Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Bu hikayemiz olabilecek en akıl dışı hikaye; hatta buna masal desek daha yerinde olacak sanırım. Darwinistler’in en akıl dışı olan bu hikayeleri insanın, maymuna benzeyen ve tıpkı maymun gibi akla, iradeye ve yargı yeteneğine sahip olmayan, konuşamayan, düşünemeyen bir canlıdan rastlantılarla evrimleştiğidir. Şimdi düşünelim....Acaba doğadaki hangi bilinçsiz mekanizma bir hayvana düşünme yeteneği verebilir? Hangi mekanizma bir insanın uygarlıklar oluşturabileceği yetenekleri, aklı ve bilgiyi ona kazandırabilir? Kim bir hayvana sanat şaheseri tablolar yapmayı, son derece gösterişli mimari yapıtlar meydana getirmeyi, renkleri, gölgeleri, ışığı en göz alıcı şekilde kullanmayı öğretebilir? Doğadaki hangi mekanizma bir hayvanı atomun, proteinin, hücrenin yapısını, doğa yasalarını keşfedebilecek zekayı kazandırabilir? Kim bir maymunu en son teknolojik aletleri icat edebilecek kadar üstün yeteneklerle donatabilir? Doğada bir maymuna gördükleri üzerinde düşünüp sonuç çıkarmayı, akılcı çözümler üretmeyi, sevinmeyi, üzülmeyi, heyecanlanmayı, haz almayı, kısacası ruhun özelliklerini verebilecek bir güç var mıdır? Kuşkusuz bunların hiçbirine bir maymun sahip olamaz ve doğada bulunan varlıkların tümü biraraya gelse dahi, bir maymuna veya herhangi bir hayvana bu özellikleri kazandıramaz. Evrimciler yukarıdaki tüm soruları yanıtsız bırakırlar, çünkü insan gibi üstün bir canlının bir "rastlantıların ürünü" gibi gösterilemeyeceğini onlar da bilirler. İsterse dünyanın yaşı katrilyonlarca yıl olsun, yine de hiçbir rastlantı insan ruhunu yaratamaz. Çünkü insan ruhunu yaratan, yerin, göğün ve ikisinin arasında bulunan herşeyin Rabbi olan Allah’tır. Bu gerçeğin dışında herhangi bir varsayıma inanmak büyük akılsızlıklıktır. Yalnızca insan ruhunu düşünmek dahi evrimcilerin rastlantı iddiasının ne büyük yanılgı olduğunun kanıtıdır. "Siz yalnızca Allah’tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, sizin Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah’ın Katında arayın, O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz." (Ankebut Suresi, 17) Bir bilim adamının sözlerini okumuştum; "insanın atasını aramak ışıktan çok ısı veriyor" diyordu. Gerçekten insana ata aradıkça Darwinistler karanlığa gömülüyor, ısındıkça ısınıyorlar. Bilim ise görebilenleri aydınlatıyor. Işıl ışıl aydınlatıyor...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |