"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
Onu gördüğümde parkın bir köşesinde bankta, ellerini yüzüne koymuş kara kara düşünüyordu. Selam verdim selamımı almadığını sandım, meğer sonradan öğrendim ki dalgınlıktan, düşünmekten selam sesimi bile duymamış,. Neyse, ne oldu iki gözüm dedik, gemiler karaya mı oturdu, nedir bu halin, seni bu kadar kendinden geçirecek olay ne, anlata bir hal çaresi arayalım dedim. Ellerini yüzünün önünden ağır ağır çekti, baktım ki ağlamış, göz pınarlarında damlalar birikmiş, bir kısmı da göz pınarlarından, yüzünden aşağıya ta çenesine kadar inmiş. Umutsuz gözlerle bana baktı, zor ya dedi bu yaştan sonra çok zor. Ya hu zor olan ne, o elindeki kâğıtta ne var, yoksa sorun o kâğıtta yazılı olanlar mı, mektup mu evrak mı, neyin nesi hele bir anlat, her derdin mutlaka bir ilacı vardır, ölüm dışında. Yeter ki Allah can sağlığı versin. Askerlik yoklama kâğıdı bu, beni askerlik yoklaması için şubeye çağırıyorlar. Bütün üzüntünün sebebi bu muymuş dedim. Ne var her erkeğin yapması gereken bir şey, bunda bu kadar üzülecek, kendini yıpratacak ne var dedim. Ya biliyorsun, ben ortaokul mezunuyum, şimdi askere gider gelirsem, ne yapacağım, ne işle meşgul olacağım, ekmek parasını nasıl kazanacağım, elimde bir mesleğim de yok diyerek derinden bir of çekti. Hani türküde bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır diyor ya sanatçı, o türden bir of”tu çekilen. Ne yapmak istiyorsun senin kendince bir çözümün var mı dedim. Ya ne zamandan beridir okula giden bir öğrenci görsem içim geçiyor. Hayal dünyasına geçiyorum, kendimi o öğrencinin yerine koyuyorum, okula gidiyorum, ders çalışıyorum, öyle çalışkan bir öğrenci olarak kendimi görüyorum ki, tam parmak kaldırıp tahtaya kalkacakken, birde bakıyorum birisi bana sesleniyor, hayal dünyasından çıkıyorum, hayal kırıklıkları yaşıyorum, kendi gerçeğimle karşı karşıya geliyorum, umutsuzluğa karamsarlığa düşüyorum. Desene ben okul okumak istiyorum, desene ben askere gitmek istemiyorum, okumayı seviyorum dedim. Sahi dedim, sen kaç yaşındaydın, sen benden büyük müydün küçük müydün? Unuttun mu aramızda ki yaş farkımız bir ay, on dokuz yaşında değil miyiz dedi. Doğru biz aynı yaştaydık, o ailevi sebeplerden dolayı ortaokuldan sonra devam edememişti, bense üniversite birinci sınıftaydım. Bilmiyordum, liseye giriş şartlarında yaş sınırının olup olmadığını, buna rağmen çaktırmadım, ya kardeşimin dert ettiği şeye bak dedim. Madem okumak istiyorsun o zaman kalk üstünü başını düzelt, benim kravatımı sana vereyim, onu da taktın mı olursun öğrenci gidersin okula. Hadi hadi kalk gidelim okullarla görüşelim bir okula kayıt yaptıralım dedim, bir de içimde bir korku ve endişe vardı ama belli ettirmiyordum. Ya kabul etmezlerse diyordum kendi kendime.. Kalktık birlikte bir Liseye gittik ve kayıt yaptırmak istediğimizi söyledik, belgeleri istediler Ortaokul diploması, ikametgâh ilmühaberi, 8 adet fotoğraf ve bir de nüfus kayıt örneği. Tek tek teslim ettik, tam kayıt kabul edilecekken, Müdür Yardımcısı olduğunu sonradan öğrendiğimiz kişi nüfus kayıt örneğindeki doğum tarihine baktı durdu, olmaz dedi, hayırdır olmayan ne dedik, olmaz kardeşim, senin yaşın büyük, mevzuata aykırı ben kayıt yapamam dedi. Biraz itirazımız üzerine durun bir de Müdür bey”e sorayım dedi, gitti geldi Müdür Bey”de kayıt yapma diye talimat vermiş, o da mevzuata aykırı bulmuş. Verdiğimiz evrakları birer birer elimize tutuşturup bize yolu gösterdiler, arkadaşıma baktım, rengi sararmış, titriyordu. Dokunsan hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı. Dışarı çıktık ben arkadaşımın yüzüne bakıyordum o da benim yüzüme bakıyordu şimdi ne olacak diyorduk içimizden. Birde bana sorular soruyordu bu mevzuat kim ona niye aykırıdır diye, kendi kendine de hani okumanın yaşı yoktu diye de söyleniyordu. Aha ben okumak istiyorum, okutmuyorlar, şimdi ne yapacağım diyordu. Buna rağmen her ne kadar benim de umudum kırılmış olsa da belli etmemeye çalışıyordum, koca memlekette bir tek bu lise mi var, biz de başka bir liseye gideriz, kardeşimin üzülmesine hiç gerek yok, umudunu kırma, gün doğmadan neler doğar dedim. Umudu kırılmasına kırılmıştı ama yine de bana belli etmemeye çalışıyordu. Yürüye yürüye, birkaç liseye gittik ama nafile, sonuç hep aynı, yaşınız büyük, mevzuata aykırı sözleri yüzümüze duvar gibi çarpıyordu. Benim de artık umudum iyice tükenmişti konuşa konuşa parka doğru yürümeye başladık, üzülme diye teselli etmeye çalışıyordum, Rızkı veren Allah, bilemeyiz yarın nelere gebe, bir saniye sonrası bile insan için bilinmezdir. Gider aslanlar gibi askerliğini yapar gelirsin dedim, Allah yeter ki can sağlığı versin. Taşı sıksan suyunu çıkarırsın gibi motive edici laflar ediyordum. Bir an ikimiz de durduk, baktık ki bir lisenin önüne gelmişiz ve biz bu liseye müracaat etmemiştik. Bir umut kıpırdanması ikimizin de yüreğinde oluştu, çok canlı bir umut olmasa da, hani çıkmayan candan ümit kesilmez derler ya, bizimkisi de o türden bir umut. İçeri girdik Müdür başyardımcısı kayıt kabulde bulunuyordu, bizden evrakları istedi, tek tek verdik, aldı tam kayıt defterine işleyecekken döndü yüzümüze baktı, aha hapı yuttuk, doğum tarihini gördü ve şimdi bize mevzuata aykırı yaşınız tutmuyor diyecek dedik ve alacağımız korkuyu aldık. Bekliyoruz acaba ağzından hangi kelimelerle bize hayır diyecek diye,. Tamam, da dedi her öğrencinin velisi kayıt yaptırır, veli kim diye sordu. Bir an durdum ne diyeceğimi şaşırdım, veli benim dedim. Müdür başyardımcısı kimliğimi istedi baktı yaşımız aynı, siz aynı yaştasınız, bu biraz tuhaf bir şey oldu dedi, dedim hocam ben Üniversite öğrencisiyim, bir lise öğrencisine veli olabilirim sanırım. Müdür başyardımcısı ehli kâmil bir insandı, baktı yüzüme tebessümle tamam tamam dedi ve kaydı yaptı. Hayırlı olsun dedi ve okulun açılış tarihini söyledi, Arkadaşıma baktım yüzünde güller açıyor, mutluluktan gözlerinde göz bebekleri bile gülüyordu. Bir tüy gibi hafiflemişti.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SİNAN KARAKAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |