Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
uzakları anlatır yollar.... kalıntıları anlatır... kaybedilmişlikleri... uzaklaştıkca insan... zaman aktıkça... çoğalan parçalardır bunlar... bazende durduğun yerde bulursun kalıntılarını... bir denizin kıyısında... ve dalgaların bıraktığı yıkıntılarının parçalarını... istanbul da kalan kırıntılarım var benim.... yüreğimden kalan... benden parça olan kırıntılarım... şimdi yollarımın durduğu yerdeyim ve ne dalgalar vurabildi kıyılara kırıntılarımı... nede yollardan toplaya bildim bir bütün olmak için... yürüdüm aslında sadece ... arkama bakmadan ... arkama bakmaktan korkarak.... oysa ilk o kadar mutluydumki onunlaaa.... ve bir hayat olmalı gibi yeni bir hayat vermişti bana... yeni bir hayat... size bahşedilen... üzerinize yüklenen karakter ve kıyafetlerden uzak kendi istediğiniz bir hayat bahşetmişti istanbul bana... ve ben arkama bakmaktan korkarak... yüreğimde akıttım gözyaşlarımı... gitmek... yollarda kalan parçaların ... senden yitip giden... eksik kalan parçaların... asla o istanbul olmanı engelleyecek bütünlüğünü yok edecek parçaların... yüreğimden akan gözyaşları ve nehirlere rüzgarlara fırtınalara karışan parçalarım.... asla mutlu olamayacağım asla ben olamayacağım eksik kaldığım parçalarım... cve toplanamayan ... bulunamayan... sadecetedavi edilebilecek ama asla iyileşemicek yaralar bırakan parçalarım var geride bıraktığım yollarda... tenimi yıkadığım sularda... tüm kirliliğimi tmeizleyen ama bunun karşılığında yüreğime kor gibi bir alev bırakıp acılar içinde yok olmama neden olan dalgalar..... kıyılara vururken hissettiğim kaybolmuşluk... günlerden güz ve rüzgar tüm sertliği ile esiyor yüzüme yüzüme vuruyor... sabahın kahverengi tonlarında... kırmızıya çalan bir çay soğukta ılımış ve dalgaların gel gitleri ve bir beşiktaş sahili ve gelmesi beklenen ilk vapur ve o ilk vapurun bir daha arkana bakamayacağı ve çok uzaklara götüreceği bir beden beklemekte... ve o vapurun hayatın başlangıcını sevincini taşıması gerekirken geride bir avrupa yaakası bırakıp terkedilmişliği taşıması istanbula yüklenmiş en büyük acı.... eksik yanlardan bir bütün olmak... zor kırılmış cam parçaları gibiyim... hep eksiğim ... ve çizgilerim saçlarımda beyazlarım var... dilimde ise "bir istanbul hatırası" şarkısı var sezen aksudan ne akdar da yürekten söylüyor değil mi? aynı istanbul gibi... aslında istanbul söylüyor notaları dolaşıyor boğazda... tüm yitirilmişlikleri hüzünleri taşıyor rüzgarlarla dalgalarla yollarla istanbul kendi yüreğine ağlıyor tüm yitirilmişlikleri için bedel ödüyor... """................istanbul hatırası Bir eski resim duvarda Belki Beti belki Pola Markiz'de oturmuş sakin Seyrediyor zamanı gözlerinde tozlarla Günlerden güz mevsim sepya Bir tüy kalemle çizilmiş bekler Bir hayat daha olmalı der gibi Kahverengi tonlarda uykularda Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap Bu şarkıyla gönlüm ne harap Al al olmuş gül yanaklarınız Bu mahçup nazlı bu eda bu hal Bir mısra gibi ağzınız Dillenmemiş dinlenmemiş bakire aşklarda İstanbul hatırası, Bir yerinde altın yaldızlı tarih ve yazı.............." kaç dostum kaldı oracıkta... kaçının yüreğinde kaldı parçalarım.... kaç sevgili kaldı orada ... ve kuş olup uçtu tüm yitirilmişlikleriyle.... ve kaç dostun arkasından göz yaşları döküldü... anılar nasıl canlandı her İSTANBUL dendiğinde... uzak kalmak... ona uzak kalmak... uzaklığın için yitirilmeye yüz tutmuş aşkların ... yitirilmeyi bekleyen dostlukların ... ve kaybolmuşlukların... kaç milyon hayatı taşıyorsun içinde istanbul... kaç hayatı birleştiriyorsun... ve kendini büyütüyorsun hep... istanbul büyüyor.. çocukluğundan cıkıyor... acılarıyla... mutluluklarıyla... ama tüm ihtişamıyla büyüyor.. ve uzaktan kör topal... izlemek koyuyor seni istanbul... belki bir gün belki hiç bir gün belki mezar da belki var olmayı bekleyen başka hayatlarda başka dünyalarda... sadece seni yaşamayı bekleyen bir yüreği çaldın sen sen beni istanbul yaptın ve evinden uzaklara saldın ama buradada olsa bu küçük istanbul... her zaman yüreğinde her zaman anılarında her saniyesinde.. esen bir rüzgarda yağan bir damlada bir ay ışığında bir son bahar yaprağın her an her saniye.. tüm dostluklarını tüm anıalrını ve ve tüm ve tüm sevdalarını içinde yaşatarak büyütecek bu beden seni... ve asla pes etmeyecek umutsuz bir aşk bizimkisi seninle istanbul... ama .......... bu da güzel............... oğuzhan abdi oğuz....02-01-2010 "............bir hayat daha var olmalı der gibi kahverengi tonlar uykularda............"[
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © oğuzhan abdi oğuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |