Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
İnternetle tanışalı çok fazla zaman olmuştu genç adamın. Chat sayfalarını keşfedeli de . O zamana kadar sadece yabancı dilini geliştirmek için kullanmıştı internette chat sayfalarını , taki yakın arkadaşlarından duyduğu hikayelere kadar .Gönül oyunlarının gizli mekanıydı aslında chat odaları ve arkadaşlarının dediği kadarıyla bayan arkadaş bulmak çok kolaydı. Genç adam zaten her akşam okyanuslara olta sallayan balıkçı misali giriyordu internete ne çıkacağından korkmadan. Denk gelirse diye geçirdi içinden……. Bir gece selam yazdığı bir nick’den cevap gelmemişti. Aslında cevap alamadığı kimseye ikinci bir defa yazmıyordu. Ama nedenini bilmeden bir mesaj daha yazıp yolladı ; ‘’ Ben size ne yaptım ‘’Sonradan öğrenecektiki bu cümle bir yangının çıkmasına neden olan kıvılcım olacaktı. Uzun bir zaman geçmeden bu yazı kadın üzerinde bir etki yarattı ve genç adama içten bir selam yazdı. Sonrasında hayat hikayeleri….. Neden bilinmez çok sonrasında yazıldı gerçek isimler ve yaşlar.Korkularak söylenildi medeni haller , çocuk sayıları….yeni yeni parlıyorduki güneşin ilk ışıkları veda ederek yattılar yataklarına ayrı ayrı. İkiside birbirini düşünerek uyuyakaldı. Ardı ardına internet muhabbetleri derken haftalar kovaladı birbirini. Nihayetinde gecikmedi ilk buluşma. Büyük bir takımın Şampiyonlar liginde oynayacağı bir maça saatler kala ilk kez gözler değdi birbirine ve eller…İlk defa kokularını duydular birbirlerinin. İlk yağmuru yediler üzerlerine hazırlıksız. Ve ilk defa başbaşa kaldılar kovalayan yağmurdan kaçarcasına girdikleri arabada. Ve ilk defa dinlediler o şarkıyı beraber 100,5 Joy FM de. Maç engel oldu birlikteliğin uzun sürmesine. Kesti attı tüm hatları kalpten kalbe giden…Verilen bir sözle bitti beraberlik… Bir dahaki sefere maça beraber gideriz… Neden söylenmişti bunu genç adam. Nereden emin olabilirdiki bir sonraki buluşmanın olacağına…Ve nerdeden cesaret almıştı kadını dudaklarından öperek uğurlamaya ; stadın karşısında arabaları park eden görevli arabanın tavanına vurmamış olmasaydı eğer. Zaman genc adamın doğum gününe doğru ilerliyordu. Ve kadın bunu bir şekilde öğrenmiş olmalı ; onu bir gün önceden davet etti. Her zamanki arzularla geldi buluşma yerine genç adam. İlk buluşmadan tek farkı beklenen kişiyi bu sefer öpebilmenin planlarının tamamlanmış olmasıydı kafasında ve zamanın gece olması ayıpları gizleyecekti. Boğazın karşı yakasından vuran ışıkların yansımasını seyredebildikleri bir yerde durdu araba. Bir torba çıkartıldı ve uzatıldı genç adama. Torbadan artık bizim şarkımız dedikleri şarkının da bulunduğu bir müzik cd si ve bir kalem çıktı. Artık zamanıydı. Kadın tebrik etmek için uzattığında dudaklarını öpmek için genç adamın yanaklarından ; genç adam ihanet edercesine dostluğa öptü kadının dudaklarından dakikalarca. İkiside başını ayrı ayrı camlara yasladılar. Konuşmadılar bir müddet. .Bir sınır vardır ya hani pişmanlıkla zevk arasında. Genç adam düşmek üzereyken o sınırlara ; kadının eli tutuverdi onu havada ve çekiverdi yeniden günahların olduğu tarafa. Ortak bir kaderin başladığını anlamıştı genç adam. Huzursuzdu. Nedensiz bir tebessümü soluyordu yinede. Geceyi erken bitirmek için bahane etti telefonunun biten şarjını. Ve eliyle terslemiş oldu bu gecenin muhteşem sabahını. Oysa yaptığı sadece sabahları ertelemekdi. Ve ertelediği sabahlar bir gün ona rötarlı geldi….. Bir gün telefon da şaka ile karışık başladı konuşma… Kadın şehir dışında bir yerden , ay ışığının göl üzerindeki yansımasını birlikte seyretmekten bahsetti. Aslında bu mademki günahkarız ; beraber yanmalıyız demekti, sevişmeliyiz artık anlamını taşıyordu. Konuşma henüz bitmiştiki genç adam bahene arıyordu kendine. Çok geçmedi onuda buldu , bir pazar sabahıydı yola koyuldu erkenden…Her kilometrede bir mesaj çekti nerdeyse… Sanki uyarıyordu ; tehlike yaklaşıyor kaç kurtul diyordu kadına. Oysa kadın yeni yeni varıyordu aşkın tadına . O da bu aşktan afallamış , sersemlemişti . Genç bir adamdan bu denli bir aşk beklememişti. Uyumaya çalıştıkça zaman tez geçsin diye , genç adam şiir yazıyordu vermek için hediye. Son mesajı yolladığında zaman öğle vaktiydi , genç adam heyecanlı ; ama haklıydı. Nede olsa yasak şehrin güzeline sahip olacaktı. Saracaktı , öpecekti , elleriyle okşayıp gerçekten sevecekti . Zaman belki korktuğundan daha çabuk geçecekti onun için. Hazırlıklıydı. Gerekirse kalacaktı . Mademki yürüyordu yolunda , sabahı yapacaktı onun koynunda korkmadan. To be continued
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |