinden… Çıktı bir taksi çevirdi. Binmedi. Yürümeliyim, iyi gelir dedi. Taksiciden küfür yediğini hissetti. Umrunda değildi. Üzerinden kalkan yükü taksicinin üstüne atıp “bir tüy hafifliği”nde ilerledi…
Kulaklarının deniz kabuğu kıvrımlarının fonunda, Jim Morrison'ın "People Are Strange" diyen kadife sesi belirdi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın modern kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gözleri Yüzünün Yarısıydı*

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kavuşma

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Her Şey [Şiir]


Eylül Ağar kimdir?



Etkilendiği Yazarlar:
Gogol, Dostoyevski, Şolohov, İhsan Oktay Anar, Oğuz Atay, J.R.R Tolkien, E.A. Poe, Jim Morrison...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eylül Ağar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.