Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Bana tarihle cevap versin birileri. Belgelerle cevap versin. Bu dünya yüzünde, savaşlarda, mücadelelerde ölenlerin, kayıpların, ölü yaşamların istatistiklerini çıkarsın. Ölenler ve geriye kalan köleler, ölenler sayesinde ne kazanmıştır, daha iyi şartlarda kölelikten başka? Kaç milyonlar ölmüştür, kaç milyonlar sefaletin dibine vurmuştur? Peki, efendilere ne olmuştur baylar-bayanlar? Efendiler nasıl olmuşta bu kadar gelişmiş, gücüne güç katmıştır? Bunca mücadeleden, kölelere ne kalmıştır, efendilere ne? Kim ne kazanmıştır, birisi cevap versin. İnsanları artık düşünmeden harekete, kitlenin bilinçsiz eylemliliğine, aptallığın dik alasına sevketmekten geri durulsun. Mücadele başka bir yerde, başka bir biçimde sürmelidir. Kölelik sisteminin altı oyulmalıdır. Mutlu kölelikleri işaretle, ölümlere gönderilecek insanımız yok bizim. İşçi sınıfının örgütlenmesinden, mücadelesinden bahsedilmekte; her şeyden önce bu işçi sınıfı meselesine bir açıklık getirilmelidir. Sene 1800-1900 değil, 2011… Ve dünya yüzünde egemen efendiler tarafından sömürülen kitlenin adı işçi sınıfı değil. Hatta sömürü aracı emek bile değil. Bunlar belki ikinci ya da üçüncü sınıf sömürü aracı ve biçimi sayılabilir ancak. Şimdilerde dünya, işçilerin değil, o işçileri kullanarak işsizlerin sömürüldüğü bir yerdir. İnsanlar emeklerinden değil, alışkanlıklarından, bağımlılıklarından, düşüncelerinden, tutkularından, inançlarından, tabularından, aidiyetlerinden, algılarından, korkularından, cesaretlerinden, evlatlarından, ailelerinden, giysilerinden, yediklerinden, konuştuklarından sömürülüyor. Sendikalaşma, grev hakkı, çalışma saati vs. türünden daha iyi şartlarda işçilik-kölelik için mücadele, bugünün dünyasında yaşayan insanların hedef mücadelesi değildir. Efendiler artık o eski efendiler, köleler o eski köleler, dünya o eski dünya değil ama ne yazık ki; hâlâ eski dünyada kalmış düşüncelerle bugünü açıklamaya çalışan ve yarına gönderme yapanlar var. Söylediklerimi duyabileceklerini sanmıyorum. Olsun, duyması gerekenler onlar değil zaten. Nilüfer Aydur
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nilüfer Aydur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |