Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Bilgiyi ya arar bulursun, ya da başkalarının bulduklarını kullanırsın. Birinci yol uzun, ikinci yol ise daha kısadır. Biz bu paylaşımda ikinci yolu seçtik. O nedenle “bilgi paylaştıkça çoğalır” anlayışı ile bize bu bilgileri iletenlere, ekleyenlere, paylaşanlara, kısacası emeği geçen herkese teşekkürler. (ÖFH) ***** İnsanlığın ilk var olduğu dönemde, adamın biri şeytanı yakalamaya karar vermiş. Ancak bunun için 40 yıl Tanrı’ya ibadet etmesi gerekiyormuş. Karısıyla, dostlarıyla ve bütün dünyayla ilişkisini kesmiş, kendisini ibadete adamış. 40 yıl sora Tanrı, ibadetinin karşılığı olarak ona ağzı kapalı bir şişenin içinde şeytanı sunmuş. Artık özgürmüş adam. Dünyada neler olup bittiğini görmek, nelerin değiştiğini öğrenmek için sabırsızlanıyormuş. Şişeyi karısına teslim etmiş, ona iyi sahip olmasını söylemiş ve dışarıya çıkmış. Kadıncağız şeytanı çok merak ediyormuş.Ve merakına yenilip şişenin ağzını açıvermiş. Açar açmaz da şeytan şişeden fırlayıp çıkmış ve gülmeye başlamış. "Merakına engel olamadın ve kocanın 40 yıllık emeğini boşa çıkardın" diye alay etmiş kadınla. "Yok canim" demiş kadın. "Sen hiç o şişenin içinde olmadın ki". "Nasıl olur?" diye haykırmış şeytan. "Sen de gördün. Şişeden çıktım ben!" "Hiç o şişenin içinde değildin, inanmıyorum buna. Nasıl küçücük şişeye girebilirsin ki?" Kafası atmış şeytanin . "Gireyim de gör!" demiş ve yeniden şişenin içine girivermiş. "İşte böyle." Adamın şeytanı hapsetmesi 40 yılını, kadının ise yalnızca 5 dakikasını almış. Şeytan da söyle isyan etmiş Tanrı’ya: "TANRIM, MADEM KADINI YARATACAKTIN, O ZAMAN BENİ NEDEN YARATTIN?" Ekleyen: Selo BaBa’nın Meyhanesi *** “Ey Ogul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallik sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suclamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanilgi bize; hoş görmek sana.. Gecimsizlikler, catişmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazliklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom agiz, haksiz yorum bize; bagişlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. üşengeclik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. “Şeyh Edebali’den ’’.... *** Kadınlar İçin Murphy Kuralları =) -Fön çektirdiğinizde muhakkak yağmur yağar. -Yanınıza yedek çorap almadığınız gün çorabınız kaçar. -Beyaz tshirtünüze muhakkak bir şey damlar. -Sevgilinizin bilgisayarini tam o çıktıktan sonra kontrol ettiğinizde muhakkak unuttuğu bir şeyini almak için geri döner. -Sevgilinizle barıştığınız gün karşınıza yakışıklı bir erkek çıkar. -Erkekler oje gibidir hepsi bir asetona bakar. -Camları sildiğiniz gün yağmur yağar. -Sabah saçınız şekle girmezse tüm gününüz aksi gider. -Alış veriş kadının morfinidir. -Kötü kuaförün hissettirdiklerini , aldatan ya da aniden bırakan sevgili bile hissetiremez. -Topuklu siyah ayakkabısı olmayan kadın tam kadın değildir. -"Tanıdık birisi ile karşılaşmasam bari" diyerek evden pespaye bir şekilde dışarı çıkıldığı zaman muhakkak tanıdık biri görülür. -Hayallerindeki ayakkabıyı asla bulamazlar. -Saçma sapan bir zamanda saçınızı yaparsanız kusursuz olur, dışarı çıkarken aynı modeli yapmayı denerken bir türlü beceremezsiniz. -Pazartesi rejime baslayan bastan kaybetmiş sayılır. -Arkadaşlarınızla birlikte tartıldığınız tartı hep bozuktur. -Toplu taşıma araçlarında yer verilebiliteniz, şıklığınız ile yakın ilişki içindedir.. -Normalde misler gibi pişirdiginiz yemekler, ona pişirmeye kalktığınızda leş gibi olur. -Ne kadar az sorun çıkartırsanız sevgiliniz o kadar çok sorun çıkartır. Erkek milleti saygıdan, sevgiden kolay şımarır. -Siz ne kadar düşünceliyseniz sevgiliniz o kadar düşüncesiz olur. Ekleyen: Selo BaBa’nın Meyhanesi *** Aslında hiç kimse sevmedi.. Bir ben sevdim seni.. Severmiş gibi değil..Kana kana sevdim.. Tıka basa .. Dolu dolu sevdim.. Aslında kimse sevmedi seni.. Sevmekten çekindi.. Oysa ben.. Yana yana sevdim.. Bile bile sevdim.. Aklımdan zorum var gibi.. Aklıma silah dayanmışcasına.. Mecburmuş gibi..Başka çarem yokmuşcasına.. Bir ben sevdim seni.. Aslında bir sen sevmedin beni.. Herkesi sevdiğin gibi.. Ekleyen: Felsefe Kulübü *** Can Dündar’dan... Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan... Nedir bu dayatmalar? Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi... Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına "hot" dediğinde oturmalı kadın... Yâda yumuşatıyorlar; -Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı... Eğitimde de böyle... Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layıkı... EŞİM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne "hot" dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü... Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti, -"Ooo Can bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatap dahi oldum. EŞİM 3 ÜNİVERSİTE BİTİRDİ; ben bir taneyi 9 senede bitirdim.. Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran... Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi, ben dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bir tanem..." dedik, Öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bir de böyle düşün" de dedik fikrimizi savunurken. Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta... Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık.. Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardına saklanmış bir "saygı" vardı daima... Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık... Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında... Gece yarısı kapı açıldı esim; -"Ne yapıyorsun burada?" diye sordu kapının eşiğinden,"uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... "kay yana" dedi daracık yatakta. "ne yapıyorsun?"dediğimde "benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim"dedi... Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek... Ve bence doğrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç. Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize... Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede... Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu oynanan... Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence... Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle... Sadece gönlünüzden geçtiğince... Dediği gibi Ataol Behramoğlu’nun; "...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana... *** TÜRK KİMDİR ? • -TÜRK ariftir, hafif değil ! •-TÜRK berraktır , sığ değil ! • -TÜRK öz ‘ dür , taklit değil ! • -TÜRK devlet kurar , tuzak değil ! • -TÜRK kahramandır , zorba değil ! • -TÜRK sağlamdır kırık dökük değil ! • -TÜRK deki safiyettir , zafiyet değil ! • -TÜRK ün karnı aç olabilir , gözü değil ! • -TÜRK düşmanını devi...ricidir , kendini değil ! • -TÜRK kahreder düşmanını , dostunu değil ! • -TÜRK kıta’lar , sınırlar aşmıştır, haddini değil ! • -TÜRK büyüktür, kendisini büyük gören değil ! • -TÜRK inanınca tam inanır, yarım – buçuk değil ! • -TÜRK yiğittir, kaba kağıt da değil, kabadayı da değil ! • -TÜRK büyük tür, büyüğü nü bilmeyecek kadar küçük değil ! • -TÜRK dayanıklı dır, duygusuz değil, sabırlıdır, kaygısız değil ! • -TÜRK en iyiye, en doğruya, en güzele aşıktır. Ekleyen: 2011’de Türkiye için Birlesiyoruz *** Durakta yürüyoruz, bi aşağı bi yukarı Beklemekten açılmış bahtımız Beklemekten kapanmış aynamız Kimimiz Mesih bekliyor Kimimiz Hızır Kimimiz Lenin bekliyor Kimimiz yeniden dönsün diye Gazi Mustafa Kemal Memurlar, işçiler zam bekliyor Çiftçiler yeni tarım destek alımını Kızlar koca bekliyor Kadınlar kaçmış kocalarını bekliyor Kimimiz nükleer santral kapansın Eurogold kumpanyasının işine son verilsin diye bekliyor Hepimiz enflasyon sona ersin diye bekliyor Kimimiz de ölümü bekliyor Kayıp anaları çocuklarını bekliyor Beklyoruz milletçe bekliyoruz Bekliyoruz... Sabreden derviş muradına erermiş Sabreden dervişin yollara düşmesi gerek Bekle, bekle, bekle geberiyoruz Beklemek bizim yazımız değil Beklemek bizim kusurumuz, kabahatimiz Yürü bre halk Hızır Paşa’nın da çarkı kırılır Yürü yürü tanyellerine doğru Senin alınyazın karayazın değil Bu işte: Aynı zamanda alnını ağırtmak için Kararın... İşte bundan sonra hiçbir şey beklemiyorum hayattan Can Yücel /Durakta Yürüyoruz Ekleyen: Kıssadan Hisseler(Anlayana)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |