En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
Önce kadının gözlerine baktı genç adam sonra başını omuzuna yasladı. Şiirini okumaya başladı kadının kulağına , hiç teklemeden ezberinden. Sonrasında sarıldılar bir müddet , öpüşmeden ve konuşmadan. Sadece kadının gözünden akan bir kaç damla gözyaşı vardı genç adama aldırmadan. Kadın çabuk toparlandı o yaralı haline rağmen. Şiir yazılı kağıdı alıp genç adamın elinden , çantasına koydu. Ödeşmek istercesine genç adamın yanağına bir öpücük kondurdu. İkisi beraberce inip arabadan otele doğru yola koyuldular ağaçlıklı bir yoldan. O an sanki herkes genç adama tanıdık geldi. Etrafta kim var kim yok hepsi biliyordu. Nereden ve ne için geldi. Sanki herkes mahalleden komşu , sanki iş yerinden arkadaş , yada uzaktan akrabaymışcasına bakıyordu herkes. Ve sanki ardından adını bağırıyordu bir ses… Korkuyordu genç adam . Odanın içine girene kadarda korktu. Hatta bir ara nefesini tuttu durdurmak için çıldırmış kalbinin sesini. Odadan içeri girer girmez bir ‘’oh’’ sesi ile verebildi nefesini. ‘’Ne acı Her yeni günün umudunu Dünden taşımak içinde İçinde onca acı ile Umutları yaşatabilmek. Her şey güzel olacak diyebilmek Sevebilirken özgürce , mutluluğum davacı ; Çaresizlik ne acı……’’ Küçük hoş bir otel odasıydı penceresinden güneşin ışıkları sızan. Adam çantasından bir defter çıkarttı içinde aşk şiirleri yazan. İkisi birlikte oturdular yatağın manzaralı köşesine. Ve birlikte okudular. Aynı anda dokundular birbirlerinin saçlarına. Güneşin ışıkları iyiden iyiye azalırken genç adam bir kez daha içindeki vicdanın esiri oldu. Sanki şoklanmışcasına dondu kaldı duyguları ile beraber. O an sadece tek isteği vardı. Zamanın su misali akıp bitmesi yada zamanın ayrılma noktasına gitmesi. İçindeki isyanın sesi artık iyiden iyiye duyuluyordu ve genç adam herzamankinden fazla korkuyordu. Göğsünde konuçlanmış kadının elini kaldırarak sakince yerinden kalktı. Pencerenin önüne yürüyüp bir sigara yaktı. Sanki bir kurtuluş yolu ararcasına dalıp gitti dalından düşen yaprakların arasına. Aşağıya inip çıplak ayakla koşmak istedi ağaçların arasında. Kurumuş yaprakların sesini duymak istedi. Yutkunarak ‘’ haydi dedi biraz yürüyelim dışarıda’’ . Oysa kadın öylesine uzaklaşmıştıki kendinden , aynı yolu bir daha yürüyecek olursa geriye bu sefer kesin yakalanacaktı vicdanındaki nöbetçilere. Kadın saçını topladı aynanın karşısında. Oysa ne hayaller kurmuştu o aynaya en son bakışında . Beraberce çıktılar odadan. Şimdi ikisi birden yürüyordu kurumuş yaprakların üzerinde konuşmadan. Güneşin veda zamanıydı. Gökyüzü kızarmıştı ve öyle bir yerde durdularıki ; ikiside sormadan çöktüler oldukları yere. Aynı ağacın gövdesine birbirlerinin yüzünü görmeyecek şekilde oturdular. Genç adam neden konuşmuyoruz diye geçirirken içinden kadının sesi vuruverdi yüzüne rüzgarın gerisinden. ‘’Neden’’ ‘’ Etiketi yok günlerin Yazmıyor üzerinde mutlulukmuş , kedermiş Nerden bileyimki ; Mutluluk dün gelmiş Bu gün keder , yarın acı Çaresizlik ne acı…….’’ Neden dedi kadın ; ne oldu . Hani hep bu anın gerçekleşmesini hayal ederdik seninle. Neden döndük tekrar sınırları aşmışken tekrardan geriye. Bilemzesin dedi genç adam. Şu an içimdekileri bilemezsin. Şu anda ne olursan ol içime giremezsin. İster sevda ister ateş. İçim şimdi küçüldü içim artık bana dar ve şimdi orada bir iç savaş var. ‘’Benim istediğim bu değildi’’ diye devam eder genç adam. Benim gelmek istediğim sanıpta gerçekte yaşamak istemediğim bir son bu der. İçindeki vicdan genç adamı konuşmasını sürdürmeye teşvik eder. Genç adam o anda aşık olmadığını fark eder. Çünkü gerçekte aşk olsaydı eğer , kayıtsız şartsız olurdu ; şu anı yaşamdan bedeni kadının olurdu. ‘’Seninle her anımın anlamı var bende. Ama anla beni , bu sonu yaşamak istemiyorum seninle’’ Genç adam ruhunu verdiği bu kadına bedeninide teslim etmek istemediğini sonunda anlamış ve açıklamıştı. Sözleri daha bitmemiştiki kadın ağlamaya başlamıştı. Yinede diyemedi son sözünü ‘’ sana aşık değilim’’ diye. Bir anda yeniden düşüverdi ateşlere , yenik düştü ağlamaklı yeşil gözlere. ‘’ Yaşanası zor günlerin gönüllüsüyüm Yaşarım ağlamaklı. Şarkılar hüzünlü , şiirler dokunaklı Terkedilmiş günlerin tamamlayıcısıyım Birde aşık olsam , şaşarım. Bu yüzden yarım kalır bende Her sevda , her acı Çaresizlik ne acı ……..’’ Oysa kadına göre bu bir aşktı. İlk eşinin ardından sevmişti korka korka. Mazisi tutmuştu elinden , mazisi ona yol göstermişti. Mazisi zorlamıştı onu , ve mazisi sevdirmişti. Şimdi yine mazi olacaktı bir aşk daha. Ve bu dayanılmaz bir acı veriyordu kadına.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |