Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
Ertesi sabah doğruca amele pazarının yolunu tuttuk. O gün kısmetimizde ne iş varsa ve ne iş çıkarsa gideceğiz. Yanımıza temiz giyimli bir adam yaklaştı; “ merhaba, arkadaşlar! bana beş adam lazım, bahçe duvarı ördüreceğim yevmiyesi elli lira kim gelecek bakalım.” dedi. Böyle zamanlarda genellikle kalifiye olanlar zorda kalmadıkça bu tür işlere gitmez. Biz ne iş olsa atlarız. Ben adama; “ biz beş kişi geliriz ama aramızda Hasan Usta da var ona elli lira az gelir, gel sen onun yevmiyesini seksen lira yap gelelim.” dedim. Adam şöyle bir hepimizi süzdü; “tamam hadi gelin o zaman. ” dedi. Bizi arabasına aldı. Bahçe duvarının yapılacağı yere götürdü. Adam malzemeleri almış, çimento, tuğla, demir, tel örgü, kum hepsini bahçeye yaymış duruyor. Bahçeye varır varmaz köylüleri başıma topladım; " aman ha! Hasan’a göz kulak olalım, yaptığımız her işi ona danışıyormuşuz gibi tamam Hasan Usta , olur Hasan Usta diyerek işimizi yapalım. Gözünü seveyim Hasan sende uzakta dur. Öyle beriye benzere karışma! adam anlamasın bak senin ustabaşı olmadığını! ” dedim. Köylüler benim işaretimle işe koyuldular, kan ter içerisinde. başladılar çalışmaya. Kimimiz çimento karıyor, kimimiz duvarın örülecek yerini düzeltiyor. Kimimiz tuğla taşıyor. Bir taraftan da göz ucuyla Hasan’ a bakıyoruz, onun işaretiyle iş yapıyormuşuz gibi çalışıyoruz. Ama aradan çok geçmeden kafamızı çevirdiğimiz anda bir bakıyoruz ki Hasan eline bir kürek almış toprağı temizliyor. Gidiyorum yanına alıyorum elinden küreği ; “ dur Hasan! adam anlamasın bak, ustabaşı bu işleri yapmaz, kurban olayım dur bir köşede.” Hasan kenara çekiliyor çok geçmeden yine eline bir kürek alıp başlıyor toprakla cebelleşmeye. Bu seferde bizim köylüler onu teskin ediyor. ; “ Gel hele Hasan bırak! bu bizim işimiz, senin değil.” Üç beş derken bu sahne tekrarlanıyor. Biz adam Hasan’ın ustabaşı olmadığını anlamasın derken. Hasan tam bir amele gibi çalışmaya kalkıyor. Biz böyle Hasan ile uğraşırken gözüm duvarı yaptıran adama takıldı. Adam uzaktan bize bakarak kıs kıs gülüyordu. O zaman bu oyunu elimize yüzümüze bulaştırdığımızı anladım. Yapacak bir şey yoktu. Adam biraz sonra yanımıza gelerek; “ ya bırakın artık Hasan’ı kendi haline ben O’nun ustabaşı olmadığını çoktan anladım. Tamam başında anlaştığımız gibi ustabaşı yevmiyesini de vereceğim. Bırakın da adam kürekten bari hırsını çıkarsın!” diyerek bizi payladı. Biz de artık şapkamızı aldık elimize başladık Hasan’ı seyretmeye… Alıntı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BİLGEPERİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |