Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
Bazen bir, bazen birkaç kişi gelirlerdi... Sararmış yüzleri, gözlerinden yayılan kirli duygu renklerinin hızla kararan gölgeleriyle, tuzak karanlığın görüntülerini ele verirdi. Yürüyüşleri, adım atışlarıyla, “görev gereği geldiklerini” anlatır... Anlatılanı bir ben anlardı. *** Duruşları gölgesizdi hep... Gölgesizliklerini görünce, “Görev gereği gölgelerini bile yok etmişler” diye düşünürdüm. Bıyıkları, benim bıyıklarım, bizim bıyıklarımız gibiydi. Hani, “Badembıyık” dediklerimizden... Yanlardan özenlice kesilerek toplanmış, uçları üst dudağı örten. *** En çok bilinen ismi söylerlerdi... Eski kokan gövdelerini dimdik tutarak ve benim gibi, bizim gibi ellerini söze yumruk yaparak geliş nedenlerini açıklarlardı: “Yoldaş, karşıya geçmemiz gerek” Karşısı!.. Benim için... Bizim için, 12 Eylül kıyımından uzak kalarak, faşizme öfke bilemek; son kavgaya bıçak ayarında. Karşısı... Onun için... Onlar için, 12 Eylül’ün işkence tezgahlarında çığlıklar atarak kanamak... Ya da gölgesizliklerinin gölgesi olmak; boynunda korku tasmasıyla köpekleşerek. *** Oysa ben, önce korkuyu tanımıştım; beynim merakımı bilerken gördüklerimle… Ve direnmeyi içmiştim; babamın nasırlı elleriyle uyguladığı yasaklarından. İki ayağımı görmüştüm, o büyük kente ilk kez gittiğimde; korkup tutunacak dal ararken. Ve sarı inadımla, kızıl öfkemi en güvenilir dost ve hayatla mücadeleme yoldaş bilmiştim; düşümün gerçekliğini söke söke alırken hayattan. *** Evet! Öfkeliydim... insana ve hayata sevdalı yüreğimin yüzlerde aydınlık bir gülümseme... Gözlerde gün karanlığında küçük bir umut ışığı görebilme arayışında. Öfkeliydim ama beynimde fikrim, yüreğimde sevgim, söyleyecek şiirim, tuvallerde haykıracak renklerim vardı. Ve ben insan olduğumu yurdumda insanlık unutulurken öğrenmiştim. *** Geldikleri gibi giderlerken, tanıdık sesler doldururdu kulaklarımı. Omuzlarımı daha bir güçlü hissederdim. *** Birkaç kez kızlar da gelmişti... Onlarda, bizim kızların benzerleriydi!.. Gorki’nin, Mitka Grıpçeva’nın roman kahramanı kızlar gibi. Onları da, dudakları ve bakışları anlatırdı. Isırılmış cinselliklerinin susturamadıkları aç iniltilerini fısıldardı; pembesi yitik dudaklarıyla, ışığı renk yoksulu gözleri. Onlarda, geldikleri gibi giderlerken, gök kuşağı renkleriyle gözlerimde gülümserdi; eşim ve öfkeme sevgi barikatı kızım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nazmi Metin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |