İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
kadın cevapladı: "cennete"... bu bir amerikan aksiyon filmi olsaydı adam, çok yakışıklı, atletik, delici bakışlı, karizmatik; hatun da, güzel, iyi bir kariyere sahip olmanın verdiği özgüven ve tarza sahip olurdu. hava: güneşli, buram buram umut kokan ve o andaki elektriği hissetiren; ortamsa kalabalık, telaşlı ama duyarlı olurdu. ama bizim sahnemiz biraz farklı: adam, orta yaşlı göbekli bir korsan taksi şoförü; kadınsa, işten çıkmanın dayanılmaz bezginliğinden başka hiç bir elektrik yayamayan bir mesai kabile üyesi!!!! hava, gri, pis ve yağmurlu; ortamsa, kalabalık, gergin ve bencil! adam sordu: "nereye gitmek istersiniz?" kadın cevapladı: "cennete..." adam bir bocaladı, direksiyona elleri yapıştı kaldı. yav, nesin ki ne bekliyorsun diye düşündü kendi kendine gülerken kadın. bu ters köşe durumu fazla uzatmadan devam etti, "karşı tarafa" (içinden aman ağzımdan yel alsın töööbe töööbe) dedi. adam sordu: "1'den mi , 2'den mi? hoş ikisi de kalabalık ama siz hangisini seçerseniz?" kadın: yine içinden ikisinden birden dedi ama dışardan bu " 1' den gidelim gideceksek, en azından akar"; olarak duyuldu. böylelikle dışardakilerin üstlerine çamur, tepelerine sinir sıçratmak suretiyle arkalarına bakmadan yola koyuldular. otobüslerde, metrobüslerde sıkış tepiş ve ıslaklıktan dolayı buharlaşan insanlar gördü, nasıl göz kaçırsa bilemeden. aman dedi içinden, neyse ki sarı takside değilim yoksa söylenmelerini duyabilirdim. insan nelere şükrediyor şu hayatta yahu!!!! taksici korsanla 1-2 lakırdı kaçınılmaz tabi, yoldaş olarak. ama bu bir amerikan aksiyon filmi olsaydı o trafikte heyecanlı, adrenalin bombası bir kovalamaca, kadın ve adam arasında çaktırmadan flörtöz durumlar, cayır cayır olurdu... işte efenim filmler bu yüzden var. light olsun, bold olsun, dolu olsun, boş olsun 2 saatliğine bizi hayatın dışına alıveriyorlar... yine bunu bir mesaja bağlayacağım tabi: hayatın gerçeklerini, gerin ve çekin. bakalım nereye kadar gidiyor?!. belki de cennete ha?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serpil dilbaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |